Dünyanın Yeni Yüzyıla Yolculuğu

Zaman kavramı insanın bilimsel manada üzerine en çok kafa yorduğu kavramlardan birisi ve birçok izah çabasına rağmen ne fizik ne metafizik bağlamda üzerinde ittifak edilmemiş halde belirli kalıplarla kullanılan bir kavram

Kabul edilmiş ayraçları temel alarak kendimizce bir hesaplama sistemine sahip olduğumuz ve tüm ifadelerimizi bu sistem üzerinden yaptığımız için başta bireysel anlamda kendimiz olmak üzere her varlık için varlığını sürdürdüğü süreyi zaman temelli çeşitli tanımlar ile ifade ediyoruz ki “yüzyıl” da bunlardan birisi…

En önemli Kadim bilgilerden birisi içinde olduğumuz Güneş Sisteminin 70-100 yıllık (kullanılan takvimlere göre) bir döngüsünün olduğu ve bu döngünün canlıların yaşamında etkili olduğudur…

İşte bu süreçte Dünya her 70-100 yılda bir kabuk değiştirir.
Bunu en kolay devletlerin tarihsel sürecini objektif olarak incelediğimizde görürüz…

Toplumsal dinamikler; Bilginin zahiri-batıni / fizik-metafizik dengesi gözetilerek kullanıldığında çok daha verimli kullanılırken denge bozulduğunda ortama kaos hakim olmakta ve yıkımlar meydana çıkmaktadır…

İçine girdiğimiz yıl 2023…

Matematiksel olarak geriye doğru 70-100 yıl baz alınarak bir periyod oluşturduğumuzda göreceğiz ki her dönemde insanı-devletleri-dünyayı derinden etkileyen olaylar meydana gelmiştir…
Bilginin zahiri-batıni / fizik-metafizik dengesi gözetilerek yönetilen toplumlar yüzyıllarca ayni devlet sistemine sahip olmuşlar,
Dengeyi kaybettikleri anda devlet mekanizmasını yitirmişlerdir…

Bu konuda en kararsız olan toplumların başında Türkler gelmektedir…
Orta Asya dan bu yana tarihsel sürece ve toplumun dinamiklerinin işleyiş tarzına dikkat ettiğimizde iç ve dış kaynaklı etkenlerinde tesiri ile her dönem görünür bir şekilde bir dönüşüm ortaya çıkarmıştır…

Hun yıkıldı Göktürk doğdu. 

O yıkıldı, Uygur, O yıkıldı Karahanlı, Gazneli, Selçuklu, Osmanlı.....
Osmanlı kuruluşunda itibaren bu bilgileri dengede tutarak yüzyıllara meydan okumuştur…

Bu kadim bilgilere sahip olan ve ezoterik yapılanmalar sayesinde kendi lehine kullanmayı beceren toplumların devlet sistemleri çok sancılı dönemlerde yaşasalar da ayakta kalmaya devam etmektedir…
Bu bağlamda günümüz devletlerine bir göz atarsanız ne demek istediğimizi kolayca anlayabilirsiniz…
Ayakta kalmanın en önemli kazanımı toplumsal hafızanın canlı kalmasıdır ki yıkılan İmparatorluklar yerine kurulan yeni devletler ile çok sancılı dönemlerde yaşasalar da ayakta kalmayı başarmış devletlerin en önemli farkı budur…

70-100 yıllık döngünün (kullanılan takvimlere göre) canlıların yaşamında etkili olduğunu söyledik…
Bu döngü içerisinde yaşayanlar ya karınca gibi içgüdüsel olarak hazırlık yapar ya da ağustos böceği gibi çene çalar durur…
Bunların dışında hazırlık yapanların içerisinde kadim bilgilere sahip olan guruplar her zaman yeni dönemim planlayıcıları olmuşlardır…
Bu planlayıcıların ittifak ettikleri durumlar tamamen kendi çıkarları içindir ve kendi varlıklarını devam ettirirken diğerlerinin yıkılması tek amaçlarıdır…
Diğerleri yıkılmaz ise kendilerinin ayakta kalmasının zorlaşacağını ve döngü dönemlerinin kendi toplumları için daha sancılı olacağını bilirler…
Amaçlarına ulaşmak ve istedikleri sonucu alabilmek için toplumları kaosa ve savaşa sürüklemekten çekinmezler…

