ÖZEL: Hazinedar: 'İmamoğlu Operasyon Listesinden Son Anda Çıkarıldı!'
İlk bölümü dün yayınlanan röportaj, bugün 2. ve son bölümüyle tamamlanıyor.
- | Son Güncelleme:
- | Yeni Günaydın
Beşiktaş Belediyesi eski başkanı Murat Hazinedar, Yeni Günaydın'dan Özlem Uçar'a konuştu.
İlk bölümü dün yayınlanan röportaj, bugün 2. ve son bölümüyle tamamlanıyor.
SİLİVRİ'YE SİYASİ SUÇTAN GİTMEYİ TERCİH EDERDİM
Cezaevinde neler yaşadınız? Sizi derinden etkileyen durumlarla karşılaştınız mı?
Bu hikaye başka bir hikaye, Silivri'yi yaşamak ... Ben Silivri'ye tabii Ergenekon, Balyoz döneminde çok geldim. Hem duruşmalara hem orada yargılanan insanların yanına... Bunlardan bazıları Mustafa Balbay, Tuncay Özkan'dı… Benim üniversitedeyken başörtüsü yasakları nedeniyle aleyhinde slogan attığım, uygulamalarına karşı olduğum Kemal Alemdaroğlu’ydu… Ama ona da haksızlık yapıldı. Dolayısıyla sık sık gider gelirdim. Sonradan da çok kişiye gittim. Gürbüz Çapan, Doğu Perinçek vesaire... Yani Silivri'ye aşinayım... Doğrusunu isterseniz siyasi bir suçtan gitmeyi tercih ederdim. Belediye ile ilgili değil sonuçta siyasi nedenlerle gitmiş olsam da…
SİLİVRİ'DE AHMET ÇÖREKÇİ PAŞA'YI GÖRÜNCE KENDİME ÜZÜLEMEDİM
Silivri Cezaevi, aslında Marmara Cezaevi kurumları diye geçer, ben dokuz noludaydım. Dokuz nolu tabii farklı. En yüksek güvenlikli cezaevi. Osman Kavala da benim gibi müstakil koğuşta tek kalıyor. Ben de tek kaldım. Can Atalay, örgüt liderleri, Beyoğlu bombacısı, Furkan Vakfı'nın ve Adnan Oktar'ın yöneticileri vs. de vardı... Çok üst güvenlikliydi. En çok etkilendiğim şey, iki yanımdaki koğuşta benim 1996-1997 yıllarında Hava Kuvvetlerinde kısa dönem, çavuş olarak askerlik yaptığım dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı vardı. Ben Hava Kuvvetleri'nde yaptım askerliği, Çiğli'de ikinci ana jet üssünde. O zaman Hava Kuvvetleri Komutanımız Ahmet Çörekçi Paşa'ydı. Ahmet Çörekçi Paşa benim iki yan koğuşumda yatıyordu. 93 yaşındaydı. Çok etkilenmiştim. O yüzden kendi adıma Allah şahit bir üzüntüm olmadı... İnsan ailesine, çevresine, dostlarına, etrafta konuşulanlara, vesairelere biraz kafa yoruyor ama vicdanlı hiç kimse, iki yanında bir buçuk yıldır yatan 93 yaşında babasından daha büyük biri varken kendi haline üzülemiyor... Osman Kavala keza 6 yıldır yatıyor... Kavala'nın bu işlerle bir alakası yok. Söylenenlerin yüzde onu bile gerçeği yansıtmıyor... Ortada bir suç yok ama yatıyor işte...
OSMAN KAVALA SEÇİMLERDEN ÇOK UMUTLUYDU
Osman Kavala ile şöyle bir diyalogumuz oldu. O çok ümitliydi seçimlerden. Ben seçimlerden iki gün önce tahliye oldum... Kavala şöyle diyordu, "14 Mayıs'ta bitecek bu iş". Ben son birkaç ayda muhalefetin içine düştüğü, çıkmazı da gördüm. Gittikçe oy kaybını da gördüm. İktidarın kendi taraflarını yeniden konsolide edişini… Herkese söyledim... Bu arada sadece avukat görüşlerinde görüşebiliyorduk. Normalde görüşme şansımız yok... Herkese söyledim “İş kötüye gidiyor diye.” Çünkü AK Parti yeniden konsolide etmeye başlamıştı son 2 ayda seçmenini. Benden bir ay önce Ahmet Çörekçi Paşa Hizbullahçılarla beraber biliyorsunuz tahliye oldu. Onun adına çok sevindik... Cezaevinden çıktıktan sonra birkaç kere oradaki arkadaşları ziyarete gittim, avukat olmam sebebiyle... Osman Kavala'yı, Can Atalay'ı, Tayfun'u ve Hakan'ı... Buradan iyi şeyler çıkarmaya çalıştım. Bunlardan bir tanesi iki tane kitap yazdım. Birini hazırlıyorum, yani yayına hazırlıyorum. Sadece arkadaşlarla ne zaman basıma vereceğimize karar vereceğiz. Hikayenin geçmişini, perde arkasını içeren birçok şey kitabın içinde var.
