Sükût ve ikrar…

Çığlık çığlığa olanlar, en çok hakkı yenenlerin hakkını arayanlar... Rahatta olup boğazına lokmaları düğümlenenler...

Daha "imdat" sesleri kopmadan işitenler ve bozuk düzenin çarklarına çomak sokmak isteyenler...

Aslında isteseler o düzenin başını tutup neler neler cukkalayabilecek olanlar...

Bağıranlar, isyan ehli olanlar hep onlar... Rahat battığından falan değil, beraber eşit olma derdinde olanlar... Onlar hakkı tutup kaldıranlar, ama bunu asla cennet hayaliyle yapmayanlar...

Kalbi ile gözü arasına vicdanını süzgeç yapanlar...

Sonunda çıldırdılar...

Küfür etmenin asla yakışmayacağı, yakışmadığı kim varsa işte, hepsi küfür ehli oldular... Küfür ehli olsun diye cin atına bindirildiler çünkü...

Çünkü isyan ile müsemma bir kaderi olan ülkenin has evlatları, atalarının taşa, duvara kazıdığı öğüdü unutmadılar; yüreklerine kazıdıkları için...

Çünkü ihanetler yatağı bir coğrafyanın dağına, taşına, kurduna, kuşuna sahip çıkılması gerekliliği ile büyüdüler...

Kelepçenin tersini, düzünü; şeytanın melek yüzünü görünceye kadar bunun ne kadar güç olduğunu, vatanı gerçekten sevmenin ne büyük suç olduğunu, bazen kıyılarına demirlemiş bir ihanet gemisini taşlamanın boynuna geçirilebilecek bir ip olduğunu anladılar...

Çünkü yıllarca ekmeğimizi elimizden ala ala anlattılar.

Kafamıza vura vura anlattılar, "cennet ehli" zebaniler...

Susup geriden izleme zamanları şimdi; haklı çığlıklar bazen uyurgezerlere ninni gibi gelir...

Gürültüde uyuyanlar sessizlikte uyanır…

Sükût...