Sudan'da Taşlaşmış Orman Yıllar İçinde Kaybolabilir!

Çölün kumlarına gömülen ancak doğal erozyon faktörleri nedeniyle yüzeye çıkan ormanın en az 135 milyon yaşında olduğu sonucuna varıldı

  • | Son Güncelleme:
  • | Yeni Günaydın

Çölün kumlarına gömülen ancak doğal erozyon faktörleri nedeniyle yüzeye çıkan ormanın en az 135 milyon yaşında olduğu sonucuna varıldı

Sudan'ın kuzeyindeki el-Kurru bölgesinden yaklaşık 20 kilometre ve Cebel Barkal bölgesinden yaklaşık 30 kilometre uzaklıkta bulunan taşlaşmış ormanın devasa ağaçları ve fosilleşmiş meyveleri, kum tepeleriyle çevrili çorak bir çöl alanına dikkat çekici bir şekilde dağılmış durumdalar.

Ormanın doksanlı yıllara kadar çölün kumlarına gömüldüğü, ancak doğal erozyon faktörleri nedeniyle sonradan yüzeye çıktığına inanılıyor.

Nadirlik ve ihmal

Arkeologlar, burayı çok nadir fosilleşmiş arkeolojik ormanlardan biri olarak görüyorlar.

Ancak, devletin mirasına, insan ve doğa tarihine ilgi duymaması durumunda, önümüzdeki yıllarda varlığına dair her türlü iz kaybolabilir.

Şayet bu gerçekleşirse, bundan milyonlarca yıl önce burada bulunan ağaç ve meyvelerle dolu bir ormanın hikâyesini gelecek nesillere anlatan ve bu ormanın derinliklerine inen, bugüne kadar pek az çalışmanın çözebildiği bir tanık da kalmayacaktır.

Derinlemesine bilimsel çalışmaların yokluğunda ve bilgi kıtlığında, bu ormanla ilgili eski ve yeni hikayeler aktif hale geldi.

Söz konusu hikayelerin bazıları kökenleri, tarihi hikayeleri ve yaşları konusunda çatışır ve bazen de hemfikir.

Bazıları bunun izini binlerce yıl, bazıları ise milyonlarca yıl öncesine kadar sürer. Üçüncü bir grup ise ormanı Kur'an-ı Kerim'de Kehf Suresi'nde inkâr eden iki bahçe sahibinin kıssası hakkında belirtilenlerle ilişkilendirmeye gider.

Kıssada anlatılana göre Allah, o inkârcı adamın iki bahçesine de gökten musibetler indirdi.

Ancak halk arasındaki genel kabule göre bölgenin iklim değişiklikleri nedeniyle ormanın taşlaşmasına neden olan yüksek basınca maruz kaldığı görüşü yaygın.

Mitler ve efsaneler

Yörenin yaşlıları bu 'gizemli' orman hakkında hayali andıran efsanevî hikâyeler anlatırlar.

Ormanın garip ve heyecan verici şekli, bölgede yaşayan insanların çeşitli anlatı ve yorumlarına alan açtı.

Şu anda, onu tüm yaşam olanaklarından mahrum bırakan kurak bir çöl ikliminde yaşarken, uzak tarihin bir gününde tropik bir iklimi, devasa bataklıkları ve burayı çevreleyen meyvelerle dolu yemyeşil ağaçları anlatır gibi ıssız görünüyor. 

İnsanların zihinleri, o taşlaşmış ormanın kökeni ve gerçekliği hakkında hâlâ birçok hikâye örmekle meşgul.

Bazıları, Kuvaterner dönem olarak bilinen bir zamanda oluştuğuna dair bazı araştırmalar tarafından yayınlanan bir hipoteze doğru giderken, arkeologlara göre, 2,58 milyon yıl öncesinden günümüze kadar uzanan Senozoik Çağ'ın üç döneminin üçüncüsü ve sonuncusunda oluşmuş.

Söz konusu dönem, kuzey Sudan bölgesinin büyük ve çeşitli bataklık ve göletlerle sonuçlanan aşırı şiddetli yağmurlarla karakterize edildiği dönem.

Ancak orman, ağaç gövdelerini kurutarak bu bataklık ve göletlerin sularına düşmüş ve bu bölgelerin kumlarında bol miktarda silis bulunması nedeniyle organik madde yerine ikamesi sonucu taşlaşmış.

Diğerleri, antik çağlarda bölgenin başına cennetten bir lanetin geldiği, yeşilliğini kuraklığa ve yıkıma, güzelliğini taşa çevirdiği efsanesine inanıyorlar.

Ormanın bir volkanın patlaması sonucu taşlaştığını da göz ardı etmiyorlar.

Nasıl kurtarılabilir?

Arkeologlar, bu ormanı kurtarmanın yolunun en yüksek devlet kurumları tarafından desteklenen Jeoloji ve Eski Eserler Kurumu arasında ciddi bir bilimsel koordinasyon gerektirebileceğine inanıyor.

