ÖZEL: Hazinedar: ' İmamoğlu Beni İhbar Edeni Genel Müdür Yaptı!'
Beşiktaş Belediyesi eski başkanı Murat Hazinedar, Yeni Günaydın'dan Özlem Uçar'a konuştu
- | Son Güncelleme:
- | Yeni Günaydın
Beşiktaş Belediyesi'ndeki örgüt soruşturmasına ilişkin 17 sanıklı davada örgüt lideri olarak gözaltına alınan, sonra tutuklanan Beşiktaş eski Belediye Başkanı Murat Hazinedar, 5 ay tutuklu kaldı... 12 Mayıs 2023 tarihinde tahliye olan Hazinedar, aylar sonra sessizliğini Yeni Günaydın'a bozdu...
Murat bey, bugüne kadar nelerle suçlandınız?
Aslında o kadar çok şeyle suçlandık ki... PKK, terör, FETÖ, ajan casusluk, suç örgütü kurma - liderliğini yapmaktan tutun Türkiye Cumhuriyeti'nin yüz yıllık tarihinde hiçbir kamu görevlisinin ulaşamadığı rekor soruşturma ve ön inceleme yapıldı. Düşünün sadece üç sene dokuz ay kamu görevi yaptım. Üstelik ben bir hukukçuyum. Attığım adıma, verdiğim her karara özen göstermiş birisiyim. Tabi siyasi meselelerin, siyasi davaların, siyasi soruşturmaların Türkiye'deki geldiği duruma bakarsanız aslında benim ki biraz da onlardan ayrışıyor. Neden? Çünkü ben hem mevcut iktidarla hem de kendi mensubu olduğum siyasi partimle bir şey yaşadım. Arada kalma hali yaşadım. Tamamen Araftaydım. İlhan Cihaner’in ifadesiyle ‘partinin istikametini değiştiriyor’ demişti. Böyle bir basın açıklaması yapmıştı. Aslında bu bir şeyi gösteriyor, CHP'nin kıblesini. Bizim kıblemiz ise, sadece klasik siyasi söylemle Atatürkçü değil, gerçek anlamda milli değerlerle barışık, Atatürk'ün bu ülkede var ettiği devrimlere ama en önemlisi milletin hassasiyetlerine, değerlerine, inançlarına daha yakın bir dille, yeniden aslında yeni bir forma sokmaktı...
Beşiktaş'tan İstanbul'a, İstanbul'dan Türkiye'ye bunu anlatmaya, aktarmaya çalışıyorduk. Tabi bu iddia ve yerelde de yaptıklarımız, yerelde partiye ve belediyeye bulaşan parazitleri ve kötü unsurları çok rahatsız etti… Ama en önemlisi onların bir önemi yoktu. Çünkü ben onlardan bağımsız işime devam ediyordum ve bu da bizi İstanbul'da Beşiktaş dışına İstanbul'a ve Türkiye'ye fevkalede tanıttı.
ORTAYA KOYDUĞUM SİYASETİ KEMAL BEY DE DESTEKLEDİ
Ve tabi o dönemki İstanbul anketlerinde, bugün ki İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı yoktu. CHP'den kimse yoktu. O zaman anket yapan, çalışma yapan bütün araştırma şirketlerinden bunu tedarik edebilirsiniz... Dolayısıyla o anket sonuçları iktidarda bir sorun yarattı. Ayrıca iktidarın kendi yaptırdığı anketlerde de bu sorun ortaya çıktı. Kendileri açısından bir tehditti... CHP’nin içerisinden bir ilçe belediye başkanının bu popülaritesi ve tanınırlığı kendilerini rahatsız etti. Gerçi; ben görevimden uzaklaştırılınca yedekten gelen Ekrem’in İBB Belediye Başkanlığı seçimlerini kazanmasıyla, benimle ilgili aldıkları pozisyondan bir fayda sağlayamadı iktidar. Ama öte taraftan ortaya koyduğumuz siyaset aslında Kemal Bey tarafından son derece desteklendi ve devam ettirildi. Yani Kemal Bey’in, merkezle, sağla, milli ve manevi değerlere ilişkin toplumda CHP'ye yönelik ön yargıları yıkmaya dönük adımları çok açık ortadaydı. Ancak bunu samimiyetle ve doğru kadrolarla ve doğru bir stratejiyle yapamadığı için, en önemlisi stratejik olmanın dışında içtenlikle kadrolar tarafından ortaya konulamadığı için, toplumda karşılık bulmadı bu son dönemdeki attığı adımlar. Bizim farkımız o adımlardaki samimiyetimizdendi.
