Kraliçe Öldü, Ama İngilizler Ölmedi!

İngiliz Kraliçesi öldü.

Ama İngilizler ölmedi, kaldıkları yerden kaldıkları gibi devam ediyorlar…

Özellikle bizim coğrafyamızın uzak/yakın geçmişinin ve geleceğinin şekillendirilmesinde kilit rol oynadılar ve oynamaya da devam ediyorlar.

Böyle devam ederse de devam edecekler…

Çağdaş düşünceyi Almanlar kurdular.

Çağdaş siyaseti ve kurumlarını büyük ölçüde Fransızlar geliştirdiler.

Çağdaş dünya, İngilizlerin ürettiği politikalar ile geliştirdikleri siyasetin eseri.

düşünce devrimlerini, Fransızların siyasî devrimlerini sanayi devrimleriyle ekonomi-politik-siyasi devrime dönüştürerek Batı uygarlığının dünya üzerinde kesin bir hegemonya kurmasını sağlayanlar İngilizler oldular.

İNGİLİZLERİN OSMANLI(İSLAM)/TÜRK DÜNYASI POLİTİKALARI…

Sultan İkinci Abdülhamid Han, “hangi taşı kaldırdıysam altından İngiliz parmağı çıktı” demiştir… Sultan Abdülhamid’in bu tespitinin bugünlerde daha fazla hatırlanmasında fayda var diye düşünüyorum. İngilizler, yüz yıllık döngüler halinde sessizce ve derinden geliyorlar…

Kuzey Afrika, Arap dünyası, Balkanlar ve Kafkaslar’ı yani Osmanlı coğrafyasını da, Hint-Çin coğrafyasını da, en iyi bilenler İngilizler. İngilizler, “üzerinde güneş batmayan imparatorluk” diye ideolojize ederek tasvir ettikleri İngiliz İmparatorluğu'nu ve hegemonyasını, üç kıtada da hem İslâm dünyasını dışarıdan kontrol altına alabilmelerine hem de İslâm'ı içerden dönüştürecek şekilde İslâm üzerinden geliştirdikleri stratejilerini gerçeğe dönüştürmeyi başarmalarına borçluydular. Türk dünyasını hedef olarak seçmelerinin en önemli nedeni Orta Asya Türk Uyanış Hareketinin sonuçlarını hesaplayabilecek analizleri yapabilmeleridir…

Yalnızca dün böyle değildi bu; bugün de böyle… Yüz yıl öncesini düzenleyen eylemler Rus-Türk ortaklığı ile hayata geçirilen Bolşevik İhtilali ile Çarlık Rusya’sının devrilmesi ile başlamıştır… Önümüzdeki yüz yılı düzenleyecek eylemler yine Rus-Türk ortaklığı üzerinden gerçekleştirilmeye çalışılıyor ve yine Ruslar Türkler ortaklığı kendileri kurmuş gibi gözüküyor ama sanki bu sefer İngilizlerin farkındalar…

İngilizler hakimiyet kurdukları hiçbir coğrafyayı sadece coğrafi, siyasî ve askerî olarak işgal ederek kontrol altına almadılar. Diğer emperyalistlerden farklı olarak ya da onlardan daha belirgin şekilde, Muhatap halkların Milli değerleri ile ilişkilerini bozacak, dönüştürecek yok edecek bir emperyalizm biçimi geliştirdiler… Muhataplarına hem dışarıdan hem de içeriden saldırdılar…

