Türkiye ve Rusya, Suriye Konusunda Nasıl Pozisyon Alacak?

Suriye'de devrik lider Beşar Esad yönetimin son bulması, Putin ile Erdoğan arasında jeopolitik açıdan hassas pozisyon almalara yol açtı.

  • | Son Güncelleme:
  • | Yeni Günaydın

Putin ve Erdoğan arasındaki karmaşık ilişki, Suriye'de Esad yönetiminin sona ermesiyle yeni bir dönüm noktasına yaklaşıyor. Bunun sadece Suriye için değil Ukrayna ve iki liderin Washington ile ilişkileri için de geniş kapsamlı sonuçlar doğurması bekleniyor.

Suriye'de devrik lider Beşar Esad yönetimin son bulması, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasında jeopolitik açıdan hassas pozisyon almalara yol açtı.

Şam'daki çarpıcı olayların tozu dumanı henüz dağılmamışken, sonuç şimdilik muhalif isyancıları destekleyen Türkiye'nin lehine görünürken, bir yandan ana gündem maddesi Ukrayna işgali olan Rusya yönetimi ise uluslararası nüfuzuna ağır bir darbe aldı.

ABD merkezli Washington Enstitüsü Türkiye Araştırmaları Programı Direktörü Soner Çağaptay, “Çarlar ve Sultanlar oyununda, Sultanlar 1, Çarlar 0 oldu. Türkiye ile Rusya müttefik olmaktan çok uzak, birer rakipler. Bu durumda Türkiye Rusya'yı alt etti,” ifadelerini kullandı.

Esad'ın çökmesi Putin ve Erdoğan arasındaki karmaşık ilişkide yeni bir sayfa açıyor ve bunun sadece Suriye için değil Ukrayna ve iki liderin Washington'la ilişkileri için de geniş kapsamlı sonuçlar doğurması bekleniyor.
Rusya ve Türkiye, yoğun bir rekabetin yanı sıra ekonomik ve güvenlik çıkarlarında benzerlik gösteriyor. Putin ve Erdoğan arasındaki kişisel ilişki, her ikisinin de siyasi ve ekonomik kazanımlar için yarışırken bile sık sık birbirlerini övmelerine neden oluyor.

Erdoğan geçtiğimiz günlerde “Şu anda dünyada sadece iki lider kaldı; bir ben, bir de Vladimir Putin” diyerek Kremlin liderine duyduğu saygıyı dile getirdi. Putin de Erdoğan'ın siyasi becerisini sık sık övüyor.

Çatışmalar ve anlaşmalar
Rusya ve Türkiye, Suriye'de 2011'de başlayan iç savaşta karşıt tarafları destekledi ve bu da onları dolaylı yoldan bir çatışma yoluna soktu.

Moskova'nın Esad'ı desteklemek için hava harekatını başlatmasından kısa bir süre sonra, Kasım 2015'te bir Türk savaş uçağının Türkiye-Suriye sınırı yakınlarında bir Rus savaş uçağını düşürmesiyle iki ülke arasında gerilim daha da tırmandı.

Kremlin, Türkiye ithalatını durduran, Türk şirketlerini kârlı Rus pazarından uzaklaştıran ve Türkiye'nin tatil beldelerine Rus turist akışını kesen kapsamlı ekonomik yaptırımlarla karşılık verdi.

Büyük bir ekonomik zararla karşı karşıya kalan Erdoğan aylar sonra uçağın düşürülmesi olayı için özür diledi. Kısa süre sonra Putin'in, 15 Temmuz askeri darbe girişimiyle karşı karşı kalan Erdoğan'a destek çıkması ilişkilerin yeniden ısınmasına yardımcı oldu.

2018'de Moskova ve Ankara, Suriye'nin kuzeybatısındaki isyancıların elindeki İdlib için bir ateşkes ve çatışmasızlık anlaşması müzakere etti. Sık sık ihlal edilen anlaşma birkaç yıl içinde takip eden başka anlaşmalarla iki ülke arasında sağlamlaştırmaya çalışıldı.

