Beklenen Sonuç...
03 Ekim 2023 tarihinde “ANLAYAMIYORUM VE ÇOK KARAMSARIM…” Başlığı ile aşağıdaki yazıyı yazmış;
“Ülkemizde son çeyrekte Milli Unsurların her seçimi kazandığını ve geleceğimizi yeniden inşa edeceğini düşünerek yanıldık ve böyle düşünmemizi isteyenler tarafından aldatıldık mı?
Gerçekten biz bu seçimleri kazandık mı?
Gerçekten birileri kazandığımızı düşündürürken aslında toptan kaybettik mi?
Gerçekten anlayamıyorum ve hissettiklerimden dolayı çok karamsarım…
15 Temmuz 2016 dan bu yana darbe girişiminde bulunan fetö terör örgütü unsurlarının hala temizlenememiş olması,
Temizlendiği var sayılan alanlara “TERTEMİZ İNANÇLI, AHLÂKLI, MİLLİYETÇİ MUHAFAZAKÂR ANADOLU EVLATLARININ” yerleştirilemediği gibi başta Aile-Sağlık-Eğitim-Adalet alanında toplumun dinamiklerine uygun milli vasıflarda kurumsallaşma ve personel istihdamı edilemediği gibi idealist ve fedakâr kadrolarda hızla tasfiye edilmektedir…
Milli Unsurların omurgasını oluşturan siyasi partilerin
İl, ilçe teşkilatlarının da çerçevesi ve sınırları belirlenmiş ve de dizayn edilmiş, kurgulanmış aparatlar olduğu için olanlara seyirci hatta olumsuzluklara katkıları olduğu da aşikârdır.
İşte bu siyasetçilerin desteklediği bürokratların idare edip yönettiği halkın hiçbir sorununa çare üretmediği, seyirci kaldığı için, batıl davalarını savunanlar her ortamda kendi yandaşlarına sahip çıkarken, mahkeme basarken;
İslâm davasını ve Milli değerleri karşılıksız savunurken on binlerce kardeşimizin başlarına bir sıkıntı geldiğinde SAHİPSİZ BIRAKILDIĞI uğradıkları zulme seyirci kalındığı da bir gerçektir.
Parti Liderleri etraflarındaki yalâka ver yağdanlıklarla Saltanat sürdürdüğü için,
Milletin iradesinin yasama yargı ve yürütmeye yansımadığı ve muş lu, mış, lı söylemler ile bir tiyatro oynandığı için başta ekonomi olmak üzere Aile-Sağlık-Eğitim-Adalet alanında toplumun hiçbir derdine çare bulunamamaktadır.
Kamuda İslâm ahlâkı ve Milli değerler hassasiyetinin temsil edilmediği, diğer partilerden aşağı kalır yanı olmadan İsrafın, torpilin, yolsuzluğun hüküm sürdüğü için vatandaşın kamuda ki işlemleri sırasında mağduriyet yaşadığı da bir gerçektir.
Ortada Milli unsurları bir Ülkü etrafında birleştirecek, bölünüp parçalanmışlığa son verecek, sayesinde onlarca seçim kazanmamıza rağmen iktidar olmanın ötesine geçip vatandaşın kronik sorunlarının çözülemediği, Milli Unsurlar iktidar olduğu halde MUKTEDİR OLAMADIĞI İÇİN, EMPERYALİZM/Muktedirler tarafından hala ezildiğimiz; İÇİNDE BULUNDUĞUMUZ SANCILI DURUMDAN NET OLARAK ANLAŞILMAKTADIR.
Kendi istikbalini düşünmeden korkusuzca ehveni şer diye İslam davasının ve ülkenin milli menfaatlerinin savunucusu diye Erdoğan ve Cumhur İttifakı politikalarını desteklerken;
Seçim sonrası ortaya çıkan gerçekler dolayısı ile Evlatlarının İstikbali adına endişe edenler ve gelecek adına korkanların arasına katılanların sayısında inanılmaz bir artış olduğu da bir gerçektir.
Özellikle bu tespitlerinden sonra girişte “Ülkemizde son çeyrekte Milli Unsurların her seçimi kazandığını ve geleceğimizi yeniden inşa edeceğini düşünerek yanıldık ve böyle düşünmemizi isteyenler tarafından aldatıldık mı?
Gerçekten biz bu seçimleri kazandık mı?
Gerçekten birileri kazandığımızı düşündürürken aslında toptan kaybettik mi?
Gerçekten anlayamıyorum ve hissettiklerimden dolayı ÇOK KARAMSARIM…” Diye bitirmiştim.
31 Mart 2024 tarihinde yani yazıyı kaleme aldığım tarihten yedi ay sonra yapılan yerel seçimler sonucunda icraatın başındaki Cumhur İttifakı ve merkezdeki AKP kurulduğundan bu yana en ağır seçim yenilgisini almış bulunmaktadır.
Bu sonuç, yazının içeriğinden de anlaşılacağı üzere tahmin edilmesi çok zor bir sonuç değildi ve karamsarlığımızda ne kadar haklı olduğumuzu teyit etti.
İcraatın başında olanların, Özellikle Cumhur Başkanı Erdoğan’ın ve Büyük Ortak Devlet Bahçelinin alınan bu sonucun suçunun seçmende olmadığını kabul edip en yakınlarından/parti kadrolarından başlayıp kabine ile devam ederek başta ekonomi olmak üzere Aile-Sağlık-Eğitim-Adalet alanında görevli personel ile ilgili kimsenin gözünün yaşına bakmadan acil bir revizyona gitmelidir.
Görünen odur ki malum çevreler ekonomi üzerinden oynadıkları oyunla istedikleri sonucu almışlar ve seçim sonrası ilk saatlerde ortaya konulan hadiseler ile bunu bir adım ileri taşıyacaklardır.
İktidar, eğer ülke olarak fayda vermeyecek bir pişmanlığın yaşanmasını istemiyorsa Anayasal yetkiden doğan gücü kullanarak acil tedbir almak zorundadır.