Matematiksel olarak geriye doğru 70-100 yıl baz alarak bir periyod oluşturduğumuzda birinci dünya savaşının hazırlık, yıkımı ve sonuçlarının yaşandığı dönem çıkar karşımıza…

Basit bir örnek için kendi tarihimizi kullanalım…
24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması bir sonuçtur…
Bu sonuca ulaşmak için geçen süre yani Birinci Dünya Savaşı süreci…

17. yüzyıldan 18. yüzyıla geçerken... 
1683 Viyana bozgunundan sonra Osmanlı'nın gerilediği batının yükseldiği bir dönemece girdik. 
Sonraki Yüzyılda iki süper güç doğdu. 
İngiltere ve Fransa. 
18. Yüzyıldan 19 yüzyıla geçerken...
1789 yılında Fransız ihtilali oldu ve yeni bir süreç başladı. Dünya dengeleri yeniden elden geçti. 
Rusya, Avusturya ve Prusya yeni yüzyıla büyük devletler olarak girdiler. 
1786 yılında ABD de tarih sahnesindeki yerini aldı. 
19. Yüzyıldan 20. yüzyıla geçerken... 
Aynı yüzyılın sonunda dünya yeniden kabuk değiştirmeye başladı1870 yılında sahneye iki devlet daha çıktı. 
Almanya ve İtalya.
 
1914/1918 I. Dünya savaşı sonrası Dünyaya yeni düzeni kurma hakkını dengenin farkında olan kadim ezoterik yapıların beşiği konumuna gelen İngiltere elde etti. 
20. yüzyıl başlarında haritaları yeniden çizmek için planlayıcılar arasında ölesiye bir savaş yaşandı. 
Ardından Fransa ve İtalya da planlayıcılar arasından yerini aldı…
Yukarıda izah etmeye çalıştığımız gibi bu döngüde planlayıcılar güçlü kalabilmeyi başardıkları sürece zayıf olanlar kaos ve savaşa sürüklenerek parçalanırdı. 
Son döngüde saldırı altında olanlardan en zayıf olan ve parçalanan Osmanlı idi. 
En son Lozan'da planlayıcılar varılan uzlaşma gereği Osmanlı toprakları paramparça edildi ve bölündü. 
Osmanlıdan elde edilen topraklarda kan gözyaşı, çile, savaşlar, açlık sefalet, sömürü yeni yüzyılın alt yapısı olarak şekillendirildi…
Çünkü en büyük korkuları Türk Milleti önderliğinde İslam dünyasının toplumsal hafızasının kodlarına yeniden ulaşması idi…
Yukarıda belirttiğimiz gibi geçmişte de çok zor ve çileli günler yaşamış Türk Milleti her zaman tekrar ayağa kalkmayı bir şekilde yeniden dengeyi sağlamayı ve devlet olmayı başarmıştı. 

Bunları yazdıktan sonra 2023 senesinin neden önemli olduğunu hatırlatmamıza gerek var mı bilmiyorum…

Yeni dönemde ister farkında olarak ister içgüdüsel olarak herkes dünyanın yeni alacağı şekil içerisinde kendisine yer ve istikbal bulmak için karınca misali çalışıyor.
Bir kısımda her zaman olduğu gibi ağustos böceği modunda…
 
Asla acıması olmayan kadim bilgilere sahip olan guruplar ise her zaman yaptıkları gibi  yeni dünya düzeninde aslan payını kendilerine alırken zayıfları kaosa ve savaşa sürüklüyor…
 
Bu her yüzyılda tekrar tekrar gerçekleşiyor. 
Bu dünya tarihin kadim bir kuralıdır. 
Hiçbir düşünce, kurum, devlet veya sistem statik halde yaşayamaz…
Bütün düşünce, kurum, devlet veya sistemler   önce doğar, sonra gelişir ve büyür, eğer bahsettiğimiz dengeyi sağlarsa yaşamaya devam eder, dengeyi sağlayamazsa 70-100 yıl periyodunu tamamlarken ölürler.
Tarih düşünce, kurum, devlet veya sistemler   mezarlığıdır. 