Kitabınızın ismi belli mi?
İkincisi değil ama birinci kitabımın ismini ünlü bir gazeteci koydu... İkincisi de daha farklı yönlerden bazı yaşadığım özel hikayeler. Böyle denemeler gibi düşünün. Olay bazında parça parça. Bunların nasıl son halini vereceğiz ve nasıl yayına vereceğimizi tartışacağız. Çünkü devam eden bir yargı süreci de var. Yoksa ben acele ediyordum aslında. Son anda biraz ertelemeye karar verdik.
MERAL AKŞENER'İN UYARISI BOŞA GİTTİ
Meral Akşener'le aranız nasıl diyalogunuz var mı?
Kendisiyle tanışırım. Severim. Uyarısı boşa gitti. Doğru zamanda doğru şekilde anlatamadı. Biraz benim durumuma düştü o da. Bugün CHP ile yaşanan sürece dair, geçmişe dair suçlamalarını gereksiz buluyorum. Merkez sağda yoluna devam etmeli, önüne bakmalı. Partisini merkeze, merkezden herkesi kucaklamalı. DYP – ANAP – DSP çizgisine gelmeli. Bu boşluk devam ediyor.
Beşiktaş Belediyesi'nin önünden geçtiğinizde neler hissediyorsunuz?
Hiç bir şey hissetmiyorum. Hiç bir şey yok içimde... O duygulardan çok uzağım şu anda. Beni üzen şey daha çok verilen emekler, yıllar ve en önemlisi bundan yeterince Beşiktaş'ın ve Türkiye'nin faydalanamıyor olması… bu insanı kahreden. İnsan o idealleri gerçekleştirdiğinde, dünyanın en mutlu insanı olabilir.Y ani işte inancımızın bir kıblesi var değil mi? Siyasetin kıblesi de insan diyoruz… E insana hizmetten daha öte bir şey var mı?
Beşiktaş belediye başkanı olduğunuz dönemde ilçe için neler yaptınız?
Asıl görevim Beşiktaş'tı... O noktada çok ilginç bir biçimde başladık biz göreve çünkü; 2013’te Gezi olaylarıyla paralel olarak aynı süreçte Beyoğlu Belediyesi'yle büyükşehir belediyesi, Beyoğlu'ndaki mekanları kapatmaya başlamıştı. Yeni ruhsatlar vermiyordu…Dolayısıyla benim belediye başkanı olduğum günlerde bizim ortaya koyduğumuz o görsel, medyatiklik ve coşkuyla beraber Beşiktaş’a olan talep de arttı.
Bu esnada bu süreci istismar edenler ortaya çıktı… Ve biz ilçeyi yeniden düzenledik bu süreçte... Beşiktaş’ta her yapı ayrı bir rant kapısı olduğu için, belediyede de bunun uzantıları vardı. Ancak bütün bunlara rağmen ben bu rantı ve bu rantı haksız gelire dönüştürenlerin simsarlığını durdurdum… Sokaklara çeki düzen verdim. Bu büyük bir savaştı, hatta yürüyüşler yaptılar buralarda, bütün televizyonlar onları gösteriyordu. Ancak tüm yaşanılanlara rağmen Beşiktaş'ta anket yaptırdım, yüzde 95 halk benim yanımdaydı... Çünkü sokaklar rezildi... Nihayetinde çeşitli dedikodular üretildi “Murat Hazinedar namaz kılıyor, alkole karşı” vs. demeye başladılar... Hiç birini dinlemedim.
