Gassal

İnsanlığı çaresizlik ve korku kapılarının önünde bekletmek..

Bize son zamanlarda yapılan yapılmaya çalışılan şey tam da bu..

Yorgun ve pörsümüş hayatların mihmandarları olmamızı istiyorlar.

Ne kadar çok korkarsak ve umutsuz olursak ,o kadar emre amade oluruz biliyorlar.

Ekonomik sıkıntılar,savaşlar,göçler,mutsuzluklar,güvensizlikler,gelecek kaygıları herbirimizi ayrı ayrı değersiz hissettiren kara haberler,kâhin ve falcılara söylettirilen karamsar cümleler,kazalar,cinayetler..

Çok zaman medya aracılığı ile gözlerimize,kulaklarımıza ,gönüllerimize zerk edilen kapkara bir gelecek silüeti..

………..

Kasabaya ailemin yanına tatile gittiğimde sık sık okunan selalara şaşırmıştım.

Sonra öğrendim ki çevre köylerde kim vefaat ederse etsin ,okunan salâ ve vefaat haberi bütün çevre köylerin camilerinde okunuyor.

İsmi “selâm”kelimesinden türemiş olan bir din,insanın ruhunu selâmete çıkaracakken neden korku kapılarının önünde bekletmek için kullanılır?

Her gün bir kaç selanın camii hoparlörlerinden duyulmasının insan ruhunda yaratacağı çaresizlik ve erezyonu bir düşünün..

Bir filmin afişi olduğunu nice sonra anladığımız “ölünce sizi kim yıkayacak..?!”

Kaygı ve korku cümlesi herşeyin özeti gibi.

Kendilerini bizim efendimiz olarak gören ve yerleştikleri o buyrukçu tahtlardan inmeye hiç niyetleri olmayan her sektöre yerleşmiş,kan emicilerin istedikleri bizi yılgın ve teslim olmuş birer sağmal köleye çevirmek.

Meselâ düz dünyacıların “uzaya hiç gitmedik .” Gökkubeyi aşmamız mümkün değil.!”

teoreminin bizi götüreceği en korkunç noktanın devasa bir panik atak ve kapana kısılmışlık  hissi olabileceğini hiç düşündünüzmü…?

Başımızın üzerinde bir kubbe kapatılmış hissi ,matrix gibi distopik bir tutsaklıkta yaşıyor olma ihtimalinin bizi “sonsuzluk” kavramındqn nasıl uzaklaştırıp, zavallı bir organizmaya dönüştürme riskinin farkında nısınız?

Müthiş bir varlık olarak yaratılmış ve ölümden sonra sonsuzluk vaadedilmiş olan insanoğlunu ,bu kutlu ve yüce ruh halinden çıkarıp,yiyen içen,tüketen çiftleşen ve tüketen ,efendilerine kayıtsız şartsız itaat eden ölümlü zavallı panik atak madurları haline getirmek isteyen “korku”ya ve baronlarına artık dur deme zamanı..

Yeni yılda yeni umutlarla ruhunu semaya kardeş gören yeniden bir doğuş dileyelim insanlık için.

Artık yeter ..Hergün yeniden umutla doğan güneşe ayıp..

Etrafımızı kuşatmış korku imparatorluğunu içten bir nefesle üfleyelim yıkılsın gitsin..

İyi seneler..