Dövizi Olmayan Ülkeleri Neler Bekliyor?

Türkiye, ihtiyaç duyduğu finansı nasıl temin edecek? Aksi durumda Lübnan örneği yaşanır mı?

  • | Son Güncelleme:
  • | Yeni Günaydın

Türk ekonomisi krizden çıkışın yolunu arıyor. İş başına gelen yeni ekipten beklentiler büyük. Bunun başında da enflasyon ve döviz kurları geliyor. Türkiye, ihtiyaç duyduğu finansı nasıl temin edecek? Aksi durumda Lübnan örneği yaşanır mı?

Paralarını çekemeyen müdiler, banka şubelerine saldırıyor. 

ATM cihazları ve banka şubeleri ateşe veriliyor. 

Ülkenin birçok kentinde bankaların önünde alev ve kara dumanlar yükseliyor.

Bu manzaralar yaklaşık 3 yıldır ekonomik krizin pençesinden kurtulamayan Lübnan'da yaşanıyor. 

Başkent Beyrut başta olmak üzere ülkenin farklı şehirlerinde sürekli olumsuz haberler yayılıyor. 

Bu manzaraların sebebi de nakit sıkıntısının had safhaya çıkmış olması. Para çekme işlemlerinin sınırlandırılması halkta büyük öfke yaratıyor.

Türkiye'nin benzer sıkıntıyı yaşama riski var mı? 

Benzer durum şimdilik başka ülkelerde yok. Fakat her an olma potansiyeli taşıyan devletler var. 

En azında dövize duyulan ihtiyacın çok yükselmesi nedeniyle Türkiye'de de sıkıntı yaşama riski var. 

İşte bunun için iktidar ekonomi politikalarında değişikliğe gidiyor. 

İlk etapta Hazine ve Maliye Bakanı değişti. Nureddin Nebati'nin yerine geçmişteki çalışmaları nedeniyle tercih edilen Mehmet Şimşek bakanlık koltuğuna oturtuldu.

Şimşek, devir-teslim töreninden bu yana sürekli temas halinde. Bankacılar, işadamları ve finans çevreleriyle toplantılar yapıyor. 

Gözler ise Merkez Bankası'na çevrilmiş durumda. Zira dümenine kadın bir başkanın geçtiği Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) rezervleri alarm veriyor. 

TCMB verilerine göre brüt rezervler 9 Haziran haftasında 99,8 milyar dolara geriledi. 

Önceki hafta brüt rezervler 100,5 milyar dolar olmuştu. Swap hariç net rezerv geçen hafta eksi 59,9 milyar dolar oldu. Fakat önceki hafta bu rakam eksi 61,2 milyar dolardı. 

"Neticede kura yol verildi"

Ekonomist Şeref Oğuz'a göre Türkiye tersine dolarizasyonun güçlenmesi için 22 Haziran'ı bekleyecek. Ancak piyasaya güven verecek bir metin ve solukla desteklenmezse tam bir hayal kırıklığına dönüşebilir. Zira kurun sıkışması, hareket zemininin daraldığına işaret ediyor. 

"Neticede kura yol verdik ama 22 Haziran kavşağına doğru "ilave frene" ihtiyaç duyulmayacağını sandık" diyor Oğuz. 

Haksız sayılmaz Oğuz. Zira bu durumu başkaları da görmüş ve kabullenmiş durumda. 

Bunlardan biri de devletin tepesindeki kişi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Mehmet Şimşek'in atacağı adımları kabullendiğini şu sözlerle dile getirdi: 

Tabii bazı arkadaşlar 'Cumhurbaşkanı faiz politikalarında ciddi bir değişime mi gidiyor' gibi bir yanılgının içine düşmesin. Ben burada aynıyım. Ama Hazine ve Maliye Bakanımızın şu andaki düşüncesi noktasında, biz tabii kendisine burada atacağı adımları süratle, rahatlıkla Merkez Bankası'yla beraber atmasını kabullendik, ‘hayırlı olsun' dedik ve bu şekilde de enflasyonu tek haneye düşürmekteki kararlılığımızı da bildirdik."

Açıklamayı "faiz sebep, enflasyon sonuç" tezinden geri dönüş olarak yorumlayan birçok ekonomiste göre bu durum daha fazla sürdürülemeyeceği için böyle bir karar alındı.

Aslında ekonomistler pek haksız da sayılmaz, çünkü ülke ekonomisinde alarm zilleri çalışıyor.

Dış ticaret açığı ilk beş aylık verilere göre tüm zamanların en yüksek seviyesinde ve dış borçlar da yükselerek devam ediyor.

KKM de fayda etmedi

Dövizi tutabilene aşk olsun. Neredeyse her gün rekor tazeliyor.

Dövizin frenlemesi için devreye sokulan kur korumalı mevduat (KKM) hesabı da fayda etmedi.

KKM'nin faydasından öte Hazine'ye olan maliyeti de çok yükseldi. 

Ekonomi gazetesine göre haziran ayında KKM hesaplarına Hazine ve TCMB tarafından yaklaşık 150 milyar TL kur farkı ödenecek.

 Tüm bu maliyete rağmen Türkiye'nin döviz sıkıntısı sürüyor. 

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) döviz rezervi eksi 60 milyar dolar civarında.

Peki bu durum daha ne kadar sürdürülebilir? Türkiye döviz darboğazı mı yaşıyor? Dövizi olmayan bir ülkede ekonomik olarak neler yaşanır?

Ekonomistler, Türkiye'nin içinde bulunduğu durumu Independent Türkçe'ye değerlendirdi.

"Yaklaşık 2 yıldır dövizde darboğaz yaşanıyor"

Eski Banka ve Aracı Kurum Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Mehmet Hasan Eken, dövizi olmayan bir ülkede döviz darboğazı yaşanacağını söyledi.

