Sebze Sevdirmek Anne Karnında Başlar!

Bir araştırmaya göre bebeklerin henüz anne karnındayken farklı tatlara tepki vermeye başladığına işaret ediyor.

  • | Son Güncelleme:
  • | Yeni Günaydın

Çocuklara sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazandırmak, özellikle de sebze tüketimini teşvik etmek, ebeveynler için sonu gelmeyen bir mücadele. Yakın zamanda yapılan bir araştırma ise çocuklara sebzeyi sevdirmenin yolunun anne karnından geçtiğine işaret ediyor. İşte detaylar…

Sağlıklı bir sebze yemekleri bazılarımızın iştahını açarken, bazılarımız için ise kulağa bir ceza gibi geliyor. Geçtiğimiz günlerde yayımlanan bir araştırma ise bebeklerin henüz anne karnındayken farklı tatlara tepki vermeye başladığına işaret ediyor.

Durham Üniversitesi’nden araştırmacılar, 100 hamile kadının 4D ultrason taramalarını inceleyerek, doğmamış bebeklerin annelerinin yediği yiyeceklerin tatlarına nasıl tepki verdiklerini inceledi. Sonuçlar oldukça ilgi çekiciydi: Fetüsler anneleri havuç yedikten kısa bir süre sonra gülümserken, anneleri karalahana tercih ettiğinde yüzlerini buruşturuyordu.

Geçmişte yapılan çalışmalar, bebeklerin anne karnındaki amniyotik sıvıyı soluyarak ve yutarak tat ve koku alabildiği yönündeydi. Ancak bu çalışmalar doğum sonrası sonuçlara dayanıyordu. Bu kez bebeklerin çeşitli tatlara doğumdan önce verdikleri tepkiler değerlendirilerek anne karnında da tat alıp almadıkları test edildi.

Anne karnında büyüyen bir bebekte ortaya çıkan ilk duyu dokunma. Gelişmekte olan fetüs, dudaklarına ve yanaklarına dokunmaya genellikle 8 haftada ve vücudunun diğer bölgelerine dokunmaya ise 14 hafta sonunda başlıyor. Bunu tat ve işitme takip ediyor.

HAVUCA GÜLÜYOR, LAHANAYA YÜZLERİNİ BURUŞTURUYORLAR

Yaşları 18 ila 40 arasında değişen 100 Hamile kadının dâhil olduğu çalışmada, 32'nci ve 36'ncı haftalarda 4D ultrason taramaları gerçekleştirildi. Anne adaylarına her taramadan 20 dakika önce 400 miligram havuç ve 400 miligram karalahana tozu içeren birer kapsül verildi ve bebeklerin tepkilerini etkileyecek başka herhangi bir yiyecek ya da aromalı içecek tüketmemeleri istendi. Kontrol grubundaki kadınlara ise her iki kapsül de verilmedi.

Sonuçları Psychological Science dergisinde yayımlanan araştırma, az miktarda havuç veya karalahana aromasının bile fetüslerde reaksiyona sebep olduğunu ortaya koydu. Fetüsler anneleri havuç tükettiklerinde gülümseme eğilimindeyken, karalahana tükettiklerinde yüzlerini buruşturuyorlardı.

Araştırmanın başyazarı Beyza Üstün, "Doğmamış bebeklerin taramalar sırasında lahana ya da havuç aromalarına verdikleri tepkileri görmek ve bu anları ebeveynleriyle paylaşmak gerçekten inanılmazdı. Sonuç olarak, doğumdan önce tatlara tekrar tekrar maruz kalmanın, doğum sonrası gıda tercihlerinin belirlenmesine yardımcı olabileceğini düşünüyoruz” dedi.

SEVİLMEYEN TATLARA MARUZ BIRAKMAK, ALIŞMAYI SAĞLAR

Ekip şimdilerde aynı bebeklerle doğumdan sonra bir takip çalışması başlatarak anne karnında gıdalara verdikleri tepkilerin şimdi de aynı olup olmadığını görmek istiyor.