ONUR YÜRÜYÜŞÜNE KATILAN TEK BELEDİYE BAŞKANIYIM
Kürt meselesi, HDP meselesiyle ilgili, kurduğumuz ilişkiler ve yaptıklarımız, anlayış ve siyasetimiz çok dikkat çekiyordu. Milli ve manevi değerlere yakın hem de AK Parti seçmeninde bulduğumuz karşılık ve aynı zamanda özgürlükçü anlayışımızın tezahürüdür… Kamu kurumu olan Beşiktaş Belediyesi’ne LGBT bayrağı asan, ilk onur yürüyüşüne katılan, LGBT dostu hatta İstanbul Sözleşmesi'ni imzalayan ilk belediye başkanıyım. Bütün bunlar yani hem özgürlükçü, hem Atatürkçü, devrimci, hem milliyetçi hem de muhafazakar tarafları olan, inançlı, milli ve milletin değerleriyle barışık bir siyaset anlayışını Beşiktaş'tan İstanbul’a, İstanbul’dan Türkiye’ye aktarmaya yönelik çalışmalarımız nedeniyle, CHP'nin içinde klasik CHP siyasetini devam ettirmek isteyenler beni iktidara şikayet ettiler.
Dediler ki "Bu bizim başımıza da bela sizin başınıza da bela. Kemal Bey bunu tutuyor.’’ Hatta ‘’Kemal Bey'in prensi, Kemal Bey'in evladı " diye...
KORKMAZ KARACA CHP'DEN AK PARTİYE AJANLIK YAPTI
İşte o özellikle en son yaşadığım bu hukuk dışı operasyondaki kişilerin başında olan Korkmaz Karaca, CHP’den AK Parti'ye ajanlık yapan bir isimdi...
CHP’deki kişilerden bilgiyi işine geldiği gibi aktarıyordu. Böylece AK Parti'de yer bulmuş, ekonomi kuruluna girmişti. Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı oldu bizim sayemizde. Yani bize operasyon yaparak o kötü, yanlış istihbaratı veya doğru ama çarpıtarak sunduğu, saraya verdiği istihbaratı sayesinde, ekonomi kuruluna girdi, genel başkan yardımcısı oldu, hatta AK Parti'nin MYK'sına girdi. Şimdi kovuldu...
Çünkü onun ne kadar kötü ve yanlış biri olduğu anlaşıldı. Ben bunu 2018’de CB’nin avukatına bizzat karşılaştığımız bir ortamda iletmiştim.
ALLAH'TAN SONRA SIĞINDIĞIM KEMAL BEY'Dİ
Bizim veremeyecek hesabımız yok... Bu da büyük bir kıskançlık yaratıyordu. Çünkü CHP’nin iç siyaset kültüründen beslenen, delegesi olmayanın hakkı, hukuku olmadığı bir yapısı vardır. Oysa benim Allah'tan sonra tek sığındığım kişi Kemal Bey'di. Şimdi sadece Allah'a sığınıyorum.
HDP İLE İLK RESMİ DİYALOGU BAŞLATTIM
2014'de çözüm ve barış süreci varken HDP'yle CHP'nin ilişkisi sıfırdı. Ben Kemal Bey'den izin alarak ilk kez HDP'li belediyelerle kardeş belediye oldum. İlk diyaloğu başlattım. O zamanlar Halk TV, HDP'yi çıkarmıyordu ekranlara. Bakın bu son seçimde; hep HDP'yi çıkardı. Oysa ben 2014’de o zaman Şaban Sevinç'ti, Genel Müdür... HDP'li belediye başkanları kendilerini anlatsınlar, meselelerini tartışsın, kimseyi ötekileştirmeyelim, Milliyetçi olmak bu milletin bütün unsurlarını kucaklamaktan, sevgiden, onlarla diyalog kurmaktan geçer diye, onları ilk Halk TV'ye ben çıkarmıştım. Büyük olay olmuştu…
BEŞİKTAŞ'TA SOKAĞA KÜRT İSMİ VERDİM
HDP'yle resmi ilk diyalogu başlatan belediye başkanıyım. Beşiktaş'ta Barış sokağı’nın adını Aşiti Sokağı diye değiştirerek bir Kürt ismi verdim, HDP'li belediye başkanlarıyla birlikte… O gün o sokağın açılışına MHP İlçe Başkanı’da katıldı bizimle birlikte… Her şey bu ülkenin ve milletimizin barışı, huzuru, kardeşliği için.
