AKP'li Gülşen...
Kitleleri yönetmek yönlendirmek ,istediği kıvama getirmek toplum mühendisleri için çocuk oyuncağı..
Hele hele kutuplaşmaya hazır toplumlar da bu iş kolay olduğu kadarda keyifli muhtemelen ..
Türkiye gibi ülkeler de hiç yorulmadan fazla zahmete girmeden istediğiniz kitleyi bulunduğu kaldırımdan diğerine çekmeniz mümkün.
Uç kavramları seçip onun üzerine oynamak ve bu kavramları başına taç edebileceklerle ayaklarının altına alabilecekleri karşı karşıya getirmek toplum mühendislerinin en çok uyguladığı taktik..
………..
Gülşen …
Sahne kostümleri ile başladı tartışma .
Sahne ,adı üzerinde bir gurup insanın kendi tercihi ile gidip ,bir şeyler izlediği ortam..Yani evindeki beni,sokaktaki seni bağlamayan bir durum ..
Sunanın ve sunulanın karşılıklı oluru rızası ile paylaşılan bir ortam .Normalde orada bulunanları bağlayan bir durum..
Ama yok bu bizde böyle olmuyor,birden kadının giydikleri ,orası burası bizim evlerimize ,elimizdeki telefonlara,evdeki televizyonlarımıza geliyor ve başlıyor toplum mühendisliği.
Hiçte bizi ilgilendirmeyen her konuda olduğu gibi fikir beyan etmemiz ve “safımızı seçmemiz” bekleniyor..
Sonra bu pek sevimsiz şeytan toplum mühendisleri skora bakıyor. Tepeye yerleşmesini istedikleri fikir gerilerde..
Yani gerilim az ve yeteri kadar insan karşı kaldırıma geçmemiş..Biraz daha körüklemeli biraz daha ayrıştırmalı..
Aktör zaten müsait her türlü ayrıştırmanın öznesi olmaya ve yeni daha güçlü malzemeler vermeye ..
Ve istenilen güçteki bombayı patlatıyor aktör..
“Olsun canım”cılar,
“Yahu abartmayın”cılar,
“Ne var bunda”cılar,
Artan doz karşısında net bir saf seçmek zorunda kalıyorlar..
Ve kutuplaşma gerilim,her dönem olduğu gibi erki elinde bulunduranların ,güçlerini kaybetmemek ve toplumu “bizsiz siz bir hiçsiniz..” hissine tamamen esir etmek için başvurdukları yegane yöntem olmaklığını asla kaybetmiyor..
Bunun böyle olduğunun farkına varamayanlar,ya sokaklarını tanımıyor yada mevcut hükümete hizmet ediyor..
Çünkü sokaktaki bir gurup insan iktidarı kendi ezilmişliğinin egosunun yerine koymuş.Çünkü zannediyor ki;mevcut iktidar inandıklarının koruyucusu..
Çünkü zannediyor ki; inandıkları kıçsal ve başsal temalardan ibaret..!!
Bu durumda Gülşen gibiler iktidara bilerek veya bilmeyerek destek veriyor.
Hangisi peki?!
Sazan gibi bilmeden oltaya mı geliyorsunuz?
Yoksa siz de sermayenin gizli aktörü müsünüz?
Hele hele kutuplaşmaya hazır toplumlar da bu iş kolay olduğu kadarda keyifli muhtemelen ..
Türkiye gibi ülkeler de hiç yorulmadan fazla zahmete girmeden istediğiniz kitleyi bulunduğu kaldırımdan diğerine çekmeniz mümkün.
Uç kavramları seçip onun üzerine oynamak ve bu kavramları başına taç edebileceklerle ayaklarının altına alabilecekleri karşı karşıya getirmek toplum mühendislerinin en çok uyguladığı taktik..
………..
Gülşen …
Sahne kostümleri ile başladı tartışma .
Sahne ,adı üzerinde bir gurup insanın kendi tercihi ile gidip ,bir şeyler izlediği ortam..Yani evindeki beni,sokaktaki seni bağlamayan bir durum ..
Sunanın ve sunulanın karşılıklı oluru rızası ile paylaşılan bir ortam .Normalde orada bulunanları bağlayan bir durum..
Ama yok bu bizde böyle olmuyor,birden kadının giydikleri ,orası burası bizim evlerimize ,elimizdeki telefonlara,evdeki televizyonlarımıza geliyor ve başlıyor toplum mühendisliği.
Hiçte bizi ilgilendirmeyen her konuda olduğu gibi fikir beyan etmemiz ve “safımızı seçmemiz” bekleniyor..
Sonra bu pek sevimsiz şeytan toplum mühendisleri skora bakıyor. Tepeye yerleşmesini istedikleri fikir gerilerde..
Yani gerilim az ve yeteri kadar insan karşı kaldırıma geçmemiş..Biraz daha körüklemeli biraz daha ayrıştırmalı..
Aktör zaten müsait her türlü ayrıştırmanın öznesi olmaya ve yeni daha güçlü malzemeler vermeye ..
Ve istenilen güçteki bombayı patlatıyor aktör..
“Olsun canım”cılar,
“Yahu abartmayın”cılar,
“Ne var bunda”cılar,
Artan doz karşısında net bir saf seçmek zorunda kalıyorlar..
Ve kutuplaşma gerilim,her dönem olduğu gibi erki elinde bulunduranların ,güçlerini kaybetmemek ve toplumu “bizsiz siz bir hiçsiniz..” hissine tamamen esir etmek için başvurdukları yegane yöntem olmaklığını asla kaybetmiyor..
Bunun böyle olduğunun farkına varamayanlar,ya sokaklarını tanımıyor yada mevcut hükümete hizmet ediyor..
Çünkü sokaktaki bir gurup insan iktidarı kendi ezilmişliğinin egosunun yerine koymuş.Çünkü zannediyor ki;mevcut iktidar inandıklarının koruyucusu..
Çünkü zannediyor ki; inandıkları kıçsal ve başsal temalardan ibaret..!!
Bu durumda Gülşen gibiler iktidara bilerek veya bilmeyerek destek veriyor.
Hangisi peki?!
Sazan gibi bilmeden oltaya mı geliyorsunuz?
Yoksa siz de sermayenin gizli aktörü müsünüz?