Puff Daddy Tutuklandı, Dinlenme Oranları Arttı!

Seks ticareti, şantaj ve fuhuş ağı kurma gibi suçlamalarla tutuklanan rapçi Sean "Diddy" Combs'un dinlenme sayıları arttı.

Veri analiz şirketi Luminate'in paylaştığı bilgilere göre, 16 Eylül'de tutuklanan Combs'un dijital müzik platformlarındaki dinlenme oranında artış görüldü.

Platformlarda Diddy, Puff Daddy and P. Diddy adlarıyla kaydedilen parçaların dinlenme oranlarının 13-19 Eylül'de bir önceki haftaya kıyasla yüzde 18,3 arttığı bildiriliyor.

ABD'nin tanınmış tabloid gazetelerinden New York Post, 1990'ların ünlü R&B ve hip hop sanatçısı Robert Sylvester Kelly'nin albümlerinin dinlenme oranlarının da şarkıcı hakkındaki cinsel istismar iddialarının ortaya çıkmasıyla arttığını hatırlatıyor. 

ABD merkezli televizyon kanalı Lifetime'da 2019'da yayımlanan ve R. Kelly'nin suçlarını konu edinen "Surviving R. Kelly" belgeselinin ardından, müzisyenin dijital platformlardaki dinlenme oranları artmıştı.

Combs hakkındaki suçlamalar

54 yaşındaki Combs'un, "kadınların cinsel istismara uğradığı, dövüldüğü ve tehdit edildiği" bir suç ağı kurduğu savunuluyor. Rapçinin New York'taki "Combs Enterprise" adlı şirketinin en az 2008'den beri bir suç örgütü olarak faaliyet gösterdiği, Puff Daddy'nin kadınları "romantik ilişki kurma bahanesiyle" kandırdığı iddia ediliyor. 

Ayrıca Combs'un mağdurları "itaatkar ve uyumlu" kılmak için onlara uyuşturucu verdiği de savunuluyor. İddianamede, bu kişilerin "ucubelik" diye adlandırılan bazı seks performanslarına zorlandığı ileri sürülüyor.

Rapçi, 17 Eylül'de görülen duruşmada hakkındaki suçlamaları reddetmişti. Şarkıcının kefaletle serbest bırakılma talebi mahkeme tarafından kabul edilmemişti.

Bunun üzerine Combs, Brooklyn'deki Metropolitan Gözaltı Merkezi'ne götürülmüştü. R. Kelly'nin yanı sıra kripto para borsası FTX'in kurucusu Sam Bankman-Fried ve pedofil milyarder Jeffrey Epstein'e cinsel istismar için aracılık yapmaktan hüküm giyen Ghislaine Maxwell'in yolu da bu gözaltı merkezinden geçmişti. 

Amerikan medyasında Combs'a yönelik suçlamalarla başlatılan hukuki süreç "yeni bir Epstein vakası" olarak adlandırılmıştı.