İSTANBUL'DA İMARI DURDURAN TEK BAŞKANIM
Bütün bunlar aslında sorunuzun cevabı. Neden bu kadar suçlama var? Vallahi var. Ama düşünün üç sene dokuz ayda, imar bile olmayan bir ilçede… İmar yok!… Yani Bakırköy'ün, Kadıköy'ün, Ümraniye'nin, Kartal'ın, Esenyurt'un yüzde biri kadar imar var Beşiktaş’ta benim görev yaptığım süreçte... Ben imarı durdurdum… Yolsuzluk veya usulsüzlük veya kendini düşünen, kamu hukukunu düşünmeyen biri imarı durdurur mu?
Hani size yapılan iddia şu; siz Ekvator'da kırk derecede güneşte keyif yapıyorsunuz diyorlar, biz de diyoruz ki Antarktika'da eksi kırk derecede donuyoruz… Peki, aradaki uçurumun gün yüzüne net bir biçimde medya yoluyla çıkmamasının nedeni nedir? Nedeni AK Parti'yle de CHP'nin içindeki unsurlarla da çatışmamız ve Araf'ta kalmamız, Araf'ta olmamız... Dolayısıyla kimse konuşmuyor, tartışmıyor. Ya bu nedir? Aslı nedir? Demiyor, diyemiyor.
HAVUZ MEDYASI ANLAYIŞI TÜM MEDYADA OLURSA
Hiç bir gazeteci de diyemiyor. Çünkü araf hali sadece bizim için geçerli değil. Ben yine tam araftayım… Ama gazetecilerin arasında iyi niyetli, gerçek gazeteciler de arafta. Çünkü yaşamak için ya havuz medyasında, iktidar medyasında olacaksın, oranın kurduğu düzene teslim olacaksın ya da CHP medyasında muhalif medyada olacaksın. Buradaki muhalif medya kelimesi, yandaş medya, havuz medyası gibi yeni… Belki yirmi küsur yıl önce hiç bilmediğimiz, bilmeyeceğimiz, hiç konuşmadığımız kelimeler çıkıyor ortaya. Neden? Çünkü yeni bir gerçek düzen var. Siz şayet bu gerçek düzenin içinde farklı bir rol, farklı bir siyaset ortaya koyarsanız ya abad olursunuz, ya bedbaht olursunuz.
BENİM SİYASİ HAYATIMA DEĞİL, TÜM ÇEVREME SALDIRILDI
Yurtdışı çıkış yasağınız var. Başka hangi yasaklarınız var?
Yurtdışı yasağı dışında hiçbir yasağım olmadı. O da kalkmıştı Anayasa Mahkemesi kararı ile... Şimdi yeniden konuldu. Önemi yok. Yani ben istediğim anda çıkabilirdim zaten Anayasa Mahkemesi kararından sonra. Ama çıkmadık, kaçmadık, çünkü kaçmayız.
FETÖ ÖRGÜTÜNÜ HAYATIM BOYUNCA ÖVMEDİM
Düşünebiliyor musunuz, yedi yıl sonra FETÖ' den adli tıp raporu geldi. Yedi yıl sonra!… Bakın yedi yıl sonra, internette dolaşan o bir buçuk dakikalık kaydın montaj olduğuna dair rapor geldi... Ben 2016’da hem bir devlet üniversitesinden hem de bir özel üniversiteden rapor almıştım. ‘’Montaj bu kardeşim. Ben aksine eleştiriyorum adamları’’ diye. Yani çok garip olan şu; iktidarın veya hatta CHP'den bazı isimlerin o kadar övdüğü bu yapıyı, ben hayatım boyunca övmedim... Ama onların büyük bir aşkla övdükleri yapı, o benim bir buçuk dakikalık videom, aslında övgü değil, Ergenekon ve balyozun hesabını sorduğum on dakikalık konuşmanın bazı kısımlarının çarpıtılarak servis edilmesinden ibaret. Yedi yıl FETÖ terör örgütü suçlamasıyla yurt dışı yasağı konuldu hakkımda. Görevden uzaklaştırıldım… Tüm hayatıma tecavüz edildi, şimdi yedi yıl sonra lehimde rapor geldi. Ne olacak şimdi ?
