Yapı Kontrolüne Olası İstanbul Depremi Etkisi!
İBB'den hızlı tarama testi talep edenlerin sayısı 114 bini geçti
- | Son Güncelleme:
- | Yeni Günaydın
Bina stokunun durumu nedeniyle alarm veren İstanbul'da, Kahramanmaraş depremleri sonrası tedirginlik arttı. Oturdukları binalarda ücretsiz hızlı tarama metoduyla hasar tespiti yapılması için belediyeye başvuranların sayısı katlandı
Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından Türkiye genelindeki binaların risk durumu tartışılıyor.
Hatay'da binlerce yapının yerle bir olmasının ardından benzer bir durumun İstanbul'da meydana gelmesi endişeyi artırıyor.
İstanbul'da binaların dayanıklılığını ölçmek için belediyeye hızlı taramayla hasar tespiti için başvuranların sayısı her geçe gün yükseliyor.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nden (İBB) edinilen bilgiye göre risk tespiti başvuruları 114 bin 11'e çıktı.
Kiracılar da başvurabiliyor
Depreme dayanıklılık testine ev sahiplerinin yanı sıra kiracılar da başvurabiliyor.
İBB Bina Tespit Projesi kapsamında risk tespiti ücretsiz gerçekleştiriliyor.
Bu kapsamda kolon sıvası kaldırılarak beton çekici okuması, kolon betonunun sıyrılarak donatı çapı ve korozyon belirlemesi, kolon-kiriş ve kat ölçüleri alınarak kat planının çıkarılması, donatı tarama cihazıyla kolon-perde donatı aralıklarının belirlenmesi ve yapının dış ölçüleriyle düzensizliklerinin tespiti yapılarak veri toplanıyor.
Bu veriler bir algoritmayla analiz edilerek her bina için "deprem güvenlik oranı" tespit ediliyor, riskli yapılar belirleniyor.
İPA raporu: Büyük Marmara Depreminde 500 bin binanın hasar görme riski var
Çok sayıda kişini binasının risk tespitinin belirlenmesi için başvurmasının sebebi ise beklenen İstanbul depremi.
İBB bağlı İstanbul Planlama Ajansı'nın (İPA) çalışmasına göre Kuzey Anadolu Fayı'nda oluşması muhtemel 7.5 ve üzeri bir depremde, İstanbul'da 500 bin binanın hasar görme riski söz konusu.
Rapora göre olası bir depremde yalnızca yapı stoku değil, kentin altyapısı da darbe alacak.
Bir anlamda İstanbul'un deprem sonrası ayakta kalamama riski, Türkiye açısından beka tehlikesi içeriyor.
Olası bir İstanbul depremine karşı neler yapılması gerektiği, 90'lardan beri defalarca belirlense de uygulama konusunda çok eksik kalındı.
İstanbul Deprem Master Planı'na göre en riskli ilçeler: Zeytinburnu, Bakırköy, Avcılar, Küçükçekmece, Bağcılar, Fatih.
Onlardan biri İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin (İBB) 20 yıl önce İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ), Yıldız Teknik Üniversitesi, Boğaziçi Üniversitesi ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi'yle (ODTÜ) anlaşma yaparak hazırlattığı İstanbul Deprem Master Planı.
Bu plana göre en riskli pilot ilçeler olarak Zeytinburnu, Bakırköy, Avcılar, Küçükçekmece, Bağcılar ve Fatih öne çıktı. Bu ilçelerdeki envanter çalışmalarında 150 bin yapı incelendi.
"1992 Erzincan depremi öncesindeki uyarılar da karşılıksız kaldı"
Eski İnşaat Mühendisleri Odası Genel Başkanı Cemal Gökçe de yaşanabilecek olumsuzluklara dikkati çekti.
İBB'nin 4 üniversiteyle olan çalışmasından önce, 1991 senesinde İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi'nin "İstanbul ve Deprem Sempozyumu" düzenleyerek tehlikeye dikkati çektiğine vurgu yapan Gökçe, 1992 Erzincan depremi öncesindeki bu uyarıların da karşılıksız kaldığı eleştirisini yaptı.
1999'daki Gölcük depreminin ise İstanbul'dan 120 kilometre uzaklıkta meydana gelmesine rağmen burayı da vurduğunu, bine yakın kişinin yaşamını yitirdiğini ve kentte 30 bin civarında yapının hasar gördüğünü söyleyen Gökçe, en ağır darbeyi Avcılar, Küçükçekmece, Bağcılar ve Güngören'in aldığını hatırlattı.
