ÖZEL: Prof. Dr. Osman Erk: 'En Önemli Hastalık Nedenlerinden Biri Ev İçi Kirlilik'

İstanbul Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Osman Erk Yeni Günaydın'a anlattı

  • | Son Güncelleme:
  • | Yeni Günaydın

İstanbul Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Osman Erk, çevresel kirliliğin arttığı günümüzde en güvenli yaşam alanlarından biri olarak düşündüğümüz evlerimiz aslında en önemli hastalık kaynaklarından birisi olduğunu açıkladı.

Sadece kirli hava, yiyecek ve içecek yoluyla değil evimizde de sağlığımızı ciddi anlamda tehdit eden kimyasal maddelerin bulunduğunu açıklayan  Prof. Dr. Osman Erk, sözlerine şöyle devam etti: bulunmaktadır. "Evlerimizde farkında olmadan binaların yapı malzemelerinden kullandığımız deterjana kadar pek çok kimyasala maruz kalıyoruz. Yaşam alanlarımız olan evlerimiz aslında dışardan çok daha kirlenmiş durumda. Dünya Sağlık Örgütü ev içi kirliliği en önemli hastalık nedenlerinden biri olarak kabul etmektedir. Sadece evlerimiz değil işyerleri, okullar, hastaneler, AVM gibi toplu halde bulunan diğer mekanlar da görülmeyen, farkında olunmayan, tadı hissedilmeyen sağlığa zararlı kimyasallarla dolup taşmaktadır. Günlük yaşamda çok fazla toksinle karşı karşıya kalınmaktadır" diye konuştu. 

Ev İçi Kanserojen Bir Gaz: Radon Gazı

Radon kokusuz, tatsız, renksiz, doğal radyoaktif bir gaz olduğunu açıklayan Erk, "Radon gazı toprak ve kayalar üzerinde var olan uranyumun parçalanması sonucu oluşur. Binaların üzerine konuşlandığı taş ve kayalardan; granit, tuğla gibi yapı malzemelerinden sızan radon gazı akciğer kanseri için sigaradan sonra ikinci önemli risk faktörüdür. Birçok binaya, iyi izolasyon yapılmamış temellerdeki çatlaklardan, tesisatlardaki ve duvar arasındaki boşluklardan sızar. Müstakil binalarda, zemin ve bodrum katlarında radon birikimi daha fazladır. Bu gaz toz ve diğer parçacıklara tutunarak akciğerlere yerleşir. Suda eriyebilme özelliğine sahiptir, yeraltı sularında erimiş halde radon bulunabilir. Evlerde bulunan doğalgaz da bir miktar radon içerir. Radondan korunmak için evler sık sık havalandırılmalı; özellikle bodrum katlardaki taban ve duvar çatlakları kapatılmalı ve yeni yapılan binaların radona dirençli olmasına dikkat edilmelidir" dedi.

Kokulu Spreyler Evi Zehirler

Kokulu ve kokusu doğal olmayan herşeyin insan sağlığına zararlı olduğunu belirten Erk, "Yeni boyanmış duvarlar, yeni arabalar birçok toksik kimyasal madde yayar. Bu kokular ortadan kalkıncaya kadar koku kaynağından uzak durulmalıdır. Eski zamanlarda doğal çiçek ve bitkilerden üretilen parfüm ve deodorantlar günümüzde sentetik petrokimyasal ürünlerden yapılır. Koku giderici spreyler havadaki kötü kokuları yok etmez, kötü kokuları örter veya burun yollarını kaplayarak koku almayı engeller. Oda spreyleri genellikle amonyak, naftalin, fenol, kserol, etanol ve formaldehit gibi kanserojen olabilen bileşikleri içerir" dedi.

Mobilyalar Sürekli Kimyasal Salar

Mobilyalar yapıştırıcı, vernik, boya ve cila gibi birçok kimyasal toksik madde içerdiğini belirten Erk, "Mobilyalardan yayılan formaldehit ve yangın geciktiriciler sağlık açısından olumsuz etkilere yol açar. Formaldehit alerjik ve kanserojen bir madde olarak kabul edilir. Yapılan çalışmalarda evlerin özellikle oturma odalarında ve mutfaklarda formaldehit düzeyi toksik seviyelerde bulunmuştur. Dolayısıyla yeterince havalandırılmış ve kokusuz ahşap mobilyalar tercih edilmelidir" diye konuştu.

Giysiler Kimyasal Deposudur

Giysilerin üretim ve yıkanma aşamasında kullanılan kimyasal maddeler özellikle nehirlere deşarj edilerek çevre kirliliğine ve kanserojen etkiye yol açtığını belirten Erk, "Giysilerin birçoğu naylon, polyester, akrilik gibi sentetik materyallerden yapılmaktadır. Giysilerin üzerinde bulunan boyalar, formaldehit ve güve önleyici kimyasallar en çok bilinen toksik bileşiklerdir. Bu nedenle yün ve pamuk gibi doğal materyallerden yapılmış giysiler tercih edilmelidir. Öte yandan kuru temizlemede kullanılan kimyasallar zehirlidir. Bu işleme tabi tutulan giysi ve eşyalar uçucu bir kanserojen olan tetrakloretilen yayar" dedi.

Kozmetiklerin İçerisinde Kimyasal Var

Kozmetik ürünlerde kimyasal olduğunu söyleyen Prof. Dr. Osman Erk, sözlerine şöyle devam etti: Erk, "Banyo ve çamaşırlarda kullanılan malzemelerin büyük çoğunluğu toksik kimyasal maddeler barındırır. Birçok diş macunu, gargara, saç spreyi, parfüm, cilt losyonu, deodorant, kolonya, tıraş losyonu, tıraş köpüğü, nemlendirici gibi kişisel bakım ürünlerinde BHT (Butillendirilmiş Hidroksi Toluen), BHA (Butil Hidroksi Anisol), paraben ve formaldehit gibi toksik maddeler vardır ve kolayca vücuda absorbe olurlar. BHA koruyucu ve antioksidan amaçlarla kullanılan ve E320 kodu ile bu ürünlerde yer alan kimyasal toksik bir maddedir. Deodorantların bir kısmında alüminyum vardır. Alüminyum kanserojen ve nörotoksik bir bileşiktir. Güzellik kremlerinde bulunan paraben maddesi de aynı şekilde toksik ve kanserojendir. Kişisel bakım ürünlerinin yanı sıra çamaşırlarda kullanılan şampuan, koku giderici, deterjan, beyazlatıcı, leke giderici ve yumuşatıcıların çoğu toksik kimyasal maddeler içerir. Ayrıca, yeni olan ve sentetik liflerden yapılmış halılarda birçok toksik kimyasal madde bulunur. Yapıştırıcılar, alev geciktiriciler-boyalar, leke önleyici kimyasallar, güve ilaçları ve nem önleyici kimyasallar bunlardan bazılarıdır. Temizleyici kimyasallar da toksiktir. Çoğu naftalin, etanol, amonyak ve kanserojen olduğu bilinen leke çıkartıcı olarak kullanılan perkloretilen içerir. Dolayısıyla halılar temizlendikten sonra uzun süre kurutulmalı ve sonra kullanılmalıdır. En doğrusu halıları deterjan yerine sirkeli su ile temizlemektir."

YENİ GÜNAYDIN ÖZEL

 

YORUMLAR

Bu habere henüz yorum yapılmamış.İlk yorum yapan sen ol...

Yorum Yap

Bu Alan Boş Bırakılamaz
Bu Alan Boş Bırakılamaz
Yorum Yapma Şartlarını Kabul Etmediniz