İran Halkı Sokaklarda!

Uzmanlar, "İran'da bir rejim değişikliği olur mu?" sorusunu yanıtladı.

  • | Son Güncelleme:
  • | Yeni Günaydın

İran'da 22 yaşındaki Mahsa Amini, geçen hafta "kıyafet kurallarına uymadığı" iddiasıyla "ahlak polisi" tarafından gözaltına alındı.

Amini, gözaltına alındıktan sonra iki gün sonra hayatını kaybetti. 

Cenazesi ülkenin batısındaki Kürdistan eyaletine bağlı Sakkız kentinde törenle toprağa verildi.Genç kadının ölümü ülkede infiale yol açtı. Cenaze töreni sonrası protesto gösterileri başladı.

Kürdistan eyaleti başta olmak üzere başlayan protesto gösterileri Tahran, Yezd, Kum, Meşhed, Hürremabad ve Elberz dahil birçok kente yayıldı.

Daha şimdiden gösterilere katılan birçok eylemcinin yaşamını yitirdiği öğrenildi.

Kürdistan Eyaleti Valisi İsmail Zareikuş, gösterilerde 3 kişinin şüpheli şekilde öldüğünü açıkladı.Protestolar dalga dalga yayılmaya devam ediyor

Ancak muhalif medyaya yansıyan haberlerde ise 5 kişinin öldüğü, 10'dan fazla kişinin yaralandığı ve yüzlercesinin de gözaltına alındığı kaydedildi.

Sosyal medyaya yansıyan görüntülerde de polisin müdahale sırasında göz yaşartıcı, plastik mermi ve benzeri mermiler kullandığı görülüyor.

Polisin sert müdahalesine rağmen gösteriler dalga dalga tüm ülkeye yayılmaya devam ediyor.

Şiddete tepki gösterin kimi kadınlar saçlarını kazıtırken kimisi de başörtülerini yaktı. Sokaklara çıkan halk slogan atarak yürüyor ve olup bitene tepki gösteriyor. 

Sokaklardan ayrılmayacaklarını söyleyen göstericiler, "kız kardeşimi öldüreni ben de öldüreceğim", "biz savaşın çocuklarıyız, savaş ki savaşalım", "kadın, yaşam, özgürlük", "kazanana kadar savaş", korkmayın, hep birlikteyiz", İslami hükümet istemiyoruz", Hamaney'e ölüm" şeklinde Tahran yönetimi aleyhine sloganlar atıyor.

Örgütsüz toplum dengeleri bozuyor mu?

En dikkat çekici slogan ise "diktatöre ölüm" oldu. Bu neredeyse tüm göstericilerin ortak sloganı haline gelmiş durumda. 

İran'da örgütsüz toplumsal tepki tüm dengeleri bozmuş gibi görünüyor. 

Daha önce de ülkede birçok defa kitlesel eylemler oldu ama Tahran yönetimi her seferinde sert müdahalelerle bunu bertaraf etti.

Peki, bu sefer "diktatöre ölüm" sloganların da atıldığı İran'da 1979 gibi bir devrim olur mu?

Bölgeyi yakından takip eden uzmanlar, gelişmeleri Independent Türkçe'ye değerlendirdi.

"Ciddi bir tepki var"

İran Araştırmaları Merkezi (İRAM) Başkanı Dr. Hakkı Uygur, İran'daki kitlesel gösterilerin ilk defa gerçekleşmediğini, daha önce de büyük ve kapsamlı eylemlerin olduğunu söyledi.

Ülkenin birçok yerinde gösteriler devam ettiği ancak bunun rejim değişikliğine evrileceğini söylemenin çok erken olduğunu kaydeden Dr. Uygur, "Bu sosyal bir hareket, bir patlama. Ciddi bir tepki var. Nereye evrilir, kalabalıklar katlanır mı, devlet içindeki birtakım gruplar destek verir mi? Farklı gelişmeler olabilir ama bugün gördüğümüz nokta itibariyle rejim devrilecek tarzında bir hareketi göremiyorum" dedi."Toplumsal vicdanı yaraladı"

Gösterilerin öncelikle Kürtlerin yoğunlukta olduğu şehirlerde başladığını ve ciddi çatışmaların yaşandığını aktaran Uygur, "Şu an ise Tebriz, Zencan, Tahran, Kum, Meşhed, Kirman ve ülkenin birçok kentine yayıldığını görüyoruz. Sadece Kürt bölgesinde değil, tüm İran'a yayılmış durumda. Zorunlu tesettür uygulaması zaten tepki çeken bir uygulamaydı ve sokaklarda bir karşılığı yok" diye konuştu. 