İslam dünyası örneğinde olduğu gibi dışarıdan saldırıyla İslâm medeniyetinin tarihten çekilmesine yol açtılar… İçeriden saldırıyla da Müslüman toplumların İslâm'la ilişkilerini sakatlamaya çalıştılar. Dışarıdan ve içeriden saldırı olarak adlandırdığım strateji, Şark Meselesi olarak bilinen stratejinin temel sütunlarını oluşturuyordu aslında. İngilizlerin İslâm dünyası üzerindeki emperyalist hegemonya kurma stratejilerinin iki ayağı vardır… 1-İslâm'ı yani tarih yapan bir aktör olarak İslâm medeniyetini tarihten uzaklaştırmak. 2- Müslümanları İslâm'dan uzaklaştırmak. İngilizlerin “Şark Meselesi” (Eastern Question) olarak adlandırdıkları iki asırlık stratejilerinin özü, temel hedefi buydu… İki asırlık mücadele sonunda İngilizlerin iki temel meselede de çok büyük bir mesafe katettiklerini görüyoruz. Eğer dikkatle incelenirse şunu kolaylıkla görebiliriz… İngilizler, özellikle Türk ve İslâm dünyası üzerine yoğunlaştılar. İki asırdır Türk ve İslâm dünyasının sorunlarını ve sınırlarını İngilizler belirliyor…

Dünyaya çeki düzen veren ülkeler arasında Türk ve İslâm dünyasının imkânlarını ve zaaflarını İngilizlerden daha iyi bilen başka bir aktör yok. İngilizler, Türk ve İslâm dünyasına dışarıdan / fiilen ve içeriden / zihnen saldırdılar… Gelecekte Türk ve İslâm'ın tarih yapıcı bir aktör olarak tarih sahnesi çıkmasını engellemek için her tür hazırlığı yaptılar. Bunun için önce Türkler arasında Kürtçülük ve Aleviliği Suudi Arabistan’da Vehhabiliği, hâricî mantığını icat ettiler sonra da Hindistan'da Kadiyaniliği… Nedir bu? Ölümü gösterip sıtmaya razı etmek, elbette! Yahudileri hem başlarından defetmek hem de İslâm dünyasının başına bela etmek için Filistin'e yerleştirdiler… Derdim İngilizlerin/Hanedanın gücünü abartmak değil. Ama zihnî / akademik olarak Türk ve İslâm dünyasını en iyi bilenler onlar. Çin'e afyon savaşlarından itibaren kök söktürenler, çeki düzen verenler İngilizler… Hindistan'ı beş asır kene gibi sömürenler, parçalayanlar, birbirine düşürenler de İngilizler…

Ve kapitalizmi, homo economicus'u icat edenler de İngilizler. Çin'in İpek Yolu projesinin gerisinde İngilizler var. İngilizler, Çin'e içerden yerleştikleri için Hong Kong'u terkettiler. Avrupa Birliği'ne darbe vurmak için AB'den çıktılar ve AB bir daha toparlanamadı. Afganistan, Pakistan ve Hindistan'dan Malezya’ya kadar İç Asya ve Uzak Asya İngilizlerin çok güçlü nüfûz alanları arasında yer alıyor tıpkı Körfez ülkeleri gibi. İngilizler/Hanedan Bilgi'yi Paganizm/Şamanist geçmişlerinden gelen birikimle İnsan beynini ve toplumları kontrol ederek sömürülerini devam ettiriyorlar. Türkiye de olanları da, Rusya da olanları da, İran da olanları da, Arabistan Yarımadası'nda olanları da, Hint-Pakistan alt kıtasında olanları da, afyon savaşlarıyla uyuşturduğu ve Mao Devrimi ile derinden nüfûz ettiği Çin'de olanları da ve dünyanın herhangi bir yerinde olanları da İngilizleri/Hanedanı anlamadan anlamak zordur… İngiliz/Hanedan hegemonyasının yapısının sanılandan daha karmaşık olduğunu ve nüfûz edilmesinin de o ölçüde zor olduğunu anca imkansız olmadığını söylemek gerek, İmkansızı başarmanın ise tek yolu farkındalık ile karşı politikalar oluşturup buna uygun siyaset geliştirmektir…

İngilizleri/Hanedanı anlamadan, dünyayı, dünyada olup bitenleri, dünyanın nereye gittiğini anlamak zordur. Türk ve İslam Dünyası açısından sevindirici olan ise “hangi taşı kaldırdıysam altından İngiliz parmağı çıktı” diyen Sultan İkinci Abdülhamid Han farkındalığının yaşanmakta olmasıdır…

Kaynakça; https://en.wikipedia.org/wiki/Pax_Britannica