Ancak Moskova ve Ankara, Suriye konusunda işbirliği yaparken bile Rusya'nın Libya askeri komutanı Halife Hefter'e sadık güçleri, Türkiye'nin ise Trablus merkezli düşmanlarını desteklediği Libya'da da nüfuz mücadelesine girişti.

Türkiye ayrıca Rusya ve Çin'le rekabet halindeki eski Sovyet Orta Asya ülkelerinde de nüfuzunu arttırmaya çalıştı.

Moskova, 2020 yılında Türkiye'nin müttefiki Azerbaycan'ın ayrılıkçı Karabağ bölgesi üzerindeki çatışmalarda etnik Ermeni güçlerini mağlup etmesi üzerine geri adım attı.

Ermenistan bir Rus askeri üssüne ev sahipliği yapsa da Kremlin, hem Azerbaycan hem de Türkiye ile sıcak bağlarını korumaya çalışarak hassas bir dengeleme süreci yönetti.

Siyasi çıkarları sık sık çatışsa da, Rusya'nın Karadeniz boru hattıyla Türkiye'ye doğal gaz ihracatını artırması, Türkiye'nin ilk nükleer santralini inşa etmesi ve NATO üyesine gelişmiş hava savunma sistemleri sağlamasıyla ekonomik bağlar gelişti.

Moskova'nın Suriye'ye yeni bakışı
Ukrayna'ya odaklanan Rusya'nın, Hizbullah'ın İsrail'le savaşı nedeniyle savaşçılarını geri çektiği ve İran'ın Esad'a verdiği desteğin zayıfladığı bir dönemde Suriye için çok az kaynağı kalmıştı.

Rusya, Türkiye ile Suriye arasındaki ilişkilerin normalleşmesi için görüşmelerde arabulucu olmaya çalıştı, ancak Esad herhangi bir uzlaşmayı reddederek görüşmeleri reddetti.

Esad'ın uzlaşmazlığı Türkiye destekli muhalefetin Kasım ayındaki saldırısını tetiklerken, zaten yetersiz finanse edilen ve düşük moralli Suriye ordusu hızla çöktü ve isyancıların ülkeyi baştan başa geçerek Şam'ı ele geçirmesinin önü açıldı.

Rusya, Esad ve ailesine sığınma teklif ederken bile Suriye'nin yeni liderlerine de diyalog yolunu açmaya çalıştı. Aynı zamanda hâlâ orada bulunan askerlerinin güvenliğini sağlamaya, deniz ve hava üslerinin sürelerini uzatmaya çalışıyor.

Putin Perşembe günü düzenlediği yıllık basın toplantısında, Rusya'nın Ebu Muhammed Colani adıyla da bilinen HTŞ lideri Ahmed Hüseyin el Şara liderliğindeki Suriye'deki geçici yönetimine, Rus üslerini insani yardım sevkiyatı için kullanmayı önerdiğini ve Moskova'nın başka teşvikler de sunabileceğini söyledi.

Esad'ın düşüşü Rusya'ya ağır bir darbe indirmiş olsa da, bazıları Moskova'nın hızla değişen ortamda en azından bir miktar nüfuzunu koruyabileceğine inanıyor.

Chatham House'un Rusya ve Avrasya programında danışmanlık yapan Nikolay Kozhanov bir yorumunda “Suriye'nin muhalif güçleri ülkenin geleceğinin belirsiz olduğunu çok iyi anlıyorlar. Rusya'yı bir dost olarak olmasa da tarafsız bir taraf olarak görmek istiyorlar,” dedi.

Kozhanov, “Moskova'nın ana hedefi, mevcut üslerinde askeri varlık göstererek ya da Türkiye gibi diğer bölgesel aktörlerle temas kurarak en azından asgari düzeyde nüfuzunu sürdürmek olacaktır” yorumunu ekledi.

Washington Enstitüsü Türkiye Araştırmaları Programı Direktörü Soner Çağaptay, Türkiye'nin Rusya'nın Suriye'deki askeri varlığının sona erdiğini görmek istediğini ancak Ankara'nın tutumunun Washington ile ilişkilerin nasıl gelişeceğine bağlı olacağını belirtiyor.