Çalışmanın yazarlarından Aston Üniversitesi'nden Profesör Jackie Bliessett ise şunları söyledi: “Tekrarlanan doğum öncesi tat maruziyetlerinin, doğum sonrası deneyimlenen tatlarla ilgili tercihleri şekillendireceği iddia edilebilir.”

Başka bir deyişle fetüsün lahana, brokoli gibi daha az sevilen tatlara maruz bırakılması, bu tatlara alışması anlamına gelebilir.

Hurriyet.com.tr'ye konuşan 42 yaşındaki Gül Ç. araştırmanın sonuçlarıyla paralel şeyler söyledi: "Şimdiye kadar ağzıma süt ve süt ürünlerini hiç sürmedim. Hatta bir yemeğin içinde çok az süt bile olsa kokusunu hemen alıyor, yanlışlıkla yersem de mutlaka kusuyorum. Annem de tıpkı benim gibi süt ürünlerini hiç tüketmiyor ve iğreniyordu. Beni süt ürünlerine alıştırmak isteyen arkadaşlarım ise her seferinde yeni bir yemeğin içinde bu ürünleri gizleyip bana denetmeye çalışıyor. Çünkü bu ürünleri yemeyi reddetmemi hiç mantıklı bulmuyorlar. Özellikle hamilelik dönemimde çocuklarımın sağlıklı olabilmesi için süt ürünlerini tüketmem konusunda çok fazla direndiler, buna eşim de dahil... Ama ne yaparsam yapayım, ne peynirden ne de yoğurttan bir lokma bile ağzıma atamadım. Şimdi çocuklarım da aynı benim gibi. Süt ürünlerinin kokusuna bile tahammülleri yok. Kahvaltı sofrasını toplarken kimse peynirin olduğu tabağı bile ellemek istemiyor, her seferinde kahvaltılıkları eşim kaldırıyor. Daha 15 aylık olan oğlum bile ek gıdaya geçtiğinde hiçbir süt ürününü kabul etmedi. Kendim de sevmediğim için diğer çocuklarımda hiç ısrarcı olmamıştım ama son çocuğum yaşı hala çok küçükken, elimden geldiğince yediği şeylerin arasına gizleyip peynir yedirmeye çalışıyorum."

Durham Üniversitesi’nde yapılan araştırmanın detaylarını kadın hastalıkları ve doğum alanında uzman isimler olan Doç. Dr. Şafak Yılmaz Baran ve Dr. Kağan Kocatepe ile konuştuk.

TAT GİBİ KOKU DUYUSU DA RAHİMDE GELİŞİYOR

Rahim içindeki bebeklerin tat alma duyularının 12'nci hafta itibariyle geliştiğini söyleyen Kocatepe, “Bu uzun zamandır bilinen bir gerçek. Klinik olarak da anne dondurma veya benzer tatlılar yiyince bebeklerinin hareketlerinde artış olduğunu ultrasonda gözlemliyoruz. Tat almaya paralel olarak koku alma duyusu da rahim içinde gelişiyor” dedi.

TAT TOMURCUKLARI, TATLIYI SEVMEYE YATKIN HALE GETİRİR

Baran, hamileliğin ilk aylarından itibaren ve devamında emzirme döneminde annelerin sağlıklı besinler ile beslenmesinin önemini vurguladı ve ekledi:

“Annelerin hamilelik döneminde sağlıklı beslenme alışkanlıklarını sürdürmeleri, farklı pek çok sağlıklı yiyeceği erken aylardan itibaren tüketmeleri, bebeklerin büyüme gelişme döneminde sağlıklı beslenmeye daha kolay alışmalarını sağlayabilir. Bebeğin tat alma tomurcukları, onu tatlı tatları sevmeye yatkın hale getirir. Bu, doğanın bebeklerin anne sütünü sevmesine yardım etmenin bir yoludur. Araştırmalar bebeklerin amniyotik sıvıyı da tadı tatlı olduğunda daha fazla yuttuğunu gösterir.”

