Karizmaya Sahip Lider, Başarılı Lider midir?
Karizma… Liderlerin kuruntu ve şan şeref arasındaki söylemleri...
- | Son Güncelleme:
- | Yeni Günaydın
Bazı gruplar, "karizmatik" lider tarafından bir esrime, uyuşma ya da istemsiz boyun eğme haline maruz kalır
Karizma kelimesi, aslında belirli bir insan türünün tarifi iken liderlikle ilişkilendirilir oldu.
Artık, planlarına ve yeteneklerine güvenen destekçilerine konuşmalarında tam bir güven vermesini sağlayacak karizmaya sahip bir lider, başarılı lider olarak kabul ediliyor.
Bu lider, kendisine yönelenleri mantıksız şeylere ikna edebilir ve böylece bu mantıksız şeyler, hâkim mantık haline gelir.
Bu karizmatik lidere tâbi olan grup, sanki bir esrime, uyuşma ya da istemsiz boyun eğme hali yaşar.
Bir yandan da bu liderin, onların dileklerini, onlarda büyütmek ve pekiştirmek suretiyle gerçekleştirebilecek tek kişi olduğuna inanma hali söz konusudur.
Bu karizmatik liderin, bir siyaset adamı olması gerekmez; mesela bir futbolcu, şarkıcı veya manken de olabilir.
Liderle özdeşleşmenin bir yolu
Karizmatik lider vasfı, sadece siyasetçiyle ilgili olmasa da dünyanın dört bir yanında yapılan çeşitli anketler, katılımcıların daima tarihte bir iz bırakmış siyasi liderleri tercih ettiklerini ortaya koyuyor.
Her yerde insanlar hala bu liderlerin isimlerini kullanıyor ve çeşitli vesilelerle onları tekrar tekrar anıyor.
Örneğin tüm dünyayı tek ve kuşatıcı bir insanlık bayrağı altında birleştirme hayali kuran Arjantinli devrimci Ernesto Che Guevara da seçilebilir, onun Küba devrimindeki yoldaşı Fidel Castro da.
Üstelik devrimlerinin zaferinden sonra bu iki liderin fikirlerindeki bariz zıtlaşmaya rağmen.
Bu zıtlaşma, Che Guevara'nın, küresel devrimini tamamlamak üzere Küba'dan ayrıldıktan sonra Bolivya ormanlarında öldürülmesine yol açtı.
Ama ölümü de hayattayken başardıklarının üzerine daha büyük bir karizma ekledi.
Uzun yıllar Küba'nın liderlik koltuğunu işgal eden Castro ise bu süre boyunca karizmasını korudu ve halkının gözünde, devrim zaferini kazandığındaki gibi büyük bir lider olarak öldü.
Guevara ve Castro, iki meşhur karizma tipini, yani kişinin doğuştan getirdiği ve kendisiyle birlikte büyüyen fıtri karizma ile sahibinin hayatı boyunca eğitip geliştirdiği liderlik karizmasını temsil ediyor.
Farklı ve bu iki komünist lidere aykırı bir karizmaya sahip olan Winston Churchill'i seçecek olanlar da vardır.
Aynı şekilde Abraham Lincoln'u ve karizması, kendisini Soğuk Savaş sırasında gelişiminin ve yükselişinin zirvesinde olan Amerikan imparatorluğunun başına geçiren John Kennedy'yi de.
Tabi, onu başkan yapan karizma, daha sonra onun suikasta kurban gitmesine de yol açtı, zira tüm Amerikan halkını ve onunla eşi Jacqueline Kennedy'nin kişiliğine hayran olan diğer bazı halkları, onun Amerika'nın dünyadaki rolüne ilişkin geniş ve kapsamlı vizyonu etrafında bir araya getirdi.
John Kennedy, Amerikalılar nezdindeki geniş popülerliğini bugüne kadar korudu. Bu popülerliğe yalnızca Başkan Barack Obama yaklaşabildi.
O da on yıllar sonra, hitabet sanatındaki ustalığı sebebiyle düşüncelerini Amerikalı seçmenlere açık, basit ve net bir şekilde iletme yeteneğinden faydalanarak. Bu, Churchill'in de karizmatik özelliklerinden biridir.
Luther King - Fidel Castro
İnternet sitesi Psychology Today'e göre kişinin karizması, "çekicilik ve diğerleriyle iletişim kurup belirli bir düşünceyi ya da herhangi bir siyasi projeyi kabul etmeleri için onları etkileme becerilerini bir araya getirme yeteneğinden ibarettir. Böylece onların fikrî bileşimlerinin bir parçası haline gelir ve nereye yönelirse yönelsin takipçileri tarafından izlenen bir örnek olur."
Örneğin Martin Luther King'in hayat hikâyesini çocukluğundan başlayarak izlersek onun, siyahilerin Amerika'da yüzleştiği ayrımcı koşullara ilişkin farkındalığının hayatının erken dönemlerinde gelişmeye başladığını görürüz.