İMARI DURDURUNCA DÜŞMAN KAZANDIK
Ama bu savaş bir şeye neden oldu. Sokak rantının belediyedeki uzantıların memnuniyetsizliğiyle, ki bunlar partinin içinde de var, meclis üyelerinde de var, genel olarak aslında bu ve buna benzer uygulamalarla şehire bir düzen getirdik. Belediyeler genellikle partilerin kötü insan kaynağının tecavüz alanıdır...
Parti gelir, kötü kadrolarını özel sektörde başvuru yaptığında cevap bile verilmeyecek kişileri getirirler ve belediyeye yapıştırırlar... Beşiktaş üzerinden örnek vermek istemem aslında ama şu anda Beşiktaş'tayız. Beşiktaş Belediyesi'ne Murat Hazinedar kaç kişiyi işe almış? 2014’te... Kaç kişi devretmiş 2018 Ocak Ayı’da? Şu anda kaç bin kişi çalışıyor? Buna baksalar yeterli… Sonra da SGK kayıtlarından, isimlerinden ne kadar partililer, nerelerde delegeler, nerede görev yapıyorlar kolaylıkla ortaya çıkar. Bu her yerde aynı... Yani bütün partilerde ve bütün ilçeler dahil. Yani böyle bir rezil düzen var. Işte buna izin vermedik... Beni “Orduluları doldurdu” falan diye suçluyorlar. Tamamen yalan. Ama bak, anlatamıyorum ki!…
Oda TV’de 180 yalan veya çarpıtılmış haber yapmış benim için. Bakın Türkiye'de bütün belediye başkanlarıyla ilgili yaptığı haber sayısı 180 değil...
İşte bu, organize bir yapının örgütlü bir şekilde ortaya koyduğu tavrıyla oldu. Ben size bir fıkra anlatayım:
Şimdi, rüşvetçi bir polis rüşvet almak istiyor. Bizim gibi nizami bir şoför de arabasıyla polisin dur ihtarına uyarak duruyor. Polis ehliyet diyor, ehliyetini veriyor, ruhsat diyor, ruhsatını veriyor. Emniyet kemerine bakıyor, emniyet kemeri takılı. İlk yardım çantası demeye başlıyor, Allah Allah hiç sorulmaz bunlar... Çantasını gösteriyor. Farları, sinyalleri aç kapa... Onlar da tamam. Her şey tamam. Her şey yerinde... Ama polis rüşvet almaya kararlı...Ya diyor, bir oyun havası çal, ben dans edeyim, bayılayım, sen de para yapıştır hiç olmazsa diyor… Bunlarla hiçbir şey bulamadıkça böyle uydurdular...
İMARI DURDURDUK İŞ TAKİPÇİLİĞİNE DUR DEDİK
Belediyede bir başka rant ekonomisi olmuştu. İmarı durdurduk, imarı durdurunca yerel unsurlardan Beşiktaş'la ilgili hesabı olanlardan da çok düşman kazandık. Bunu kitapta daha detaylı verdim. Bir de iş takipçiliğini yok ettik. İş takipçiliği de çok yaygındı. Çünkü en ufak tadilattan bile gayrimeşru paralar alınıyordu, bu kaynağı yani iş takipçilerine giden simsarlığı yok ettik... Bütün bu kaynağı belediyeye akıttık ve bu rakam Türk belediyeciliğinde eşi benzeri olmayan bir rakamdır. Bununla da suçlandık, yani kamuya aktardığımız, her kuruşu bankadan giren, bankadan harcanan, Yönetim Kurulunda ve alınan her kararda Sabri Erbakan, rahmetli eski bakan Onur Kumbaracıbaşı gibi isimlerin imzası olan, yüzde yüzü belediyeye ait bir vakıf üzerinden otuz milyon dolar gibi bir bağışı kamuya aktardık… Öğrenciler için, Güneydoğu'daki yoksullar için, Beşiktaş'taki dar gelirliler için, öğrenciler için, Soma için, Artvin’deki sel felaketinden tutun, Bosna Hersek'teki sel felaketine kadar hayırlı işlerde kullandık. Okullara, camilere, cemevlerine, Türkmenlere öncelikli gitti bu yardımlar... MHP, Bayır Bucak Türkmenleri’ne gidiyordu, aslında giden Beşiktaş Belediyesi'ydi... Herkese karşı kucak açtık. Dolayısıyla tabii bunların yarattığı da olağanüstü bir sistem değişikliği oldu. O sistem değişikliği de tabii çok büyük düşmanlar yarattı... Ayrıca nikahlara da bağışla gittim... 400 nikah kıydım. Ücretsiz nikahı kıymazdım. Bağış alırdım, birinci Yıl Türk Kalp Vakfı adına aldık, Türk Kalp Vakfı'na bağış yapıyorlardı, dekontu bize gönderiyorlardı, ben o zaman nikah kıyıyordum. İkinci yıl Türk Böbrek Vakfı adına, üçüncü yıl da LÖSEV adına...
