Metaverse'nin Gazeteciliğe Etkisi!

Platformlarının ve sanal gerçeklik teknolojilerinin gazetecilik pratiklerini nasıl etkileyecek.

  • | Son Güncelleme:
  • | Yeni Günaydın

Doç Dr. Erkan Saka, Maria Bustillos, Prof. Dr. Robert Hernandez ve Ümit Alan metaverse platformlarının ve sanal gerçeklik teknolojilerinin gazetecilik pratiklerini nasıl etkileyeceğini Independent Türkçe'ye değerlendirdi.

Metaverse kavramı bir süredir oyuncuların, kripto destekçilerinin ve sosyal medya kullanıcılarının gündeminde. Kimisine göre bu kavram ütopik ve büyüleyici bir gelecek tahayyülü, kimisine göreyse kısa yoldan para kazanma aracı. Bazıları ne anlama geldiğinden bile emin olamazken, bazıları da gelecekte medya ortamını ve hatta gazetecilik pratiklerini değiştireceğine inanıyor. Metaverse platformlarının geleceğin sosyal medyası olacağı inancı da akıllardaki soru işaretlerini kamçılıyor.

Metaverse’ün ve onunla birlikte popülerleşen sanal gerçeklik (VR) teknolojilerinin medya ortamını nasıl değiştireceğini konuyla ilgili önemli çalışmalara imza atmış gazetecilerin ve akademisyenlerin görüşleri ışığında ele aldık.

Nedir bu metaverse?

Metaverse’ün tek bir tanımı yapılamıyor. Kavram ilk olarak bilimkurgu yazarı Neal Stephenson'ın 1990'larda çıkan siberpunk romanı Snow Crash'de ortaya atıldı. Bazı uzmanlar Metaverse platformlarının tarihini 20 yıl önce büyük yatırımlarla piyasaya sürülen ve kitlelerin ilgisini kazanan Second Life’a kadar dayandırıyor.

2003’te çıkan, kiminin video oyunu, kimininse sanal yaşam alanı diye tanımladığı Second Life, oyuncuların kendileri için bir avatar oluşturmasına ve çevrimiçi sanal dünyada "ikinci bir hayata sahip olmasına" olanak tanıyordu.

Bu olanaklar, bugün metaverse platformlarının da vaat ettiği özelliklerle paralellik gösteriyordu. Second Life’ı 2006'da Robolox, 2017’de Fortnite izledi. 2000’de piyasaya çıkan The Sims serisi de dahil olmak üzere, bu tür oyunların geneli bugün Metaverse platformlarının atası olarak görülüyor.Bu noktada akla şu soru geliyor: O zaman Metaverse’ü neden şimdi tartışıyoruz? 2013’te blok zincirinin icat edilmesiyle Metaverse, Second Life ve The Sims gibi öncüllerinden farklı, merkeziyetsiz bir sanal dünya olarak hayatımıza girdi. 

Merkeziyetsizlik, aslında internetin blok zinciri teknolojisiyle harmanlanmış, merkeziyetsiz ve kişiselleştirilmiş bir versiyonu olarak tanımlanan Web3 hayalinin bir parçası. Merkeziyetsiz platformları da kabaca, tek bir merkezden yönetilmeyen, kullanıcıya daha geniş haklar sağlayan sosyal ortamlar olarak tanımlayabiliriz.Bu nedenle Decentraland, The Sandbox, OVR ve benzeri birçok merkeziyetsiz metaverse platformu, büyük şirketlerin güdümündeki platformlardan başka seçenekler arayan oyuncuların ve internet kullanıcılarının odağı oldu.

Nitelikli Fikrî Tapular (NFT) sayesinde kullanıcıların bu sanal evrenlerde yarattığı avatarlar ve diğer sanal özellikler, başkaları tarafından (örneğin oyunu geliştiren şirketler) silinmeyecek, sansürlenemeyecek, çalınamayacak ve hatta kullanıcılara para kazandıracak şekilde dönüşmeye başladı.

Öte yandan blok zinciri atılımının ve TikTok'un yükselişinin ardından, özellikle Facebook gibi yerleşik sosyal medya devleri güç kaybetmeye başladı. Son dönemde ilk kez kullanıcı yitiren ve gelir kaybına uğrayan Facebook, "çağı yakalamak" için adını geçen yıl Meta olarak değiştirdi ve Metaverse dünyasının yeni sahibi olmaya adaylığını koydu. 

Bunun arkasında firmanın kurucusu ve CEO’su Mark Zuckerberg’ün sanal gerçeklik gözlüklerine ve artırılmış gerçeklik teknolojilerine yaptığı yatırım da vardı.  Böylelikle metaverse, kullanıcının yalnızca bilgisayar karşısında oturarak sanal dünyada etkileşimlere girdiği bir kavram olmaktan çıkarak sanal gerçeklik teknolojileri aracılığıyla daha gerçekçi deneyimler sunma vaadine dönüştü.

Zuckerberg’ün Meta vizyonunda artık kullanıcı avatarları oluşturmakla kalmıyor, sanal gerçeklik gözlükleri aracılığıyla avatarların deneyimlediği her şeyi bizzat deneyimlemeye başlıyordu. 

