Nazım Hikmet'e Moskova'da Anma Gecesi!
Nazım Hikmet’in doğumunun 121. yıldönümünde Moskova’nın Onejskiy Kültür Merkezi’nde anma gecesi düzenlendi.
- | Son Güncelleme:
- | Yeni Günaydın
Rusya ve Türkiye’nin ortak değeri, Dünya Barış Ödüllü büyük şair Nazım Hikmet’in doğumunun 121. yıldönümünde Moskova’nın Onejskiy Kültür Merkezi’nde anma gecesi düzenlendi.
Etkinlik, Moskova Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı, Moskova Şehri Kültür Departmanı, Moskova Yunus Emre Enstitüsü Türk Kültür Merkezi, Moskova Kuzey Bölgesi Kültür İdaresi ve Nazım Hikmet Kütüphanesi’nin iş birliği ile organize edildi.
Açılış konuşmasına “Değerli Nazım Dostları” ifadeleriyle başlayan Moskova Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı Kurucu Başkanı Ali Galip Savaşır, şöyle devam etti:
“Nazım Hikmet, dünya mirasına ait bir şair olmasının yanında Türkiye ve Rusya için olağanüstü bir öneme sahiptir. Onun yarattığı eserler, hepimizin ortak mirasıdır. Görüşleri sebebiyle hayatının büyük bir kısmını hapiste geçirmeye ve Türkiye’yi terketmeye mecbur kalmıştır. Sovyetler Birliği, şairin ikinci vatanı olmuş, Rusça da ikinci ana dili olmuştur. Vefatı üzerinden neredeyse 60 yıl geçmesine rağmen Nazım Hikmet, eserleriyle farklı ülkelerden farklı görüşleri ve inançları benimseyen insanları birbirine bağlayan bir köprü olmaya devam etmektedir.”
Moskova Yunus Emre Enstitüsü Türk Kültür Merkezi (YETM) Koordinatörü Dr. Mehmet Ülker, YETM’nin temel görevinin, 'halkların birbirlerini insani ve kültürel değerleriyle daha iyi tanımalarını, aralarındaki geleneksel bağların korunmasına, zenginleştirilmesine ve geliştirilmesine yönelik karşılıklı ilgiyi arttırmak' olduğunu belirterek Nazım Hikmet’i 'dünyaya mal olmuş Türk ve Rus toplumunun ortak değeri' olarak tanımladı.
Türkiye’nin Moskova Büyükelçisi Mehmet Samsar, Moskova’daki görevinin dördüncü yılında Nazım Hikmet’in birleştirici etkisini çok daha net olarak gördüğünü ifade ederek konuşmasını şöyle devam etti:
“Mavi gözlü dev, büyük şair Nazım, kaleminden dökülen sayısız şiir ve yazıyla Türkiye’de olduğu gibi Rusya’da da insanların hayatına dokunmayı başarmıştır. Ve ne mutlu bize ki, bugün bu salonda Türk katılımcılar kadar Rus dostlarımız da yer almaktadır. Nazım’ın dediği gibi,
Ben bir insan,
ben bir Türk şairi Nazım Hikmet
ben tepeden tırnağa insan
tepeden tırnağa kavga, hasret ve ümitten ibaret...
Ben hem kendimden bahseden şiirler yazmak istiyorum,
hem bir tek insana, hem milyonlara seslenen şiirler.”
Nazım Hikmet’in ilk şiirini on bir yaşında kaleme aldığına dikkat çeken Samsar, Nazım’ın sayısız şiir, oyun ve yazılarının dünyanın birçok ülkesinde çeşitli dillerde basıldığını ve oyunların sahnelendiğini belirtti:
“Nazım’ın yazdığı aşk şiirlerini okuyup hayatının bir döneminde kalbi pırpır etmeyen, umuda, acıya, hasrete dair yazdıklarını, memleket sevdasını işleyişini okuyup etkisini hissetmeyen kimse yoktur eminim aramızda. O kadar duru, o kadar samimidir ki Nazım’ın ifadesi, çeker bizi şiirin içine. Herkes kendinden bir şeyler bulur yazdıklarında. Belki yarım kalmış bir sevda, belki özlem, belki umut, belki acı bulursunuz. Ama mutlaka dokunur yaşamlarımıza, yaşadıklarımıza.
Nazım Hikmet’in anısına sahip çıkarak bugün burada hatırlayarak aslında bizler de onun sayesinde birbirimizin hayatlarını okuyoruz. Birleştirici etki işte bu. Nazım, vefatından bunca yıl sonra da dostluk köprülerinin kurulmasına vesile olmaktadır. Bu bağlamda Türkiye ve Rusya’dan bizlerin burada buluşmasına vesile olan yine Nazım’dır.
Nazım Hikmet’in edebi kişiliği, duruşu, yeteneği, tutkusu, yaşam sevinci hala bizlere ilham olmaya devam ediyor. Onun anısını yaşatmak da bizlerin görevidir. Bunu, Sizlerin destek ve katılımlarınızla en iyi şekilde yapmaya devam edeceğiz. Sizlerin de bizlere verdiğiniz desteğinizi esirgememenizi, Türkiye ile Rusya’yı birleştiren Nazım Hikmet’in eserlerini hem Türkçe hem Rusça olarak öğrenilmesi ve benimsenmesine katkı vermenizi istiyorum.”
