Anne Baba Çatışması Çocuğu Nasıl Etkiler?
Çocukluk, bireylerin en savunmasız ve korunmaya muhtaç oldukları yaşam dönemi.
- | Son Güncelleme:
- | Yeni Günaydın
Yaşamın bu kırılgan dönemini tam anlamıyla mükemmel ve eksiksiz şekilde tamamlamak kolay değil elbette.
Çocukluk çağı aynı zamanda güven duygusuna en fazla ihtiyaç duyulan zamandır.
Erken dönemde yaşanan olumsuz çocukluk deneyimleri ise çocukların sahip olması gereken güven ortamını ortadan kaldırarak, onların sağlıklı yetişkinlere dönüşme süreçlerini tehdit eden bazı faktörleri içinde barındırır.
Aile içi çatışmaların çocuğa nasıl hissettirdiği çocuğun ruh halinde nelere neden olabileceği çocuğun yaşıyla, ailenin genel iletişim durumuyla ve çocuğun destek kaynakları ile oldukça ilişkili.
Çatışmalı aile ortamında bulunan farklı yaş gruplarındaki çocuklarda farklı tepkiler ortaya çıkabilir; örneğin bebekler için huzursuzluk ve uyku sorunları ön plana çıkarken küçük çocuklar için tırnak yeme, korkular geliştirme, içe kapanma görülebilir.
Daha büyük çocuklarda ise okul başarısında düşüş, sosyal ilişkiler kurmada zorluk, öfke atakları görülebilir.
Kısacası her yaş grubundan çocuk için aile ortamı ve anne babası arasındaki ilişki büyük öneme sahip.
Bir çocuğun 3 ebeveyni vardır: Anne, baba ve anne baba arasındaki ilişki. Bu üçüncü ebeveyn son derece önemli.
Anne-baba arasındaki ilişkinin niteliği çocuğun üçüncü ebeveyni olarak ifade edilebilecek derecede önemli.
Çocukların anne-babası arasındaki ilişkiye dair algısının ne derece önemli olduğunu vurgulayan bu söz pek çok yerde dile getirilse de içeriği tam olarak kavranmış değil.
Çocuklar için anne-babalarının ilişkisi neden önemli?
Doğum öncesi dönem ile başlayan yaşam öyküsünde çocuğun temel ihtiyaçlarından birisi de güven duygusu.
Doğum sonrası süreçte bakıma muhtaç bebeğin bazı temel gereksinimleri var.
Ericson, psikososyal gelişim kuramında yaşamın bu ilk döneminde güven duygusunun önemine vurgu yapar.
Çocuğun güven duygusu hissetmesi için gerekli şeylerden biri ihtiyaçlarının zamanında ve sevgi dolu şekilde karşılanması.
Bir diğeri ise huzurlu ortamda bulunması. Tartışmaların sık yaşandığı çatışmalı bir aile ortamında çocuğa bakım veren ebeveynin tahammül seviyesi azalacaktır ve çocuğun bakımını üstlenmekte zorluk yaşayacaktır.
Daha tahammülsüz, dalgın ve mutsuz bir bakım veren, çocuk için oldukça huzursuzluk verici olabilir.
Çocuk, anne-baba çatışmasını nasıl algılar?
Çocuklar yaşlarına cinsiyetlerine göre ebeveynlerinin çatışmasını farklı şekillerde algılayabilir.
Çocuğun algıladığı anne-baba çatışmasını üç temele dayandırarak tanımlayabiliriz. Bunlar; tehdit, başa çıkma ve suçlamadır.
Özellikle okul öncesi dönem çocuklarında benmerkezci düşünce hâkim; dolayısıyla yaşanan her şeyin kendisiyle alakalı olduğu düşüncesi görülür.
Anne-babanın tartışması dahi bu düşünce biçimi nedeniyle çocuğa kendisinden kaynaklı olarak görünür.
Bu yaş çocuklar dünyayı kendi etrafında dönüyor olarak algıladıkları için bu tarz olumsuz yaşam deneyimlerinden de kendilerine mutlaka pay biçerler ve bununla nasıl başa çıkacaklarını da bilemezler.
Çocuğun konuşulanları daha fazla anlamlandırabildiği çağlarda ise anne-baba çatışmalarını yapıcı ve yıkıcı çatışmalar olarak sınıflandırabiliriz.