MEVCUT DURUMU KORUMAK İÇİN SUSAN ADAM DEĞİLİM
Bu düzene ayak uydurmadığınız için bu kadar suçlama yapıldığını mı söylüyorsunuz?
Ben aslında genel olarak düzen karşıtı bir adamım... Daha doğrusu tavır adamıyım. Şu anda nerede röportaj yapıyoruz? Kabataş Erkek Lisesi'nin yanında Feriye’de. Ben oradan da atıldım. Üstelik sınıf başkanıydım. Onur Kurulu üyesiydim, önce yatılıdan atıldım, sonra okuldan atıldım. Yetmedi ben CHP'den de üç kere atıldım. Yani; ben olduğum yerde, sırf olduğum yeri korumak için susan biri değilim...
DÖRT YÜZ SORUŞTURMA GEÇİRDİM
Terör örgütleriyle suçlanmış, her türlü usulsüzlükle, iddiayla suçlanmış, hakkında iki tane MİT raporu olan, beş tane MASAK raporu olan, TBMM darbe komisyonuna çağrılmış bir belediye başkanıyım...
Demirel'in güzel bir hikayesi var... Siyasetçi gerçekten sorumluluk makamındadır. Yani, ‘’dağdaki Fırat'ın kıyısındaki kaybolan koyundan başbakan sorumludur’’ söylemi... Şimdi iktidar veya CHP ya da birileri, Türkiye'de ne olsa Murat Hazinedar'ı da içine dahil edelim edasıyla ve tavrıyla, siyasetin yargıyla ortaklığını, gücünü ve tavrını bana karşı kullandılar.
KEMAL BEY İLE DİYALOGUMUZ KALMADI
Büyükşehir belediye başkanı değildiniz, ilçe belediye başkanıydınız? Sizin güçlenmenizden mi çekindiler?
Bunun cevabını ortaya koydum, belgeleriyle… Açıp internette görebilirsiniz. Mesele sadece bu değil ki. 2017’de ya da 2018’in Ocak Ayı’nda bana operasyon yapıldı. Türkiye rekoruyla seçilmiş bir belediye başkanıydım... Ataşehir Belediye Başkanı'na da aynı operasyonu yaptılar. CHP'den kimse şunu soramadı Kemal Bey'e, ‘’Battal İlgezdi neden aday yapıldı da Murat Hazinedar aday yapılmadı diye?’’ Kimse merak da etmedi!? Halbuki Ataşehir Beşiktaş'tan yüz kat fazla imarı olan bir yerdir… Ve beş küsur yıl sonra bana tekrar bir operasyon yapılıyor. Hangi siyasi ve hukuki gerekçelerle, kimse sormadı bu soruyu... Ben de doğrusunu isterseniz merak ediyorum. O günden bugüne Kemal Bey ile bir diyalogumuz yok...
CEBİMDEN 1 MİLYON DOLAR HARCAYIP DEVLETE OKUL BAĞIŞLADIM
Ben ve ailemin geçmişi pırıl pırıl olmasına rağmen Soylu MİT’ten raporlar istedi “bu adamın yaptıkları sıradışı” diyerek. MİT lehimde rapor verdi, üstelik 2 tane… TBMM Darbe Komisyonu’na çağrıldım, Darbe Komisyonu bana darbeyi sordu. Bana sormaları komik. Kime sordu? Melih Gökçek'e, Kadir Topbaş'a. Onlara sordular ama onlar yirmi küsür sene büyükşehir yönetmişler. Ben ilçe belediye başkanıyım. Cevabı siz verin şimdi; niye Kadir Topbaş'ı, Melih Gökçek'i ve beni çağırıyorlar? Ben ilçe belediye başkanıyım.
Bu soruyu kime soracaksınız? Reşat Petek'e... O zamanki eskiden FETÖ'yü büyük gayretkeşlikle savunan, sonradan Darbe Komisyonu’nun Başkanı olan Reşat Petek'e… CHP'den bu dönem milletvekili olan, devlete yaptırdığım okulun açılışına gelen Kemal Kılıçdaroğlu’na ‘’FETÖ okul açıyor’’ diye beyanlar veren Selçuk Özdağ’a… Ben okulu devlete bağışladım.