Annelerin besin tercihlerinin fetüsün tat alma deneyimini de etkilediğini belirten Baran, “Bu tat hafızası yaşam boyu besin tercihlerinin sürekli gelişiminin temeli olarak hizmet eder. Sosyal ve çevresel faktörlerin etkileşimi ile de şekillenir. Aynı zamanda bebeklerdeki genetik faktörler de tat tercihlerini belirleyebilir. Olumlu, destekleyici bir ortamda ortaya çıkan yeni veya sevilmeyen gıdalara tekrar tekrar maruz kalmak, bu gıdaların kabul edilmesini teşvik edebilir. Ancak yaşın büyümesiyle birlikte, akranlar ve yiyecek bulunabilirliği gibi bir dizi faktörün etkisi, yiyecek tercihlerini ve yeme davranışlarını şekillendirmeye devam eder” ifadelerini kullandı.

BEBEKLER ANNE KARNINDAKİ SIVIDAN TATLARI ALIR

‘Hamilelik sırasında bebekler tatları nasıl alıyor?’ sorusunu yönelttiğimiz Baran, “Annenin diyetinden kaynaklanan tatların, plasenta üzerinden amniyotik sıvıya aktarılıp, tatlandırılabileceğini ve bu şekilde tat maruziyetinin bebeklik döneminde yeniden maruz bırakıldıklarında benzer aromalı gıdaların kabulünü artırdığına dair kanıtlar mevcut. Ancak bu bulgular tüm yiyecek ve içeceklere de genellenemez. Tat tomurcukları yetişkinde de bebekte de aynı fizyolojik mekanizmayla çalıştığından bebeklerin de farklı tatlar arasında ayrım yapabileceğini söylemek mümkün” dedi.

ANNELER RAHİM İÇİNDEKİ BEBEĞİ DIŞ YAŞAMA DOĞRU ŞEKİLDE HAZIRLAMALI

Kocatepe, bu bağlamda anne adaylarına da önerilerde bulundu:

“Anne adayı tekdüze beslenmek yerine, kendi coğrafyasının ve ülkesinin kendine sunduğu, mutfağında yer alan gıda maddelerini bebeğine rahim içindeyken tattırmalı. Ancak bu sayede bebek yaşamının devamında sağlıklı bir beslenme alışkanlığı edinebilir. Aşırı kahve, çay, sigara, abur cubur gibi diğer istemediğimiz beslenme biçimleri ve alışkanlıklarının da bebekte rahim içinde bir tat-koku hafızası oluşturduğunu bilmek, rahim içindeki bebeği dış yaşama hazırlarken daha bilinçli davranmamızı sağlar.”

DOĞUMDAN SONRAKİ DÖNEMDE BEBEĞİN TAT PROFİLİNİ ETKİLER

Bebeklerin sadece amniyotik sıvıdan değil, anne sütünden de tat aldığının altını çizen Baran, “Çocuklar tatlı yiyecek ve içecekleri tercih etmeye ve koyu yeşil sebzeler gibi acı tadı olan yiyeceklerden kaçınmaya yatkın olsalar da ebeveynler bu doğuştan gelen kabul kalıplarını gelişim boyunca değiştirmede merkezi bir rol oynar” dedi ve ekledi:

“Doğumdan önce Bebek annenin diyetini yansıtan amniyotik sıvının sürekli değişen tat profilini algılar. Doğumdan sonra Anne emzirmeyi seçerse bu duyusal deneyimler devam eder. Bu alışma süreci sayesinde, hamilelik ve emzirme boyunca sağlıklı beslenmeyi sürdüren kadınlar, bebeklerini sağlıklı yiyecekleri sevmeye hazırlar. Ebeveynler, bir dizi sağlıklı gıdaya duyusal maruziyet sağlamanın yanı sıra, sağlıklı beslenme davranışlarını modelleyerek ve destekleyici beslenme ortamları yaratarak çocukların lezzet tercihlerini şekillendirebilir.”


 

YORUMLAR

Bu habere henüz yorum yapılmamış.İlk yorum yapan sen ol...

Yorum Yap

Bu Alan Boş Bırakılamaz
Bu Alan Boş Bırakılamaz
Yorum Yapma Şartlarını Kabul Etmediniz