“Eğer ABD-Türkiye ilişkilerinde, Türkiye'nin Rusya'ya karşı ABD'ye rahatça sırtını dayayabileceğini düşündüğü bir sıfırlanma görürsek, Erdoğan'ın Putin'e karşı daha sert bir ton benimsemesini görebiliriz.”

Ancak ABD'nin, kuzeydoğu Suriye'deki Kürt yapılanması Halk Koruma Birlikleri (YPG) ile ittifakını sürdürmesi ve Türkiye'nin YPG'yi ile mücadelesine karşı çıkması halinde, Çağaptay “Ankara yaklaşık on yıldır yaptığı gibi tarafsızlığı oynamaya devam etmesi gerektiğine karar verebilir” dedi.

Putin, Rusya'nın Türkiye'nin sınırlarını koruma çabasını anladığını belirtti ancak saldırıya uğraması halinde Kürtlerin güçlü bir direniş gösterebileceği uyarısında da bulundu.

İstanbul Marmara Üniversitesi'nden Rusya uzmanı Emre Ersen de Esad'ın düşüşünün Moskova'nın etkisini azaltacağını ancak “Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkilerin Suriye'deki olaylarla yıkılmayacağını” belirtti.

“Açıkçası, Ukrayna'daki krizle ilgili olarak hâlâ birbirlerine ulaşmaları gerekiyor ama aynı zamanda çok önemli ekonomik ilişkileri var” diyen Ersen, Erdoğan'ın enerji ve ticaret konularında Rusya'dan daha fazla taviz istemesinin beklenebileceğini sözlerine ekledi.

Ukrayna'daki savaşın ortasında ilişkiler
Dünya Savaşı'ndan bu yana Avrupa'nın en büyük çatışması olan 2022'de Ukrayna'yı işgal etmesinin ardından Putin için Türkiye ile ilişkiler daha da önemli hale geldi.

Batı ülkeleri, Rusya'yı çoğu Batı pazarından men eden, uluslararası finans sistemine erişimini kısıtlayan, ulaşım yollarını kapatan ve kilit teknolojilerin ihracatını durduran ekonomik yaptırımlar uyguladı.

Bu yaptırımlara katılmayan Türkiye, Rusya'nın küresel pazarlara açılan en önemli kapısı olarak ortaya çıktı ve bu durum Putin ile müzakerelerde Erdoğan'ın elini güçlendirdi.

Türkiye, Ukrayna'nın toprak bütünlüğünü desteklerken ve Kiev'e silah tedarik ederken, Erdoğan da Putin gibi ABD ve NATO'yu çatışmayı körüklemekle suçladı. Putin, çözüm için arabuluculuk yapmayı teklif ettiği için Erdoğan'ı övüyor.

Mart 2022'de Türkiye, İstanbul'da Rusya-Ukrayna barış görüşmelerine ev sahipliği yaptı ancak görüşmeler kısa sürede sona erdi. Hem Putin hem de Erdoğan görüşmelerin başarısız olmasından Batı'yı sorumlu tuttu.

Aynı yılın ilerleyen günlerinde Türkiye, Birleşmiş Milletler (BM) ile çabalarını birleştirerek Ukrayna'nın Karadeniz limanlarından tahıl ihracatına kapı açan bir anlaşmaya aracılık etti. Bir sonraki yıl bozulsa da bu anlaşma, küresel gıda fiyatlarının düşmesine yardımcı oldu.

Türkiye'nin Ukrayna ve Rusya üzerindeki denge oyunu, geniş Rus pazarına, doğal gaz tedarikine ve turist akışına olan bağımlılığından kaynaklanıyor.

Rusya'nın Ukrayna'ya odaklanması, Türkiye ve diğer oyuncuların Moskova'nın azalan etkisinden faydalanmaya çalıştığı bölgelerdeki etkisini erozyona uğrattı.

YORUMLAR

Bu habere henüz yorum yapılmamış.İlk yorum yapan sen ol...

Yorum Yap

Bu Alan Boş Bırakılamaz
Bu Alan Boş Bırakılamaz
Yorum Yapma Şartlarını Kabul Etmediniz