Cebimden bir milyon dolardan fazla para verdim, devlete Ordu'nun en büyük okulunu yaptım.... Şimdi bu soruları, o zaman ‘’FETÖ okulu açıyor’’ diye Kemal Kılıçdaroğlu'nu suçlayan ama bu dönem CHP'den milletvekili seçilen Darbe Komisyonu’nun Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ'a soracaksınız. Yani “milletin değerleri ile barışık bunca işi yapan Murat Hazinedar'ı darbe komisyonuna çağırmışsınız... Bir de iki büyük şehrin belediye başkanlarını... Niye?” Hiçbir gazeteci merak edip araştırmaz mı?
Demişler ki Reşat Petek'le Selçuk Özdağ ve AKP’li vekiller CHP'li milletvekillerine “hep AK Parti'den çağırıyoruz, sizden de çağıralım”... Aykut Erdoğdu da güya benim düşmanım ya, İstanbul'da ona siyaset alanı daralıyor diye... Bana düşmanlık eden Aykut Erdoğdu da diyor ki “biz de Murat Hazinedar’ı verelim. Kadir Topbaş ve Melih Gökçek çağrılıyorsa, Murat Hazinedar'da çağrılsın...” Meclis tutanaklarını okuyun.
DENİZ GEZMİŞ GİBİ KURBAN VERİLDİK
Hani şu 1960 darbesinde üç tane demokrasi şehidimiz var ya, 1971 muhtırasında da 3 tane şehit verdik ya kısasa kısas… İşte bizde bir nevi Deniz Gezmiş'ler gibi kurban verildik. TBMM’nin Darbeleri Araştırma Komisyonu tutanaklarını okuyun...Ama en önemlisi neydi biliyor musunuz? Yaptığımız siyaset Beşiktaş'ı aştı ve İstanbul'da hatta Türkiye’de karşılık bulmaya başladığında sıkıntı başladı...
İFTİRA ATANLAR YARGI ÖNÜNDE HESAP VERECEK
Rüşvet iddiası ne biliyor musunuz? Sadece Ergenekon'da paşaların, Balyoz’la aydınların tutuklanmasına neden olan Mehmet Baransu'nun ve FETÖ'nün kullandığı Talip Doğan Karlıbel isimli muhbiri aldılar, on yıl sonra bende kullandılar. Düşünebiliyor musunuz? Bunu Süleyman Soylu ve İbrahim Kalın biliyor… İbrahim Kalın'ın haberi var bu olaydan, sanıyorum o zaman muhtemeldir ki müdahale etti 2018’de bu saçmalığa. Ama 2022’de bir fırsatını buldular, bir savcıyı ikna ettiler Süleyman Soylu ve Korkmaz Karaca ve bana operasyon yaptırdılar. Bir gün bunun hesabını yargı önünde inşallah verecekler. Bizim veremeyecek hesabımız yok...
Yaşadığınız bu süreçle nasıl başa çıktınız? Psikolojik olarak kendinizi nasıl hissettiniz?
Çözüm basit. Vehbi Koç diyor ki, "Sabah kalkarım, sabah namazımı kılarım. Sonra, gazetelerimi okurum, öğlende hafif bir yemeğimi yerim. Sabahleyin meyve yerim. Sonra da yatarım” diyor. “Sonra kalkarım, yarım saat, bir saat dinlenirim, sonra işe giderim. Akşam gelirim. Bir bardak viskimi içerim.” İşte bizim ki o hikaye. Yani tevekkül sahibi insanım, bütün bunlara dair her şerde bir hayır, her hayırda bir şer olabilir diye düşünürüm… Yani inancınız en önemli unsurdur ve sizi ayakta tutar... Sonuçta abdestinizden şüpheniz yoksa sorun değil… Ama tabii ki yaşanılanlara üzülüyorsunuz.
EMEKLERİME VE GEÇEN YILLARIMA ÜZÜLDÜM
Ailenize üzülüyorsunuz… Emeklerinize üzülüyorsunuz… Geçen yıllarınıza üzülüyorsunuz...