Nazım’ı anlamak için yapılabilecek en güzel şeyin, eserlerini okumak olduğunu söyleyen Samsar, sözlerini bitirirken Nazım’ın şu satırlarını okudu:
“Sen sabahlar ve şafaklar kadar güzelsin
sen ülkemin yaz geceleri gibisin
saadetten haber getiren atlı kapını çaldığında,
beni unutma.
Ah! Saklı gülüm
sen hem zor hem güzelsin.
Şiirlerimin ılıklığında açılmalısın
sana burada veriyorum hayata ayrılan buseyi
sen memleketim kadar güzelsin,
ve güzel kal…”
Moskova Kuzey Bölgesi Kültür İdaresi Genel Müdürü Aleksandra İlyina, Rus şair Andrey Voznesenskiy’nin Nazım Hikmet’i “kalbiyle düşünen bir insan ve söz ile eylem, kalp ile beyin arasındaki farkı bilmeyen bir güç” olarak tarif ettiğini anımsatarak Nazım Hikmet’in şu şiirini okudu:
“En güzel deniz :
henüz gidilmemiş olandır.
En güzel çocuk :
henüz büyümedi.
En güzel günlerimiz :
henüz yaşamadıklarımız.
Ve sana söylemek istediğim en güzel söz :
henüz söylememiş olduğum sözdür.”
Rusya Kitap Birliği Başkanı Sergey Stepaşin, Nazım HiHikmet’i Anma Gecesi gibi etkinliklerin Rusya ve Türkiye halkları arasındaki bağları güçlendirdiğini ve edebi mirasın korunmasına önemli bir katkı sağladığını belirterek seçkin bir oyun yazarı, önemli bir halk figürü ve büyük bir şair olan Nazım Hikmet’in çalışmalarının, toplumdaki yüksek ahlaki ideallerin güçlendirilmesine, genç neslin anavatanlarına sevgi ve saygı duymasına katkıda bulunduğunu söyledi:
“Nazım Hikmet, arkasından Türk edebiyatının bir klasiği haline gelen zengin bir edebi miras bırakarak etkileyici olaylarla zor ama ilginç bir hayat yaşadı. Yeni nesillerin yaşam yolları boyunca takip edebilecekleri ve takip etmeleri gereken kılavuzlara ihtiyaç duyarlar. Bu nedenle görevimiz, aramızdan ayrılan kahramanların anısının korunmasına ve yaşatılmasına makul bir katkıda bulunmaktır.”
Moskova Nazım Hikmet Kütüphanesi Müdürü Galina Sudyina, “hızla değişen modern dünyanın değişmez özelliklerinin insani ilişkiler, aşk, sanat ve edebiyatın” kalmaya devam ettiğini söyleyerek şöyle konuştu:
“Bir şair, ancak edebi yeteneği vatanının vatandaşlarının kalbinde yankılanırsa ünlü olabilir. Nazım Hikmet bu anlamda eşsiz bir insandır. Çünkü iki ülkede de milli şair olarak kabul edilir. Bugünlerde de Nazım Hikmet’in adı Rusya ve Türkiye halklarını birbirine bağlayan görünmez bir ip olmaya devam etmektedir.”
Moskova’nın 24 no’lu kütüphanesinin 1981 yılından beri Nazım Hikmet’in adını taşıdığını belirten Sudyina, kütüphanenin Nazım’ın anısını özenle yaşattığını ve eserlerini tanıttığını söyledi. Kütüphanede ayrıca Nazım Hikmet’in hayatı ve eserlerine adanmış bir serginin, Rusça ve Türkçe kitaplarının, şairin sözlerinden kaydedilmiş anıların da bulunduğuna işaret eden Sudyina, Nazım Hikmet’in eserleri ve kaderiyle ilgilenen herkese kütüphanenin kapılarının her zaman açık olduğunu söyledi.
Konuşmasına son verirken Sudyina, Nazım Hikmet ile ilgili arkadaşı Konstantin Simonov’un şu sözlerini dile getirdi:
“Uzun boylu, yakışıklı, güçlü, kızıl saçlı, mavi gözlü, şair suratlı bir adamdı. Hafif bir yürüyüşü vardı. Şiirlerinde de olduğu gibi önsöz yapmadan konuşmayı ve doğrudan konuya girmeyi severdi. Gülümseyerek sinirlenmeyi, öfkelenirken gülümsemeyi biliyordu. Bunu da şiirlerine yansıtıyordu.”
Açılış konuşmalarından sonra Nazım Hikmet’in hayatını anlatan Nebil Özgentürk’ün belgeseli gösterildi. Ardından Rus öğrenciler şairin şiirlerini okudu ve sanatçılar dans gösterisi yaparak şarkılar seslendirdi.
Sputnik
YORUMLAR
Yorum Yap