Su Arıtma Cihazları Sağlıklı mı?
Hidroklimatoloji uzmanı Prof. Dr. Zeki Karagülle, su arıtma cihazları konusunda bilgilendirdi.
- | Son Güncelleme:
- | Yeni Günaydın
Hidroklimatoloji uzmanı Prof. Dr. Zeki Karagülle, evde kullanılan su arıtma cihazları konusunda “Bu cihazların özü suyu mineralsiz, mikropsuz ve kimyasalsız hale getirmesidir. Sorun da aslında burda yatıyor. Doğada hiçbir canlı saf su kullanmıyor. Suyun sağlıklı kısmını da filtre etmiş oluyorsunuz” diye konuştu.
Hidroklimatoloji uzmanı Prof. Dr. Zeki Karagülle, evlerde kullanıma yönelik arıtma cihazlarının sağlığa etkisini Radyo Sputnik’te Ali Çağatay’la Seyir Hali programında değerlendirdi.
Prof Dr. Karagülle, evde su arıtma cihazı kullanımının ortaya çıkışını “Teorik olarak su arıtma cihazlarının işlevi herhangi bir suyu belirli filtrasyon işlemlerinden geçirerek mikrobiyolojik veya kimyasal zararlı maddeleri süzmesidir. Bunun için ön koşul kullandığınız içme suyunu arıtmaya tabi tutacağınız, kimyasal ve mikrobiyolojik yönden güvenli ve sağlıklı olmadığı şüphesidir. İçme suyu sistemleri bütün gelişmiş toplumlarda resmi otoritelerin, şehirlerde belediyelerin görevidir. Belediyeler şehir şebeke sistemine suyu vermeden önce ön işlemden geçirerek içilebilir, sağlıklı hale getirir. Sonra sisteme verir. Sisteme verilmesinden musluğumuzdan akana kadar geçirdiği bir süreç var. Bu süreçte suyun mikrobiyolojik olarak kirlenmemesi için dezenfeksiyona tabi tutulması, en yaygın ve ucuz yöntem olarak klorlanması gerekiyor. Fakat klorun özellikle içme sırasında yarattığı olumsuz bir tad vardır. Bu suyun içilmez olduğunun göstergesi gibi algılanıyor. Şebeke sistemi ile gelen her su sağlıksız, o zaman kendimiz sağlıklı hale getirelim. Esas mantığı buradan çıkıyor” diye anlattı.
‘Doğada hiçbir canlı saf su kullanmıyor’
Cihazın mineral ve kimyasalları filtrelediğini belirten Prof. Dr. Karagülle, bu durumun sorunlara yol açabileceğini “Filtrasyon sistemlerinin özellikle ters osmosis dediğimiz yöntemin gelişmesi ile bu cihazların özü suyun içerisinde bulunan mineralleri, kimyasal maddeleri ve mikropları filtreden geçirip suyu mineralsiz, mikropsuz ve kimyasalsız hale getirmesidir. Sorun da aslında burda yatıyor. Doğada hiçbir canlı saf su kullanmıyor. Doğada saf su bulma şansınız yok. Çok güçlü bir çözücüdür. En başta insan vücudunda birçok sağlık işlevinde rol oynayan mineralleri çözüyor. Toprak ile temasında çözündürüyor. Toprakta bulunan temel mineraller, vücudumuzda bulunan, sağlıklı vücut fonksiyonlarını sürdürebilmemiz için gerekli olan minerallerdir. Arıtma ile bu suyun sağlıklı kısmını da filtre etmiş oluyorsunuz” diye ifade etti.
‘Kalsiyum ve magnezyumun içme suyu ile alınması insan sağlığına önemli desteklerde bulunuyor’
Prof. Dr. Karagülle, kalsiyum ve magnezyumun su ile vücuda alınmasının faydalı olduğunu “Son yıllarda artan çalışmalar gösterdi ki suyun içerisindeki kalsiyum ve magnezyumun içme suyu ile alınması insan sağlığına önemli desteklerde bulunuyor. Bunu tersten düşünürsek yeterli alınmaması da birtakım sorunlara yol açıyor. Yıllar önce bazı yörelerde kalp sağlığının daha güçlü olduğu yani kalp sağlığı sorunlarını daha az yaşadıkları gözlendi. Bunun nedenleri araştırılırken varılan ilk sonuç insanların şehir şebeke sisteminden sert su içtikleriydi. İçerdiği kalsiyum, magnezyum ve bikarbonattan oluşan bir fenomen olduğu ve bu minerallerin yeterli düzeyde alınmasının kalp sağlığının korunmasında önemli işlevi olduğu ortaya çıktı. Nedensel araştırmalarla da hem deneysel hem klinik düzeyde bu gösterildi” diye aktardı.
‘Buradan çıkan suların sağlıklı olduğu konusunda hiçbir denetim mekanizması yok’
Arıtılmış suyun bir denetime tabi olmadığını hatırlatan Prof. Dr. Karagülle, şebeke ve şişe sularının bir denetim mekanizması olduğunu “Arıtılmış su cihazlarında kişiler yalnız, kendilerine bir şekilde verilen kullanım kılavuzuna göre kullanmak durumundalar. Buradan çıkan suların sağlıklı ve güvenli olduğu konusunda hiçbir ölçüm, denetim, kontrol mekanizması yok. Oysa şehir şebeke sularında ve paketlenmiş sularda Sağlık Bakanlığı’nca ve yerel sağlık otoritelerince yürütülen denetleme mekanizması ve ölçümler var. Arıtılmış su kullanılan cihazlarda böyle bir kontrol ve denetim şu ana kadar söz konusu değil” diye söyledi.
‘Minerali düşük su ile insan üzerinde yapılmış epidemiyolojik çalışmalar var’
Prof. Dr. Karagülle, minerali düşük suyun etkilerine dair çalışmaları “Minerali düşük su ile insan üzerinde yapılmış epidemiyolojik çalışmalar var. İki temel sorun yarattığı konusunda güçlü kanıtlar var. Bir tanesi hipertansiyon yani arıtılmış su içen insanlarda hipertansiyon bulgularının daha fazla olduğu ve bunun da magnezyum veya kalsiyum yetersizliğinde yoğunlaştığıdır. Bir diğeri de osteoporoz dediğimiz kemik mineral kaybıdır. Çocuklarda büyüme geriliği ve diş çürüklerine yol açtığı, birkaç ufak çalışmada da bazı kanser türlerinin mineralli sularda daha az görüldüğü gibi bilimsel çalışmalardan gelen sonuçlar var. Bu sonuçlar yenileri eklenerek artıyor” diye paylaştı.
YORUMLAR
Yorum Yap