Çünkü bölgenin doğasına ilişkin yapılan arkeolojik araştırmalarda fazla özen ve ilgi görmemiş, en önemli arkeolojik eserlerden biri olarak kabul ediliyor.

Bu bağlamda, Hartum Üniversitesi Arkeoloji Profesörü Muhammed el-Bedri, Cebel Barkal arkeolojik sit alanının yaklaşık üç kilometre batısındaki el-Kurru bölgesinde yer alan bu ormanın, en az yaklaşık 30 milyon yıl öncesine dayandığına ve yaklaşık üç kilometre olduğu tahmin edilen geniş bir alana yayıldığına inanıyor.

Orman, yaşı ve bazı fosilleşmiş ağaç gövdelerinin boyutu nedeniyle turistik bir cazibe merkezi olarak kabul ediliyor.

El-Bedri, alana gelen yolda yol gösterici işaretler veya internet sitesinde alanı tanıtmak için posterler bile bulunmadığından yakınarak turistlere bu taşlaşmış orman hakkında yeterli bilgi verilmemesine üzülüyor. 

90'lı yıllarda önemli bir olay olarak kabul edilen taşlaşmış ormanın keşfi, ülke içinden ve dışından çok sayıda insanın orayı görmek için akın etmesine neden oldu.

Herhangi bir korumanın ve himayenin olmayışı, arkeolojik bilimsel araştırmalarda tarihsel özelliklerinin belirlenmesi beklenen birçok nadide parçanın, tanıkların ve önemli kanıtların da kaybolmasına neden oldu.

Özellikle çekici ve kendine özgü şekilleri ile taşlaşmış meyveler, insanların şehirlerine ve evlerine yanlarında taşıdıkları hatıralar olarak ortadan kayboldu.

Korumasız veya gözetimsiz

Ormanda hâlâ çitler veya herhangi bir izleme aracı yok. Bu da alana izinsiz girme riskini ikiye katlıyor ve insanların arkeolojik değeri ne olursa olsun günlük yaşamlarında kendileri için yararlı olduğunu düşündükleri her şeyi almalarına izin veriyor.

Ayrıca, geleneksel altın arama tehlikesine ve 100'den fazla işletmeyle Sudan Kuzey Eyaleti'nde geniş çapta yayılmış olan taş ocakları tarafından ele geçirilmesi tehlikesi de bulunuyor.

Bununla bağlantılı olarak, Kuzey Eyaleti'ndeki Eski Eserler Bölge Müdürü ve Cebel Barkal'daki Dünya Mirası Alanı Direktörü Sami el-Emin, Sudan Eski Eserler ve Müzeler Kurumu'nda taşlaşma alanında uzmanlaşma eksikliği nedeniyle el-Kurru bölgesindeki taşlaşmış ormanla ilgili çok fazla çalışma olmadığını ifade etti.

Emin, "Ne yazık ki bildiğim kadarıyla bu taşlaşmış ormandan, tarihsel durumunu, oluşumunun niteliğini ve diğer eksik detay ve bilgileri belirlemek için birçok ayrıntıyı belirlemek adına alınan örnekler yok" dedi.

Emin'e göre Eski Eserler Kurumu'nun eski müdürü Abdurrahman Ali tarafından gerçekleştirilen tek çalışma, buranın Afrika'daki en büyük taşlaşmış orman olduğunu ortaya koydu.

Çalışma ayrıca, bazıları yaklaşık 30 metreye ulaşan ve genişliği üç ila dört metre arasında değişen devasa taşlaşmış ağaçların uzunluğu nedeniyle, bölgede tarihi bir dönemde zengin bir savan iklimine sahip su kütleleri olduğunu da ileri sürdü.

Bölgedeki ağaçlar şu anda batı Sudan'ın çeşitli bölgelerinde bulunan bazı ağaçlarla benzerlikler gösteriyorlar.

Ardışık yorumlar

Emin, silis açısından zengin olan bölgenin jeolojik yapısının sık sık yaşanan kurak mevsimlerle birlikte ağaçların taşlaşmasına neden olduğuna inanıyor. Ancak bu ormanın kronolojik yaşı için kesin ve net bir tarih yok.

Bölgenin jeolojik örtüsünün kumtaşı olduğunu söyleyen bazı araştırmalar göz önüne alınarak söz konusu taş türünün tarihine bakıldığında, bu açıdan ormanın en az 135 milyon yaşında olduğu sonucuna varılabileceği ifade ediliyor.

Kuzey Eyaleti Eski Eserler Bölge Müdürü'nün açıkladığı gibi, söz konusu orman henüz doğrudan Eski Eserler Kurumu'na bağlı değil.

Ama ormanı Eski Eserler Kurumu'na satmak için yapılan bağlantılar var. Ormanı ziyaret etmek ve o taşlaşmış doğayı görmek isteyen ziyaretçi gruplarının varlığına rağmen orası artık yetim. 