Eken'e göre döviz sıkıntısı yaşandığında ithalat da yapılamaz, çünkü Türkiye'nin üretimin büyük bir bölümü ithalata dayalı ve bu üretimde sıkıntılara yol açar.

Türkiye'de Merkez Bankası'nın brüt dövizlerinin olduğunu ve MB'nin borçları düşüldüğünde bunun eksiye döndüğünü hatırlatan Eken, "Banka büyük ihtimalle kendisinde emanet duran dövizleri kullanıp, dış ticareti finanse edecek ama bu sürdürülebilir değil" dedi.

Bunun sürdürülebilir olmayacağını anlayan yeni hükümetin sözü edilen ‘yeni ekonomi modeli" olan programı sona erdirme kararı aldığına değinen Eken, "Hükümet krizle başa çıkacak klasik politikalara dönüş yapacak. Çünkü her döviz darboğazında kurun fiyatı yükselir bu da enflasyona yol açar. Yaklaşık 2 yıldır dövizde darboğaz yaşanıyor. Bunun önüne geçmek için KKM'yi devreye soktular ama dediğim gibi bu sürdürülebilir değil, çünkü maliyeti çok yüksek ve hükümet bunu gördü" diye konuştu.

"Hükümet IMF'nin klasik programıyla yola devam edecek"

Uzun zaman sonra hükümetin ray değişikliğine gittiğini ve ekonominin başına da yeni isimleri getirdiğine anımsatan Eken, "Bu bilinen klasik krizden çıkış programı olan IMF'nin programıdır" dedi ve ekledi:

Bu program Kemal Derviş'in uyguladığı programdır. Bu 2002'den 2017'ye kadar AKP'nin uyguladığı programdır. IMF'nin klasik programıyla hükümet yoluna devam edecek ve bunun önüne geçecek. Aksi takdirde Türkiye bir felakete sürüklenecek. Enflasyon belki yüzde 200-300, belki yüzde binleri bile bulabilir, ülkenin parası pul olur. Bunu hiç kimse göze alamaz. Dolayısıyla klasik ekonomi programına dönüş yapılacak. Sayın Cumhurbaşkanı da 'Mehmet Şimşek'in yapacaklarını kabullendik' diyerek bunu kabullendi."

"Şu an çok ciddi bir döviz sıkıntısı yok"

Eski Ziraat Bankası Genel Müdür Yardımcısı ve Başkent Üniversitesi Uluslararası Finans ve Bankacılık Bölüm Başkanı Prof. Dr. Şenol Babuşcu da Eken ile benzer görüşte.

Babuşcu'ya göre yeterli dövizi olmayan ülke dış borç ödeme ve ithalat yapmakta zorlanır.

Türkiye için şu an çok ciddi bir döviz sıkıntısının olmadığını ama var olan durumun devam etmesi ve eksi rezervlerin daha yüksek rakamlara ulaşması halinde sıkıntıların yaşanabileceğini belirten Babuşcu, "Neden böyle oldu? Döviz kuru belli bir seviyede baskı altında tutmak, ikincisi de Türkiye'ye olan güven nedeniyle bu durum yaşandı" değerlendirmesinde bulundu.

"Yapısal reformlar yapılmadan sorun çözülmez"

Güven sağlayan politikalar yerine yabancı yatırımcılarla diyaloğu olan ve onlarla birlikte çalışmış bir ekibi başa getirerek kişisel ilişkilerle sorunun çözülmek istendiğine dikkati çeken Babuşcu, devamında şunları kaydetti:

Yeni ekibin sorunu çözeceğinden çok umutlu değilim. Kişisel ilişkilerle Türkiye'nin ihtiyacı olan dövizin bir miktarını getirebilirler, fakat ülkenin ihtiyacı olan dövizi sağlayabileceklerini düşünmüyorum. Türkiye sadece ekonomi alanında değil her alanda yani hukuk, vergi, eğitim, hak ve özgürlükler gibi alanlarda yapısal reformlar ve iyileşmeler yapmadıkça her zaman döviz sıkıntısı yaşamaya devam edecektir."

"Ülke ekonomik olarak zor bir süreçten geçiyor"

Bolu İzzet Baysal Üniversitesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serap Durusoy da Türkiye'nin ekonomik olarak zor bir süreçten geçtiğini söyledi.

Döviz sıkıntısı yaşayan ekonomilerin yukarı yönlü kur baskısı yaşadığına değinen Durusoy, "Bu da beraberinde cari açık dediğimiz, yeni ekonomi modelinin temel savı olan cari fazla yaratma amacına git gide daha fazla uzaklaşmasına yol açıyor. Genel olarak yaratacağı etki budur" ifadelerini kullandı.

"Belirsizlik kur üzerinde yukarı yönlü etki yaratıyor"

Ekonomiye duyulan güvensizlik algısı ve uygulanacak politika konusunda hala net bir yansımanın olmamasının çok önemlim ve belirleyici olduğuna vurgu yapan Durusoy, sözlerini şöyle tamamladı:

"Örneğin Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın dün yaptığı açıklama ki bence oldukça geç bir açıklama oldu. Yılmaz, orta vadeli programla ilgili eylülde bir paylaşımda bulunacaklarını söylediler. Yani 3 ay sonrasını düşünüyoruz, o da yetişirse. Dolayısıyla bu belirsizlikler kurlar üzerinde yukarı yönlü bir etki yaratıyor denilebilir."

 

Independent Türkçe

YORUMLAR

Bu habere henüz yorum yapılmamış.İlk yorum yapan sen ol...

Yorum Yap

Bu Alan Boş Bırakılamaz
Bu Alan Boş Bırakılamaz
Yorum Yapma Şartlarını Kabul Etmediniz