Anne babaların çatışmayı sorun çözme, destek, sözel ve fiziksel şefkat gibi olumlu yollarla sürdürdüğü çatışmalar yapıcı, saldırgan, öfkeli, fiziksel ve sözel saldırganlık, tehdit gibi olumsuz yollarla süren çatışmalar ise yıkıcı olarak tanımlanıyor.
Çocukların anne-baba çatışmasını algılayışı ve tepkileri gelişimsel farklılıklardan da etkilenir. Büyük yaş çocukların tepkileri küçük yaş çocuklara göre karmaşıktır.
Mesela, yaş büyüdükçe çocuklarda boşanma olasılığını düşünme artar. Ailenin yaşanan çatışma ile alakalı yaptığı açıklama ileri yaşlardaki çocuklar için oldukça önemlidir.
Destekleyici ve yanıtlayıcı anne babalık çocuğun suçluluk duygusunu azaltarak, anne baba çatışmasının olumsuz etkilerini azaltabilir.
Anne-baba çatışmasının çocuğa etkileri
Anne-baba çatışmasının sık yaşandığı ailelerde çocukların uyum ve davranış sorunları gösterme riskinin arttığı görülüyor.
Burada yaşanan çatışmaya şiddet eşlik ediyor mu veya çocuğun korktuğu yalnız hissettiği durumlar söz konusu mu gibi önemli sorular devreye giriyor.
Çocukta kaygı düzeyini çok artıran durumlarda tırnak yeme, alt ıslatma, kâbuslar ve korkular gibi belirtiler görülebilir.
Anne-baba çatışmasının çocuklar üzerindeki etkisi çocuğun cinsiyetine göre değişebiliyor.
Kız çocuklarının erkeklere göre daha fazla etkilendiği belirtililiyor (Davies ve Lindsay, 2004).
Anne baba çatışmasına maruz kalan kız çocukları içsel sorunları (kaygı, depresyon vs. ) erkeklere göre daha yoğun yaşıyor.
Kız çocuklarının anne baba çatışmasında erkek çocuklarından daha incinebilir olması, kız çocuklarının duygu ve düşüncelerini daha yoğun deneyimleme ve paylaşma eğilimi ile kısmen açıklanıyor (Davies ve Lindsay, 2004).
Fakat sürekli olarak gergin ve huzursuz bir ortama şahit olan çocukta bu durum daha farklı seyreder.
Yapılan çalışmalar, kavgaya şahit olan çocukların zihinsel ve sosyal becerilerinin olumsuz yönde etkilendiğini, aynı zamanda bu durumun yetişkinlik hayatlarında da devam ettiğini gösteriyor.
Çocuğun çatışmalı aile ortamında büyümesi yetişkin olduğunda ilişkilerini etkiler mi?
Sosyal öğrenme kuramına göre çatışmalı ve problemli bir evde yetişen çocukların sosyal ilişkilerinde de bunun etkilerini göstermesi bekleniyor.
Romantik ilişkilere sosyal öğrenme açısından bakıldığında; kişi kendi ailesi içindeki eşlerin birbirlerine olan davranışlarından, ileride romantik ilişkisinde nasıl davranacağını öğrenir.
Fazla anne baba çatışmasına maruz kalan erkek çocukları, romantik ilişkilerinde daha fazla saldırganlık göstermekte ve öfke yönetiminde zorluk yaşıyorlar. Yani birey kendi romantik ilişkisinde ailesinden öğrendiği şekilde davranabilir.
Anne-baba arası çatışma, ayrıca anne-baba-çocuk ilişkisinin niteliği aracılığı ile de sonraki kuşağa aktarılabiliyor (Horn, 2003).
Çatışmalı aile ortamında büyümek bir çocuğun ebeveyn olduğu sürece dahi etki ediyor, diyebiliriz.
Aileler tartışmalardan çocukların etkilenmemesi için neler yapabilir?
Aileler ev içerisinde tartışmaları çocukların gözü önünde yapmaktan kaçınmalı.
Çocuklar tartışmaya dâhil edilmemeli, özellikle de çocukla ilgili sorunlar çocuğun yanında dile getirilmemeli.
Eşlerin anne baba olduktan sonra sorumlulukları artar. Tartışmanın gündemi bu artan sorumluluklar olduğunda çocuk yaşanan tartışmaya kendisinin sebep olduğunu düşünecektir bu yüzden daha fazla dikkat gerekir.
Çocuk bir şekilde tartışmaya şahit olmuşsa da tartışma mümkün olan en sağlıklı şekilde sonlandırılmalı ve çocuğa bir açıklama yapılmalı.