Böylece metaverse’ün kullanıcıları özgürleştiren merkeziyetsiz bir ütopya mı, yoksa yine Facebook gibi büyük şirketlerin güdümünde olan ve insanların büyük gözlüklerle etrafta dolaştığı bir distopya mı olacağı sorusu doğdu.

Şu anda Meta'nın yalnızca Horizon Worlds adlı merkezi bir Metaverse platformu mevcut.

Merkezi bir distopya mı, merkeziyetsiz ütopya mı?

Bu işin sonunda Metaverse deyince aklımıza hangisinin geleceği tartışma konusu. Merkeziyetsiz platformlar giderek yaygınlaşacak mı yoksa Metaverse, Zuckerberg ve diğer teknoloji milyarderlerinin yeni bir projesi mi olacak kalacak?İstanbul Bilgi Üniversitesi Yeni Medya ve İletişim alanında Doç. Dr. Erkan Saka'ya göre bu sorunun cevabı, blok zinciri teknolojisinin meraklıları ve büyük teknoloji şirketlerinin çetin mücadelesi sonunda belirlenecek. Aynı zamanda teknoloji şirketlerinin kendi içindeki rekabeti de bunda belirleyici olacak.

Independent Türkçe'ye konuşan Saka, "Şu anda Metaverse üzerine standartları belirlemek üzerine bu şirketler arasında bir konsorsiyum oluşturuldu. Ama bildiğim kadarıyla bunun içinde Apple yok" ifadelerini kullandı:

Yani internetteki gibi global standartlar yok. Bu standartların belirlenmesinde yalnızca kriptocular ve teknoloji şirketleri arasında değil, şirketler içinde de büyük kapışma olacak. Belki de arada kripto dünyasından da öyle güzel ataklar olacak, öyle güzel uygulamalar çıkacak ki Big Tech onları takip etmek zorunda kalacak.Bu noktada metaverse'ün medya ortamını ve gazeteciliği nasıl etkileyeceği sorusu yeniden akla geliyor. Uzmanlara göre aslında bu sorunun da iki yönlü cevabı var: Bir tarafta merkeziyetsiz bir konsept olarak metaverse'ün ve dolayısıyla blok zincirinin etkileri olabilecekken, diğer tarafta özellikle Zuckerberg'ün öne çıkardığı sanal gerçeklik teknolojilerini konuşmak gerekiyor.

Merkeziyetsiz Metaverse, gazetecilere ne kazandıracak?

Türkiye’de ve dünyanın pek çok yerinde gazetecilerin yazdıklarını kolayca yayımlamakta güçlük çektiği, haberleri nedeniyle tehdit edildiği ve gelir kaynağı bulmakta zorlandığı bir medya ortamı var.

Ancak bazıları, medyanın merkeziyetsiz hale gelmesi, diğer bir deyişle "patronsuzlaşmasıyla" bu sorunlarının aşılabileceğini düşünüyor. Bu noktada gazetecilerin blok zincirine ve dolayısıyla Decentraland ya da The Sandbox gibi blok zinciri tabanlı sanal dünyalara yönelmesi ve faaliyetlerini buralara taşıması gerekebilir.

Arşiv görevi görebilir

Blok zincirinin gazetecilere sağlayacağı ilk avantaj, kimsenin haberleri silemeyecek, değiştiremeyecek ve sansürleyemeyecek olması. Merkezi olmayan bir teknolojiyi temel aldıkları için bu platformları hiçbir güç odağı yönetemez.

Bu anlamda metaverse platformları haberler açısından bir arşiv görevi de görebilir. Örneğin kısa süre önce Radikal gazetesinin arşiv sitesinin kapatılması, birçok yazı ve haberin ortadan kaybolmasına, kıymetli bir arşiv çalışmasının internetten silinmesine sebebiyet vermişti. Blok zinciri platformlarında ise böyle bir durum söz konusu değil. Zira bu ağlarda her bir katılımcı, başlangıçtan itibaren tüm kayıtların birer kopyasını elinde tutuyor. Dolayısıyla bir kullanıcının ağdaki bilgileri kimsenin ulaşamayacağı şekilde silmesi mümkün değil.Dijital haber ve alternatif kültür dergisi "Popula.com"un genel yayın yönetmeni Maria Bustillos, ABD'nin Teksas eyaletinde nisan ayında düzenlenen 23. Uluslararası Çevrimiçi Gazetecilik Sempozyumu'nda yaptığı konuşmada, "Blok zinciri teknolojisi hakkında okumaya başladığım ilk dakikadan itibaren, bunun önemli yönünün kayıt tutma olduğunu anladım" demişti:

Bu yüzden bu teknolojinin her şeyden önce bir arşiv sistemi olarak gazetecilik için neler yapabileceğini düşündüm.

