Osmanlı'da Denize Neden Fazla Girilmezdi?

Osmanlı döneminde denize girmek nasıldı? İnsanlar serinlemek için ne gibi bir aktivite icra ediyordu? İşte yanıtları...

  • | Son Güncelleme:
  • | Yeni Günaydın

Osmanlı döneminde şimdi olduğu gibi plajlar yoktu. Ancak insanlar denize girmek istiyorlardı. Osmanlı halkı güneş banyosu ve yüzmeden yeterince yararlanamıyordu.

DENİZ HAMAMLARI

Deniz hamamı adı verilen kapalı ve dışarıdan görülemeyen özel banyo yerleri Osmanlı dönemindeki bu ihtiyaca ve o dönemki İslamî anlayışa uygun olarak ortaya çıktı.

Osmanlı döneminde açıkta denize girilmezdi. Halkın deniz ihtiyacının karşılanması için deniz üzerinde dört tarafı kapalı, ortası havuz şeklinde üstü açık kulübe gibi binalar yapılmıştı. Bunlara deniz hamamı denirdi.

Kadın ve erkeklerin deniz hamamları ayrı ayrıydı. İnsanlar, buralarda yüzer, eğlenir ve güneşten yararlanırlardı.

Evliya Çelebi’nin ünlü eseri Seyahatname’den anlaşıldığı üzere deniz hamamlarının geçmişi 17. yüzyıla dayanır, kabul görerek yaygınlaşması ise Batılılaşmanın da etkisiyle 19. yüzyılın ortalarını bulur. Deniz hamamları denizin içinde, suya dayanıklı ahşap kazıklar üzerine inşa edilmiş ve ahşap duvarlarla örtülerek ayrılmış yapılardı. Dışarıdan kapalı kutucuklara benzeyen bu yapılar kıyıya yine kazıklar üzerine oturtulan bir köprüyle bağlanırdı.

Kendi içlerinde farklılık göstermekle beraber umumi ve hususi hamamlar olmak üzere iki gruba ayrılırdı. Hususi hamamlar yalıların kenarında, onlara ait mekanlardı; umumi deniz hamamları ise daha büyük mevsimsel yapılardı. Deniz hamamları, kadınlar ve erkeklerin ayrı kullanımına dayalı, davranış biçimlerinin disipline edildiği ve toplumsal kontrolün mekansallaştırıldığı çok denetimli alanlardı.

Fiziksel özellikleri ve pratikleri nizamnamelerle düzenlenir ve izinle inşa edilirdi. Yüzmeden çok deniz banyosu yapma fikrini barındırdığı için yüzme bilmek gerekmezdi. Deniz hamamları sadece İstanbul’a özgü yapılar olmamakla beraber bu şehrin kıyılarının parçası olarak varlıklarını yakın tarihimize kadar sürdürdüler. Tek tük de olsa 1970’lerde bile deniz hamamlarının varlığından bahsetmek mümkün; ancak 1920’lerden başlayarak plaj yapıları ve plaj kültürü deniz hamamlarının ve banyo kültürünün yerini aldı.

DENİZ HAMAMLARINDAN PLAJ EĞLENCELERİNE

Deniz hamamından plaj kullanımına geçiş Rus Devrimi’nden kaçarak Türkiye’ye gelen Beyaz Rusların etkisi ile başladı. Cumhuriyet Dönemi’nde giderek önem kazanan Batılı yaşam fikri ile görünürlülük başka bir anlam ve boyut kazandı. İstanbul’da oluşan yeni burjuvazi için Moda ve Büyükada deniz kültürüne önemli bir soluk kazandırdı. Kadınların ve erkeklerin birlikte denizi kullanmaya başladığı bu plajlar, Batılılaşmanın önemli bir simgesiydi.

İstanbullular entari ve peştamallerini geride bırakıp deniz için mayolarını giymeye başladı. 1940- 80 yılları arasında plajlar İstanbul için sadece denize girilen yerler olmakla kalmayıp, kaliteli vakit geçirilen, eğlenilen karşılaşma mekanları haline geldi. Bu dönemin en popüler plajları; Suadiye, Caddebostan, Salacak, Beyaz Park, Altınkum, Küçüksu, Florya, Fenerbahçe, Moda ve Süreyya Plajlarıydı.

İstanbul’un gündelik yaşantısına yeni bir eğlence anlayışı katan plajlar 60’lı yıllara kadar altın çağını yaşadı. Fakat şehir yarım yüzyılda kaldıramayacağı kadar göç alarak hızla yapılaştı. Bu hem kentteki demografik yapının değişmesine, hem de denizin hızla kirlenmesine neden oldu. Deniz kirliliği risk oluşturacak seviyelere ulaştığında ise İstanbullular Bodrum, Marmaris, Antalya gibi yerlerde yazlık evler almaya başladılar.


 

YORUMLAR

Bu habere henüz yorum yapılmamış.İlk yorum yapan sen ol...

Yorum Yap

Bu Alan Boş Bırakılamaz
Bu Alan Boş Bırakılamaz
Yorum Yapma Şartlarını Kabul Etmediniz