Gölcük depreminin ardından Ali Müfit Gürtuna'nın belediye başkanlığı döneminde İstanbul Valisi Erol Çakır tarafından 1999-2003 yıllarında oluşturulan 14 kişilik İl Afet Merkez Kurulu'nun üyesi olan Gökçe'ye göre İstanbul'daki mevcut yapı stoku alarm veriyor.
99 depreminde İstanbul'daki yapıların yüzde 25'inin hasar görerek kullanılamaz hale geldiğini belirten Gökçe, bunların yüzde 7'sinin yerle bir olduğunu, yüzde 6'sının ağır hasarlı duruma geldiğini, yüzde 12'sinin ise orta derecede hasarlı durumda bulunduğunu söyledi.
"50 bin yapı göçecek, 2 milyon kişinin ölme riski var"
Cemal Gökçe, İstanbul'u vuracak bir depremdeki muhtemel tabloyu ise şöyle aktardı:
50 bin yapı göçecek. 10 daireyle çarpın, 500 bin konut yapar. Her birinde 4 kişi yaşasa, 2 milyon kişi yapar, depremde ölme riski var. 20 sene önce tespit edildi."
Gökçe'ye göre bunca yıldır tedbir almayan merkezi hükümet ve 2019 yılına kadar İstanbul'u yöneten belediyeler suçlu:
"Suçlular ayağa kalksın; iktidar ve İstanbul'u 2019'a kadar yönetenler sorumlu... Kenti süsleyip projeler yapmak yerine öncelikli çalışmalara yönelmemeleri, İstanbul'u bugün deprem bekleyen mezarlık olma riskine getirdi."
"İstanbul 1999'dan daha kötü durumda"
Deprem öncesi 1 lira harcanacakken deprem sonrası bu rakamın hem 10 katına çıkacağını hem de can kayıplarının oluşacağını dile getiren Gökçe, İstanbul'un 1999'dan daha kötü durumda olduğunu öne sürdü.
"Toplanma alanları yeterli değil, yeşil alanlar yapılaşmaya açıldı ve nüfus çok arttı"
Bunun gerekçeleri arasında yeşil alanların yapılaşmaya açılması, toplanma alanlarının azalması ve nüfusun milyonlarca kişi artmasını gösterdi. Marmara Depremine karşı alınabilecek en etkili tedbirlerin başında İstanbul'daki nüfus yığılmasını azaltmak olduğunu kaydeden Gökçe, bunun tam tersi bir durumun meydana gelmesine tepkili.
Olası bir depremde binaların yıkılması, ulaşımın kilitlenip yangınların oluşması riski büyük.
Yeşilköy Atatürk Havalimanı'nın kritik bir rol oynayabilecekken "kapatılması büyük bir hata" diye niteleyen Cemal Gökçe'ye göre "Düşman bu kadar kötülük yapmaz".
"Tedbir alınmazsa olası bir depremde İstanbullunun kendini kurtarma şansı yok"
Deprem sonrası kullanılabilecek bu önemli havalimanının kırılan pistlerinin derhal onarılması gerektiğini savunan Gökçe, İstanbul için acil olarak yapılması gerekenleri sıraladı:
20 sene önce yapılması gerekenler zaten belirlenmişti. Örneğin acil ulaşım yolları oluşturulmuştu ama otoparklara dönüştürüldü! Helikopter pistleri ve toplanma alanları oluşturulacak, mahallelere konteynırlar konulacak, su, tuvalet, duş ve kanalizasyon sistemi oluşturularak hijyen sağlanacaktı, yapılmadı. Acil olarak bunlar yapılmalı, toplanma alanları belirlenmeli. İnsanlar aylarca evlerine giremeyecek, barınmaları sağlanmalı. Ama Maltepe ve Yenikapı'daki toplanma alanları gibi dolgu sahaları riskli. Denizin içine girme tehlikesi büyük olan yerden toplanma alanı yapılmaz. Hızla tarama yapılmalı, riskli yapıların kimisi güçlendirilmeli kimisi yıkılarak yeniden yapılmalı. Güçlendirmenin de yapılar göçmeyecek şekilde yeni bir teknik getirilmelidir, perdelerle yapılmalı. Unutulmasın ki yerle bir olan yapı sayısı ne kadar az olursa, arama kurtarma çalışmaları da o denli az ve hızlı olur."
YORUMLAR
Yorum Yap