Emin, ormanın tam alanını belirlemenin zor olabileceğine inanıyor. Ancak kanıtlar, Magashi, ed-Dehşura, ez-Zuma ve Hazima'dan geçerek ağaçların yoğunluğunun olduğu el-Kurru bölgelerine kadar uzandığını gösteriyor.

Burası Karima şehrine 15 km uzaklıktaki el-Kurru piramitlerinin kalıntılarının batısında bulunuyor. Bu da taşlaşmış ormanın içinde herhangi bir hayvan veya insan müdahalesinin izinin olmadığını gösteriyor.

Kurtarma girişimleri

Eski Eserler Bölge Müdürü, Eski Eserler Kurumu Genel Müdürlüğü'nün ormanı özenle ve koruyarak kendisine dahil edebilmesi yönündeki sürekli çabalarına işaret etti.

Ayrıca ormanın Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) doğal mirası aday listesi dosyasına dahil edilmesi yönünde bir eğilimin benimsenmesine atıfta bulundu.

British Council'dan fon talep edildiğini söyleyen Emin, ayrıca henüz bir tür koruma olmadığı için ormana koruyucu çitler dikmek amacıyla ulusal makamlardan finansman talep edilmesi için ilgili makamlara baskı yaptığını belirtti.

Resmi ziyaretçilerin orayı ziyaret etmek istemeleri dışında, derinlemesine ve özel bir bilimsel çalışma yapılmadan ormana resmi bir ilginin olmamasını eleştiren Emin, Sudan ve Afrika düzeyinde bir model olması nedeniyle küresel doğa tarihindeki bazı eksik boşlukların kapatılmasında büyük önem taşıyan bu orman hakkında daha fazla araştırma yapılması gerektiğini vurguladı.

Kadim Sudan tarihi araştırmacısı Abbas Ahmed el-Hacc, "Kuzey Eyaleti'ndeki yaşlıların çoğu, bu ormanın Kur'an-ı Kerim'de bahsedilen iki bahçe olduğuna inanıyor. Bu söz gerçek araştırmalara dayanmıyor. Ancak ilk işaretler, Kehf Suresi'nde iki bahçe sahibi kıssasında zikredilen yerin burası olduğunu söylüyor" ifadelerini kullandı.

İki bahçe sahibinin kıssası mı?

"Nil Nehri'ne doğru inen alçak vadi şeklinde bir nehir yatağının varlığını fark ettim ki bu, Kur'an-ı Kerim'de bildirildiği gibi 'Aralarında bir nehir vardı' ayetiyle uyumlu" diyen Hacc ayrıca, bazı tarihçilerin belirttiğine göre, yaklaşık 5 bin yıl önce bu bölgeye bir göktaşı çarptığı şeklindeki halk hikâyesini destekliyor ve iki bahçenin sahibinin cezalandırılması kıssasında anlatılanlarla da tutarlı.

Hacc, sözlerine şöyle devam etti:

Ormanın bulunduğu yeri daha önce ziyaret ettim ve orayı dalları ve meyveleriyle birlikte büyük taşlaşmış ağaçlar olarak gördüm. Ağaç gövdeleri taşlaşmış olmalarına rağmen en ince ayrıntılarıyla ortaya çıkıyor. Fosilleşmiş hayvanların bulunmaması nedeniyle burasının bir meyve bahçesi olma ihtimali vahşi orman olma ihtimalinden daha yüksek. Guava ve mangoya benzeyen birkaç meyve türünün fosilleşmiş hali burada mevcut.

Pişmanlık ve itiraz

Tarih araştırmacısı, ormanın ihmal edilmesinden ve üzerinde çalışma ve araştırma yapılmamasından duyduğu üzüntüyü dile getirerek, dünya çapındaki tüm üniversiteleri, araştırma merkezlerini ve bilim adamlarını bu ormanın önemine ışık tutmak için araştırmaya açık olmaya çağırdı.

Kültür ve Enformasyon Bakanlığı Turizm Sektörü Bilgilendirme ve Tanıtım Genel Müdürlüğü Medya Direktörü Hacer Abdullah ise, taşlaşmış ormanın turistlerin ziyaret etmekle ilgilendiği harika turizm destinasyonlarından biri olduğunu düşünüyor.

Abdullah, ülkenin turistik cazibe merkezlerinden biri olan bu ormanı korumaya ve yaşatmaya yönelik çok sayıda çalışma olduğuna dikkat çekti.

Ülke anayasası, 2005 yılında daha erken bir aşamada, her eyaletin turizm kaynaklarından yararlanması ve bunlara özen göstermesi ve geliştirmesi gerektiğini belirtmişti.
 

YORUMLAR

Bu habere henüz yorum yapılmamış.İlk yorum yapan sen ol...

Yorum Yap

Bu Alan Boş Bırakılamaz
Bu Alan Boş Bırakılamaz
Yorum Yapma Şartlarını Kabul Etmediniz