Düşünsenize ben yedi yıldır yurt dışına çıkamıyorum. Mahkemeler 2021’de kaldırdı yasakları. Geçen sene yasaklarım kalktı ama Süleyman Soylu ve saraydan sonradan kovulan Korkmaz Karaca vermediler pasaportumu, İdare Mahkemesi'nde davayı kazandığım halde, normalde bir ay içinde vermeleri gerekir. Ne yaptılar biliyor musun? İstanbul Nüfus Müdürü otuzuncu gün, son günü kaldırdı ama şöyle dedi; “Murat Bey'den ne istiyorlar? Bu nasıl bir düşmanlıktır?” dedi. Müdüre, “Mahkeme kararını uygulama” diyorlar. En sonunda müdür de o zaman “bana yazılı talimat verin” deyince İstanbul Nüfus Müdürü’ne “tamam” demiş... “sen uygula, biz ertesi gün koyacağız.”
Sonra ertesi gün tekrar koydular. Kaldırdılar yasağı mahkeme kararı uyarınca. Yine bir gün sonra tahdit koydurdu Soylu. Ya, aslında suç işliyorlar. Aslında ortada bir suç örgütü var, devletin içine girmiş… Tabii hukuk işlediğinde bunların hesabı sorulabilir. Sonra ben Anayasa Mahkemesi'nin kararıyla aldım pasaportumu. Ahdım vardı, ilk umreye gidecektim... Erteledim işlerimden dolayı zaten o arada da başımıza başka işler geldi. Yine aynı isimlerin senaryosu ve operasyonu ile...
Dolayısıyla, siyasete atılan iddialı insanların hepsi bunları yaşayabilir… Yani bunu bilerek siyaset yapmamız gerekiyor. Görevdeyken CHP’nin içindekilerin benim hakkımdaki iddiası, dedikodusu şuydu; bu AK Parti'ye yakın belediye başkanı... Neden? Çünkü ben CHP'de milletin değerlerinden anlayan, yüzünü millete dönen, o dilden konuşan, siyasetini Beşiktaş'ta bile özgürlükçü ama inançlı ve o değerlerle barışık bir tavırla ortaya koyan siyaset anlayışım ile görevimi icra ediyordum. 2015 Basın Konseyi Genel Kurulu’ndaki konuşmamda anlatmıştım tüm bunları, okuyabilirsiniz internetten.
CHP, İÇ SİYASET YAPAR MİLLETE DOKUNMAZ
CHP'de iç siyaset kültürü çok egemendir, yani iç siyaset yaparlar, içeride siyaset yaparlar, kendileriyle oynaşırlar, kendileriyle kavga ederler, kendileriyle sevişirler… Genel siyasi tavırdan bahsediyorum...
Yüzünü millete dönmez, milletin ne istediğine bakmaz. Gelişen olaylardan kendilerine yönelik tek alternatif oldukları iddiasıyla, üretmeden sonuç almaya kalkarlar. Millete dokunamazlar. Çünkü ona yönelik bir kadro oluşmamıştır. Üstten bakan tavırları, AK Parti'nin her gün, bütün olumsuzluklara rağmen; AK Parti siyasetinin yaşattıklarına rağmen, CHP siyasetinin daha kötü olması nedeniyle, AK Parti kendi küllerinden doğuyormuş gibi gözüktü. Yeşerdiği falan yok. Haliyle insanlar elindeki seçeneklerinden bir tercihleme yapıyor, oy kullanıyor. Bu açıdan bizim ortaya koyduğumuz siyaset anlayışı CHP'nin istikametini değiştiriyordu. Bunu ben söylemedim. İlhan Cihaner söyledi., İlçe belediye başkanı olarak, farklıydık. Ama ben bütün bunları Kemal Bey'le birlikte yapıyordum. Yani bire bir çalışıyorduk kendisiyle. Çok yakındık... Ama son tahlilde onun da ortada bırakmasıyla… Ama ne oldu?
İDDİALIYSANIZ SİLİVRİ'YE DE YAKIN OLURSUNUZ
Cezaevinde neler yaşadınız? Sizi derinden etkileyen durumlarla karşılaştınız mı?