Orada sosyoloji ve din eğitimi aldı ve başarılı bir öğrenci oldu. Evlendi, dört çocuk sahibi oldu ve nihayet yirmi beş yaşında doktora derecesi kazandı.
Sivil haklar hareketinin, taleplerin sağlıklı ve ikna edici bir şekilde iletilmesi için özel bir üsluba birine ihtiyaç duymasının ardından Martin Luther King, dindar siyahi Amerikalılar toplumunda lideri haline geldi.
Böyle bir kişinin, savunduğu davaya ve gerçekleştirmek istediği hedeflere derinden ikna olması gerekir.
Bu inanç, başkalarını kendine çekecek karizmatik kişiliğini üretmesine katkı sağlar. Böylece insanlar onun coşkusuyla coşar, onun sözlerini tekrarlar ve onun bir işaretini bekler.
Nerede olursa olsun grup, özellikle de gerçekleşmesi yolunda birçok zorlukla karşılaşılan tarihî bir hedefi gerçekleştirmeye çalışan gruplar, her zaman kendisini yönlendirecek bir lidere ihtiyaç duyar.
Bir başka tarafta karizmatik Kübalı lider Fidel Castro'nun hayat hikâyesini ele alabiliriz. Bu liderin karizması öyle bir seviyedeydi ki Kübalı yurttaşları kendisini uzun saatler boyunca koltuklarında oturup bıkmadan, hatta zaman ilerledikçe daha da coşkulu dinlerdi.
Malum olduğu üzere Fidel Castro'nun Komünist Parti ya da Küba vatanseverlik etkinliklerindeki konuşmaları saatlerce sürüyordu. Genel Kurul önündeki toplantılardan birinde BM'de de rekor süreli bir konuşma yapmıştı.
Fidel Castro, Büyük Amerikan imparatorluğuna meydan okuyup onun nüfuzunu ve kibrini tehdit ederek ve savaşı Vietnam, Kamboçya, Kore, Avrupa ve Ortadoğu gibi kendinden uzak yerlere ittikten sonra kapılarına kadar getirerek Küba'yı Batı yarımküredeki ilk komünist ülke haline getirmeyi başardı.
Rusya nükleer füze hadisesi ve bunun sebep olduğu küresel seferberlik, Fidel Castro'nun Küba'nın ücra dağlarında küçük bir devrimci grubun lideriyken 1960'lı yıllarda nasıl etki sahibi olduğunun kanıtıydı.
Küba'nın diktatörü Batista onları, o ormanlarda vahşi hayvanlara yem olmazlarsa açlıktan ölecek bir ergen çetesi olarak görüyordu.
Fidel Castro, çocukluğundan itibaren Latin Amerika'daki devrimci faaliyetlere katıldı ve Küba öğrenci hareketinde aktivist bir genç olduğu sıralarda defalarca tutuklandı.
Üniversite içindeki tartışmalarda veya gösterilerde bile polis unsurları ya da görüşüne katılmayan diğer öğrencilere karşı beyaz silah kullanan şiddet yanlısı biri olduğu söyleniyor.
Fidel Castro, insanları etkilemeyi ve onların kanaatlerini kendi şahsi kanaatlerine olabildiğince yaklaştırmayı, hatta mümkünse uyuşturmayı iyi biliyordu.
İnandığı şeye olan ikna olmuşluk gücü ve meşhur inadının yanı sıra bu özelliği ve Küba purosu, sakalı, askerî şapkası, beş köşeli kırmızı yıldızı, öfkesi ve konuşmaları esnasındaki çığlıkları onun karizmasını oluşturmasına katkı sağlayan unsurlardı.
Che Guevara'nın karizması ise dünyanın dört bir yanında purosu, beresi, her yerde kendisine eşlik eden beş köşeli yıldızı ve düzensiz sakalıyla yaygın imajında özetlenmiştir.
Luther King, Castro ve Guevara'dan farklı, yani öfkeli olmayan ve keskin bir üslup üzerine oynamayan bir karizmatik şahsiyete geçelim.
Mesela II. Dünya Savaşı dönemindeki İngiltere Başbakanı Winston Churchill, yurttaşlarına insani, küresel veya ideolojik iddialarla seslenmedi.
Onlarla basit ve kuşatıcı bir dille iletişim kurdu ve tarihteki yetenekleri ile cesaretlerini ve özellikle Alman uçakları Londra'ya saldırıp sığınakları ve güvenli mahalleleri bombaladıktan sonra zayıf ya da mağlup hissetmemelerini sağlamak için I. Dünya Savaşı'ndaki rollerini hatırlatmak suretiyle onları kararlılıklarını artırmaya davet etti.
Savaş sırasındaki popülerliğini, Britanya halkının gururunu canlandıran olağanüstü bir tarihî zaferi yansıtacak şekilde ülkeyi yeniden inşa ederek korumayı başardı.
Söz konusu zafer, dünyanın Nazizm ve faşizmin şerli fikirlerinden kurtulmasına güçlü bir katkı sağladı.