Her yüzyılın sonlarına doğru bir sonraki yüzyılda yeni şeklini alacak olan dünya için kollar sıvanır hazırlıklar yapılır…
 
Yeni Türk Devletinin son çeyrekte bu konuda kadim bilgileri dinamik hale dönüştüren bir yapıya sahip olduğu “Türk Yüzyılı” söyleminden ve savunma sanayi alanı başta olmak üzere ortaya koyduğu icraatlarından anlaşılmaktadır…

Bütün bu örneklere baktığımızda Türk Milletinin önderliğinde Mazlum Milletlerin yeniden ayağa kalkma ihtimali çok yüksektir…
 
Yüzyıllık bir çaba ile yeryüzünde örneği görülmeyen bir çalışmayla bizi özümüzden uzaklaştırıp kendi değerlerine hizmet ettirmek için yoğun şekilde Kültürel bir imha ve Düşünsel Asimilasyona tabi tutulduk...
 
Ancak tarihin kadim kuralının farkında olan Türk Milletinin Akil Derin Devlet Aklı sistemi toparlamak için yine dengeyi tesis etti ve tarihin karanlığına gömdük sandıkları Asil Tohum yeşerdi.
 
Türk insanı tarihini, kültürünü ve öz medeniyet değerlerini yeniden keşfetmeye 1950 lerden sonra başladı.
Ne zaman ki Milli ve Dini değerleri hırpalanmaya başladı işte o zaman uyanış başladı… 
Bu uyanışı engellemek için 1960 tan itibaren darbeler yapıldı, toplumun akil insanlarına işkenceler, suikastlar ve toplumun milli –dini dinamiklerine çeşit çeşit komplolar uygulamaya konmuştu…

Ancak Kadim Devlet aklı 20. Yüzyıldan 21. yüzyıla geçerken dengeyi yeniden tesis ederek 2023 te gerçekleşecek doğum için gerekenleri yerine getirmeyi başardı. 

Çünkü geçen yüzyıl da planlayıcılarının düşünsel ve ekonomik anlamda esir ettikleri Türk ve İslam dünyasına 99 yıllık imtiyaz sözleşmeleri imzalatıp onların tüm kaderine el koymuşlardı. 
Bu süre 24 Temmuz 2023 den itibaren tamamı ile bitiyor.
 
Şu an Türkiye Yeni Yüzyıla hangi kimlikle ulaşacak bunun karar arifesindeyiz.
14 Mayıs ta yapılacak seçim bunun karar günü olacak…  
Kültürel bir imha ve Düşünsel Asimilasyona tabi olanlar ve yüklenen kodlamalarla düşünmeye alışmış ve güce teslim olanlar bir masa etrafında birlik olup emir beklerken dengenin farkında olarak Kadim Devlet Aklı ile “Türk Yüzyılı” Yeni ve Büyük Türkiye diyenler Türk Milletine Kızıl Elma Ülküsünün yolunu açmaya çalışmaktadır…

14 Mayıs 2023 te seçim var. 
Hala bu seçim niye bu kadar önemli diye düşünüyorsanız... 
Şu an ülkemiz yol ayrımındadır, 
Ya ileriye kendi hedeflerine yürüyecektir ya yüzyıl önce olduğu gibi planlayıcıların hedeflerine…
Bu açıdan bu seçim yoldaki son engeldir…
Türk Milleti engeli geçerse Yeni ve Büyük Türkiye yolunda hedefine devam edecek geçemezse eski ve vesayet altındaki Türkiye olarak kalacaktır…

Geçmişimizden ders alıp Kadim Devlet Aklının gösterdiği yoldan gitmezsek başımıza ne geleceğini bilemeyeceğimiz gibi en iyi ihtimal ile Yeniden Büyük Türkiye hayallerinin gerçeğe dönmesi için dünyanın yeniden 70-100 yıllık dönemi değiştirmeye başladığı bu yüzyılın son çeyreğini beklemek zorunda kalacağız…

Dünya Tarihinin Kadim kuralı bu... 
Biz tarihten ders almazsak her zaman yaptığı gibi tarih bizden intikam alır. 
Tarihinden ibret almayanların sınırlarını her zaman kadim bilgilere sahip olan planlayıcılar çizer.

DİP NOT; “Bu tarihleri ve olayları incelerken her 70-100 yıllık periyodun arasında sanki bir boşluk varmış gibi göründüğü hissedilebilir…
İşte burada Kuranda Yusuf Suresinde anlatılan Mısır hadisesi yani 3x7 yıllık periyod devreye girer…
Yani her 70-100 yıl arasında 3x7 yıllık bir periyod vardır…”