Ben Silivri meselesini çok dillendirmiştim. Şimdi yeni nesilde çağırmak deniyor, enerji meselesi. Aslında bunun enerjiyle, çağırmakla falan alakası yok. İddia sahibiyseniz ki, Türkiye'de hukuk ve adaletin geldiği noktayı ben bir avukat olarak en iyi bilenlerden biriyim; Ergenekon'dan beri Türkiye'de adaletin önce Fetöcülarla şimdi de mevcut yapı nedeniyle şirazesi kayboldu. Şirazesinden çıktı. Dolayısıyla eğer siz iddialıysanız, her zaman bir Silivri hikayeniz olabilir. Bu Silivri olmaz, Maltepe olur, Maltepe olmaz, Kandıra olur, Edirne olur… Ama olabilir. Benim olayım daha farklı ama. Benim olayımda CHP çok aktif, yani CHP'nin içindeki bir yapı çok aktif… bunu bir araştırmacı gazeteci çok kolaylıkla ortaya çıkarabilir.
BENİ FETÖ İLE SUÇLAYAN İSİM İMAMOĞLU'NUN GENEL MÜDÜRÜ YAPILDI CHP KONTENJANINDAN DÖRT YIL BELEDİYE BAŞKAN YARDIMCILIĞI YAPTI
Örneğin; şu anda benim operasyonumda bulunan, aleyhime ifade veren birini büyükşehirde genel müdür yapmışlar. Düşünün yani, benim başkan yardımcım, Oğuz Kaan Salıcı’nın yardımcısı idi ilde, bana vermişti... Ben bunları paylaşmadım. Hiçbir kıymeti harbiyesi yok benim için ama düşünebiliyor musunuz?
Bana CHP, Oğuz Kaan Salıcı’nın ilden başkan yardımcısını veriyor, kendi il başkan yardımcısını, benimle birlikte dört sene belediye başkan yardımcılığı yapıyor, sonra ben görevimden uzaklaştırıyorum, ona diyorlar ki CHP'deki o yapı, “Sen belediye başkanı olmak istiyorsan Murat Bey'e biraz salla.” O da gidiyor savcılığa, “Murat Bey FETÖ'cüdür” diyor... Mahkemeye geldi, “ben böyle bir şey demedim” dedi. Tutanaklara rağmen!… Beni FETÖ'yle suçlayan bu isim Merve Öztopaloğlu Küçükel! Benim dört yıl başkan yardımcılığını yapmış! Ben görevimden uzaklaştırılınca Beşiktaş Belediye Başkanlığına talip olmuş, gitmiş benim için FETÖCÜ diye savcılığa ifade vermiş!… Şimdi de Ekrem İmamoğlu bu ismi Genel Müdür olarak atadı.
Biraz konuyu açarmısınız?
Söylenecek kelime yok. Çok kötü biri, yani felaket. Hani siyasetin iğrençliğinin, çirkinliğinin simgesi derler ya o işte bu kadın. Düşünün yani… yanına Beşiktaş Eski İlçe Başkanı’nı da şahit tutuyor, CHP Beşiktaş İlçe başkanı Uğur Gedik’i, bu arada Uğur Gedik hem ilçe başkanı hem Beşiktaş Belediyesi'nde maaşlı çalışıyor... Benden önce alınmıştı. Hani suçluyorlar ya AK Parti'yi, diyorlar ya “siz kadroları yerleştiriyorsunuz” falan, iyi de Beşiktaş İlçe Başkanı aynı zamanda Beşiktaş Belediyesi'nden maaş alıyor?! Ben işe almadım, benden önce alınmıştı… Yani dolayısıyla bu adamlar gidiyorlar “Murat Hazinedar FETÖ'cüdür, şudur, budur”…
YARIN:
-'SİLİVRİ'YE SİYASİ SUÇTAN GİTMEYİ TERCİH EDERDİM'
- 'SİLİVRİ'DE AHMET ÇÖREKÇİ PAŞA'YI GÖRÜNCE KENDİME ÜZÜLEMEDİM'
- 'OSMAN KAVALA SEÇİMLERDEN ÇOK UMUTLUYDU'
- 'MERAL AKŞENER'İN UYARISI BOŞA GİTTİ'
- ' MUHALEFETİN BU DAĞINIKLIĞI İLE SEÇİMLERİN NE OLACAĞI BELLİ'
YENİ GÜNAYDIN ÖZEL
Devam edecek...
YORUMLAR
Sayın başkanım size yapılanlar ugradıgınız iftiralar ve yapılan haksızlıklar İnan Türkiye cumhuriyeti vatandaşların hiçbirisine yapılmadı helal olsun sana haksızlığın karşısında susan dilsiz şeytandır diyerek kimseden korkmadan gerçekleri söylüyorsun
Devamı ne zaman gelicek
Yorum Yap