Churchill, savaş ve kurtuluş arayışı zamanlarında elde ettiği karizmasını güçlendirmek için radyo ve televizyon gibi modern medya araçlarından da faydalandı.
Hayır ve şer
Peki, karizmanın etkisi, hitap ettiği herkesi etkisi altına alacak kadar kapsamlı mı?
Kesinlikle hayır. Bir kişinin karizmasıyla bir grubu, halkı veya partiyi etkilemesi, düşmanlarını veya diğer gruplardan olup kendisinden nefret eden kişileri etkileyebildiği anlamına gelmez.
Almanlar için kurtarıcı ve büyüleyici Hitler karizması; Fransızlar, İngilizler, Ruslar ve sonra Amerikalılar nazarında şeytaniydi.
Aynı şey, Che Guevara'nın karizması için de geçerli; zira itiraz ve değişim konusunda belirli bir genç ve ergen kuşağını etkiliyor, ancak ebeveynler veya değişim konusundaki siyasi tecrübelerini ya da çabalarını tüketmiş kişiler için hiçbir şey ifade etmiyor.
Yine aynı şey, mesela Beatles grubu ve onlardan önceki Elvis Presley için de söylenebilir. Nitekim tuhaf, farklı ve gelecek bir zamandanmış gibi görünen şarkı sözleri, müzik ve performans, önce ergenlik çağında ve biraz üstündeki genç kızları ve erkekleri etkiliyordu.
Bu yaş grubunda büyük bir etkiye sahip olan bu büyük hayranlık, birçok genç için saplantı halini alabilir ve böylece karizma; güç ve etkileme yeteneği sebebiyle sahibi için bir belaya dönüşür.
Elvis Presley, efsanevi bir yıldız oldu ve bu durum, aktifliğini ve fiziksel yeteneklerini, yolculuğuna başladığı zamanki gibi muhafaza etmek için çeşitli uyuşturucu türlerine bağımlı olmasına ve nihayet ölümüne yol açtı.
Ve ardında, dünya çapında giyim, hareket ve saç tarzını taklit eden on binlerce insan bıraktı.
Beatles grubunun, özellikle her eve giren ve genel insani atmosferde olumlu bir iz bırakan Imagine (Hayat Et) şarkısından sonra, zaman zaman şöhreti Guevara'yı aşan lideri John Lennon, keskin milliyetçilik duyguları gibi pek çok fikri değiştirdi.
Ama onun şahsına takıntılı biri tarafından öldürüldü. Ancak Presley ve Lennon'ın belirli kuşakların fikirlerini değiştiren karizması, bu gençlerin ailelerinin gözünde, en kötü durumda çocuklarının beynini yıkayan sebeplerden biri, en iyi durumda da pek sevilmeyen bir modadan başka bir şey değildi.
ABD'deki Newman Group'un kurucusu Joyce Newman, kendilerine has karizmayı en uzağa taşımak veya muhafaza etmek üzere dünyanın dört bir yanındaki ünlülerle çalışıyor. Gördüğünüz gibi karizma, sadece doğuştan gelen bir güç değil.
Doğuştan gelen karizmayı şekillendirip yontmak ve onu sahibine ve etkileyeceği kişilere faydalı şekilde yönlendirmek için sürekli bir çaba, disiplin ve eğitim gerekiyor.
Doğuştan ve üretilen
Newman, "Herkes karizmatik olabilir, çünkü kararlılık, empati, sosyal zekâ, cesaret ve değişmesi gereken bir şeylerin olduğuna dair sürekli his gibi doğuştan getirdiğimiz fıtri karizmanın kullanımında usta olarak doğup büyümedik. Daha basit bir ifadeyle doğuştan getirdiğimiz karizmayı bir bitki tohumu olarak kabul edelim. Sürekli eğitim; bu bitkinin büyümesi ve hayatta kalmasını sağlayacak kadar ilgilenmek adına onu sulamak gibidir" diyor.
Newman, bir kişiyi karizmatik olarak kabul etmemiz için onda olması gereken nitelikleri sıralıyor. Mesela karizma sahibi, kendini sevmelidir, aksi takdirde başkaları onu sevmez. İkinci nitelik, Amerikalı şair ve aktivist Muriel Rukeyser'in "Evren atomlardan değil, hikâyelerden yapılmıştır" sözüne dayanıyor.
Bunun için Newman Group'ta eğitim alan biri, kendini ve görüşlerini nasıl ifade edeceğini öğrenmeli, hayranlarının kalplerine ve zihinlerine kazınan basit ve parlak hikâyeler anlatmakta ustalaşmalıdır.
Sonra açıklık, samimiyet ve duygudaşlık nitelikleri geliyor. Bu duygular, vücudun zarif hareketlerinde, ciddi ve kararlı konuşma tarzında ve fikri teyit edip basitleştirmek için mizahi ifadelerin kullanımında kendini göstermelidir.
YORUMLAR
Yorum Yap