YANLIŞ İNSANLARLA DOĞRU ADIMLAR ATILMAZ
Ben hiçbir zaman Beşiktaş Belediye Başkanı olacağım, şunu olacağım, bunu olacağım diye yola çıkmadım. Hedefimiz Türkiye'nin yönetiminde söz sahibi olmaktı. Bunun için de birikimimiz, heyecanımız, tutkumuz, enerjimiz vardı ve Beşiktaş'tan ona yönelik mesajlar verdik. Ama tabii benim olmamam bir yana ama CHP bu yönde adımlar atmaya yanlış insanlarla devam etti. Yoksa Türkiye'nin geleceğinde bizim siyasetimizin, ortaya koyduğumuz siyaset dilinin, tavrının, üslubunun, anlayışının, geleneğinin çok ciddi bir karşılığı olduğuna inanıyorum.
İŞLERİMİ DONDURDUM TİCARETTEN ÇIKTIM
Avukat ve iş adamı olarak siyasetten zarar gördünüz mü?
Ben iş adamıydım, çok ciddi bir mal varlığım da vardı, belediye başkanı olduğumda benim mal varlığım bugünkü belediye başkanlarının gayri resmisini bilemem ama resmi olanların hiçbirinin benim kadar iyi birikimi yoktur... Sonradan neler yaptılar bilemem. Ama en önemlisi avukattım ben. Yani iş adamlığım, sanayiciliğimin vs. dışında avukatım... Üç sene dokuz ay kamu görevi yaptım fiilen, bir yıl üç ayda fiilen görev yapamadım ama resmi olarak belediye başkanıydım. Tüm o süreçte ofis olarak dava almadık... Ve tabi beş yıl hiç iş almamış bir müessesenin ayakta durması kolay değildir. Ben de 2019’dan sonra yeniden ayaklandırmaya çalıştım. Düşünün Türkiye'nin holdingleri Beşiktaş'ta... Tüm bankaların genel müdürlükleri… Avukat olarak iş alabileceğin çok önemli kurumlar var. Hiç birinden bir liralık iş almadık. Daha da ileri gittik. Avukat olarak işlerimi dondurdum. Baroya bildirdim. Ofis sadece eski işlere, davalara ve tanıdıkların işlerine baktı. Ticaretten çıktım, dolayısıyla böyle bir şey oldu. Şimdi yeniden mesleğimi büyütmeye çalışıyorum. Tabii oğlum hukuk fakültesini bitirdi, stajını bitirmek üzere, yurtdışına gidiyor ve gelince en azından avukatlık bürosunda belki hem Londra'da hem Türkiye'de avukatlık yapacak. Dolayısıyla şimdi mesleğime, sadece mesleğime odaklanıyorum.
MUHALEFETİN BU DAĞINIKLIĞI İLE SEÇİMLERİN NE OLACAĞI BELLİ
Yerel seçimlere adım adım yaklaşıyoruz. Az kaldı. İstanbul ve Ankara'da durum ne olur?
Muhalefetin bu dağınıklığıyla ne olacağını söylemeye gerek var mı? 2017’de 2019’un erken provası oldu aslında. Bu oturduğunuz yerde, ben Kemal Bey'e İstanbul'u alıyoruz dedim, 2017 referandumdan bir hafta önce… Konsensüs Araştırma, Murat Sarı bir araştırma yaptı, ondan tedarik edebilirsiniz. İstanbul'da yüzde elli bir “hayır” çıkıyor. Kürtleri sürece dahil eden, HDP'yi sürece dahil eden ve bunu doğru bir milliyetçi tavırla millete anlatabilen bir siyasi aktör seçimi kazanıyor, dedim. O yüzden zaten 2017 sonrası özellikle benim Konya mitingim sonrası bize saldırılar arttı... Beşiktaş’ta ve İstanbul'da yaptığımız doğru siyaset anketlerin de doğruladığı başarı nedeniyle beni bir numaraya yazmışlar... O zaman daha Ekrem İmamoğlu'nun hiç esamesi dahi yok. İki numaraya da Ekrem'i yazmışlar. Bu belgeyi devletten, şuradan, buradan tedarik edebilirsiniz... Ekrem'e de sorabilirsiniz, onda da vardır o belgeler. Ne hikmetse bir anda Ekrem'den vazgeçmişler, ancak bizi görevden uzaklaştırdılar.