Konuyla ilgili görüşlerini Independent Türkçe'yle de paylaşan Bustillos, "Metaverse'ü tek bir şey olarak veya henüz ortaya çıkmamış bir konsept olarak görmüyorum. Bana daha çok bazı yeni özellikleriyle ve bazıları çok da yeni olmayan özellikleriyle mevcut internetin evrimi gibi görünüyor" dedi:

Bence blok zinciri, bozulup değiştirilemez kayıt defterleri üretme kabiliyeti sayesinde, dezenformasyonla mücadelede de çok büyük bir güç olabilir.

Gazeteciye anonimlik sağlayabilir

Ayrıca bu platformlarda gazeteciler gerçek kimlikleriyle yazmayı veya tamamen anonim kalmayı seçebilir. Totaliter rejimlerde yaşayan veya tehdit alan gazeteciler, yazılarını böyle bir ağda paylaşarak kendilerini daha güvende hissedebilir. 

Dolayısıyla, Second Life’taki gazetecilik deneyimlerinin aksine, merkeziyetsiz Metaverse platformlarında gazetecilik yapan kişilerin tamamen anonim kalması mümkün hale gelebilir.

NFT’ler ve yeni gelir modelleri

Bunun yanı sıra blok zinciri tabanlı Metaverse platformlarının bel kemiği olan NFT’ler gazeteciler için alternatif bir gelir kaynağı haline de gelebilir. Örneğin, bu yılın başlarında The Sandbox, Decentraland ve OVR’da sanal arsa satış çılgınlığı baş göstermişti. Bu furya kısa sürede sönümlense de aslında birçok kişinin NFT’leri yatırım aracı olarak gördüğü anlamına geliyordu.

Halihazırda NFT’lerden ve blok zincirinin olanaklarından maddi gelir yaratmak için uğraşan gazeteler var. Ancak bu çabalar en azından şimdilik Metaverse platformlarının dışında gerçekleşiyor.

Örneğin ABD’li haber ajansı Associated Press (AP),  blok zinciri üzerinde Metaverse platformları da dahil olmak üzere çeşitli uygulamalar geliştiren Xooa firmasıyla işbirliği yaparak, foto muhabirlerinin çalışmalarını NFT’ye dönüştürmüş ve satışa çıkarmıştı.Bazı haber siteleri ve sosyal medya platformu da gazetecilerin kripto parayla bağış alabileceği özellikler getiriyor. Bu örneklerden ilkini "Popula.com" hayata geçirmişti. Sitenin yazarları 2018'de Ethereum üzerinden bağış almaya başlamıştı.

Sitenin genel yayın yönetmeni Bustillos, "2018'de çok az insanın kripto kullandığı göz önüne alındığında bizim projemiz çılgınca başarılı olmuştu" diyor:

İnşa ettiğimiz sistem epey ilkeldi, ETH'nin fiyatı sistemin kullanımını aşırı derecede pahalı hale getirene kadar gerçekten iyi gitti. Gaz fiyatları (Ethereum blokzincirindeki işlemlerin gerçekleştirilmesi için gereken maliyetlerin hesaplanmasında kullanılan ölçü birimi) o kadar yükseldi ki, bir yazara 1 dolarlık bahşiş göndermek 6 dolara mal olabiliyor. Paramız ve insan gücümüz olduğunda bir gün yeniden bu işe girişmeyi dört gözle bekliyorum.

"Büyük bir sıçrama olacağından emin değilim"

Öte yandan, Doç. Dr. Erkan Saka, blok zincirinin tek başına gazetecilikte büyük bir sıçrama yaratacağından emin olmadığını ifade ediyor. "Blok zinciri daha yeni popüler olduğunda zaten gazetecilerin gündemine girdi" diyen Saka, özellikle içeriğin kime ait olduğunun kanıtlanabilmesi ve NFT'lerin sağlayacağı olanaklar gibi hususlarda bu teknolojiyi faydalı buluyor.

"Bu, kullanıcının da izleyicinin de okuyucunun da aslında dahil olduğu bir sahiplik sistemini mümkün kılabiliyor" diyen Saka, sözlerini şöyle sürdürüyor:

Ancak burada da yönetişim konusu halledilebilmiş değil. Sıradan kullanıcının da blok zinciri üzerinden bir medya organına sahip olması, yani bir parça hissesinin olması içeriği ne kadar etkileyecek veya etkilemeyecek? Bu tartışmalar devam ediyor.

Öte yandan Saka'ya göre, bu tartışmalar sonucunda blok zincirinin gazetecilik üzerinde bir sıçrama yaratacağı da şüpheli. "Blok zincir merkezli gazetecilik girişimlerinin çoğu şu ana kadar iyi bir performans sergileyemedi" diyen akademisyen şöyle ekliyor:

Hatta bunlardan en ünlüsü Civil, çok popülerdi ama kapandı.

2016'da kurulan patronsuz gazetecilik girişimi Civil, 2020'de kapanmış ve girişimin arkasındaki ekip, Ethereum üzerinde yeni çözümler geliştiren ConsenSys firmasına dahil olmuştu.

YORUMLAR

Bu habere henüz yorum yapılmamış.İlk yorum yapan sen ol...

Yorum Yap

Bu Alan Boş Bırakılamaz
Bu Alan Boş Bırakılamaz
Yorum Yapma Şartlarını Kabul Etmediniz