Hiçbir şey olmamış gibi davranmak ya da çocuğa yok bir şey deyip uzaklaştırmaya çalışmak çocuk için daha zorlayıcı bir tablo ortaya koyar.
Tartışma sonrası anne-baba çocukla nasıl konuşmalı, durumu ona nasıl izah etmeli?
Öncelikle tartışma esnasında ses yükselmişse veya fiziksel şiddet söz konusu olmuşsa çocuğun yanına gidip izin verdiği ölçüde sarılarak fiziksel temas kurulmalı.
Çocuk fiziksel anlamda rahatladıktan sonra böyle bir duruma şahit olduğu için üzgün olduğunuzu belirtebilirsiniz.
Yaşananların anne-baba arasında olduğu kendisinin bu durumla alakası olmadığı açıklanmalı.
Anne baba çocuğuna, yetişkinler arasında yaşanan anlaşmazlıkların ona olan sevgilerini etkilemeyeceğini dile getirmeli, çocuğun kendini güvende hissetmesi sağlanmalı.
Çocuğun duygu ve düşüncelerini ifade etmesi aklındaki soruları sorması için fırsat verilmeli.
Çocuklara evdeki sorunlar her ne olursa olsun, yeterince ilgi ve sevgi gösterilmeli.
Tartışma sonrası, anne-babalar çocukları ile konuşurken, birbirlerini kötülemeden, eleştirmeden ve suçlamadan konuşmalı.
Bu yüzden çocukla konuşmadan önce ebeveyn kendisinin bir şeyleri açıklamaya hazır olup olmadığını da değerlendirmeli.
Ev içinde gerginliğe şahit olan çocuk doğal olarak mutsuz olacaktır. Bu mutsuzluk değersizlik duygusu, düşük özgüven ve kaygı bozuklukları gibi durumları da beraberinde getirir.
Kavgaların çocuklarda neden olabileceği psikolojik sorunlar neler?
Çatışmalı ortamda büyüyen çocuklar huzurlu bir aile ortamında büyüyen çocuklara göre daha fazla risk altında.
Olumsuz çocukluk deneyimleri olan kişilerin diğer kişilere kıyasla çok daha fazla ruhsal sağlık sorunları yaşama riskleri bulunduğu ortaya konuldu.
Olumsuz çocukluk deneyimlerine maruz kalmanın ruhsal sorun yaşama sıklığındaki artışa bağlı olarak dolaylı şekilde bireylerin yetişkinlikteki şiddet eğilimlerini de artırabildiği görülüyor.
Çocuğun yaşına göre yaşayabileceği belirtiler de farklılık gösterir. Bebekler konuşulanları, neler olup bittiğini anlamasa dahi ev içerisindeki stresi ve annelerinin duygularını yoğun biçimde hissederler.
Bu da bebeklerde huzursuzluk, ağlama ve uykuya dalamama belirtilerinin görülmesine sebep olur.
Anne babası sık kavga eden çocuklar da özgüven eksikliği, ders başarısında düşüş, depresyon, davranış problemleri, huzursuzluk ve mutsuzluk gibi durumlar sıklıkla görülür. Bu çocuklar dış dünyaya karşı güvensiz bir tutum geliştirirler.
Tartışmaya şahit olan eğer bir bebekse evdeki huzursuz ortam bebekte yoğun strese neden olarak uyku ve sindirim problemlerine ayrıca sürekli ağlamalara neden olabilir.
Çocuklarda idrar kaçırma, tırnak yeme, uyku problemleri, mastürbasyon, saldırganlık gibi belirtiler görülebilir.
Bazı çocuklar, dikkat çekmeye çalışma amacıyla evden kaçma gibi abartılı davranışlar sergileyerek, ilgiye ihtiyaç duyduklarını ifade edebilir.
Bazı çocuklar ise yaşadıkları travmadan dolayı öfke, içe kapanma, sinirlerini kontrol etmede zorlanma, depresif düşünce biçimleri gibi sorunlarla karşı karşıya kalır. Bu durumlar, uzun süreli psikolojik tedaviyi gündeme getirebilir.
Burada ilk yapılması gereken tabi ki yaşanan aile içi çatışmaların sonlandırılmasını sağlamaktır. Bunun için gerekiyorsa anne-baba profesyonel bir desteğe başvurmalı.
Çocuklarda bahsedilen belirtiler görülmeye başlanmış ise çocuk aile tarafından dikkatli şekilde gözlemlenmeli ve gecikmeden uzman yardımı alınmalı.
Independent Türkçe
YORUMLAR
Yorum Yap