(Editörün Notu: Belge Murat Hazinedar'da mevcuttur ve Özlem Uçar tarafından da incelenmiştir. Yasal sebeplerden dolayı burada yayınlanmamıştır.)
Peki Ankara'da durum ne olur?
Mansur Bey daha samimi, daha içten bir insan. Ama öte yandan negatif ve CHP’nin iç siyasetine bulaşmaması nedeniyle Ankara, Mansur Bey'le yola devam edebilir.
Aile büyükleriniz yaşadığınız bu olaylardan sonra siyasetten uzak durmanız konusunda uyarı da bulundu mu?
Ben 1987’de siyasete gençlik kollarından başladım. Siyasette bir kamu görevim yoktu ama siyasete aşkla bağlılığım var. Millete hizmet etmek istiyorum. Bu yüksek enerjinizin kolay kolay önünü kesemezsiniz... Eh tabii ki bu son süreç orantısız bir karşılık buldu. Bu hesap öyle kolay kapanmaz. Yani bunu şöyle anlamayın; ben inancım gereği kindar biri değilimdir, her şey Allah'tan derim. Hatta beni 2004’te partiden ihraç edenlerle sonradan dost oldum... Allah razı olsun dedim, beni partiden ihraç ettiler, sonra ben partide büyüdüm. O sayede davalar, davalar... Partinin bütün muhalefetinin avukatlığını yaptım 2003, 2004, 2005, 2006’lı yıllarda. Dolayısıyla belki bu ihracın ya da bu cezaevinin, bu suçlamaların, belediye başkanlığından uzaklaştırılmanın, tüm bu saçmalıkların nasıl bir karşılığı olacağını doğrusunu isterseniz ben de merak ediyorum...
KUVVETLİ BİR İNANCIM VE TAKVAM VAR
Ama Allah'a inancım ve kuvvetli bir imanım, takvam var ve bunun bir yere evrilmesi gerekiyor… Çünkü saçmalık ortada, büyük bir saçmalık var, bu saçmalığın evrilmesi gereken bir yerler var.. bazı doğrulara gitmeli. Eğri, doğruyu bulur misali ama bunu nasıl bulur? Bu biraz zamanla da ilgili, şartlarla ilgili. Türkiye'de yarına dair şu olacak demesi çok zor...Bizim gibi ülkelerde hele.
TAHİR ELÇİ'NİN CENAZESİNE GİDEN TEK BAŞKANIM
Ama merak ettiğim şeyler var. Mesela nasıl oldu da… Ekrem örneği… Artık bu Ekrem’i konuşmaya gerek yok. Ama akıl tutulması yaşanıyor... Mesela, HDP Ekrem'le flört yaşadı ve arkadaş kimse merak etmedi... Kısa vadeli, samimiyetsiz durumlar çok aslında... Belediye Başkanı Ekrem Bey HDP'yi ya da Kürtleri bir kere ağzına almış mı? Ben kalktım herkesin korktuğu dönemde Tahir Elçi'nin cenazesine gittim… Giden de tek belediye başkanıyım ben. Hani HDP'yle kardeş belediye olduk yetmedi, cenazede, ben yüreklice bir meslektaşımı, siyasi fikri ne olursa olsun, cenazesine katılarak tavır almış birisiyim. Ne tavır almış o? Ne zaman büyükşehir adayı oldu? O zaman Kürtlere sarıldı, o zaman tavır aldı. Öyle değil… Tavrı bütün konforun yerindeyken, hiçbir mecburiyetin yokken ortaya koyacaksın.
YENİ GÜNAYDIN / ÖZLEM UÇAR
Röportajın İlk Bölümü:
https://yenigunaydin.com/haber/OZEL-Hazinedar-Imamoglu-Beni-Ihbar-Edeni-Genel-Mudur-Yapti-/41510
YORUMLAR
Yorum Yap