Hakkı Uygur şunları kaydetti: 

Bu konuda hala polis zoruyla baskı yapılması, kadınların dövülmesi, araçlara zorla bindirilmesi ve araçların üzerlerine sürülmesi gibi durumlar toplumsal vicdanı çok yaralıyordu. Yetkililer her ne kadar inkar edip şiddet uygulamadığını söylese de genç bir kızın bu şekilde hayatını kaybetmesi toplumsal vicdanı yaraladı. Politik değil ama politik itirazdan çok daha şiddetli bir toplumsal vicdan yaralanması var. Gösteriler bir müddet daha devam etse de şimdiden bir rejim değişikliği olur demek için çok erken.

"Aktivistler Kürtlerle birlikte resim vermekten çekiniyorlar"

İnönü Üniversitesi Farsça Birimi Öğretim Üyesi Doç. Dr. İsmail Söylemez ise gösteri dalgasının özellikle dün Tebriz'de başlamasıyla daha da büyüyeceği görüşünde.

İran'ın uzun yıllar uyguladığı etnik esaslı politikasının sonucu olarak gruplar arasında ciddi bir ayrışma bulunduğunun altını çizen Dr. Söylemez, "Bu gruplar bir yandan rejime karşı mesafeli durmakta ve kendilerini güvensiz hissediyorken öte yandan birbirlerine karşı da ciddi bir güven problemi yaşıyorlar. Araplar, Beluçlar ve Türkler, Kürt etnik grup hak taleplerinin ön plana çıkmasından rahatsız ve bunun Kürt kimlik inşasına yaramasından çekiniyorlar. Aktivistler Kürtlerle birlikte resim vermekten çekiniyorlar. Bu yüzden genelleşen eylemlerde ‘kadın, yaşam, özgürlük' sloganı ön plana çıkmış görünüyor" değerlendirmesinde bulundu.

"Eylemlerde farklı vurgu dikkat çekiyor"

Eylemler Tahran ve kuzey kentlerine yansısa da Tebriz'deki gösterilerin farklı bir vurguyla dikkat çektiğini kaydeden Söylemez, "Kürdistan ve çevresindeki eylemlerde çoğunlukla bir Kürt'ün katledilmesine yönelik bir vurgu varken, diğer şehirlerde özellikle başörtüsü mecburiyeti ve kadın özgürlüğü minvalinde ele alındığını ve bu doğrultuda işlendiğini görüyoruz. Bu tutum eylemlerde yükselen sloganlara da yansımış durumda. Kürdistan ili ve çevre şehirlerinde de özellikle seküler kesimin geliştirdiği ‘kadın, yaşam ve özgürlük' sloganının diğer şehirlere Farsça olarak yansıdığını ve eylemlerde giderek Mahsa'nın katledilmesinden ziyade başörtüsü yakılan eylemlere dönüşmüş durumda" ifadelerini kullandı. 

"Uluslararası ortam İran'da bir devrime müsaade etmez"

Diasporadaki İranlıların ise kadın özgürlüğü ve tesettür serbestliği yoğunluklu bir kampanya yürütmeye başladığını dile getiren Söylemez, devamında şunları kaydetti:

İran toplumu 40 yıllık Humeyni iktidarı süresince çok yorulmuş ve gerilmiştir. Zaman zaman bu gerginliğin patlamaları yaşanmaktadır. Geçtiğimiz yıllarda bu gösterilerden çok daha büyük ve geniş katılımlı gösteriler de olmuştur. İran hükümeti de biriken bu enerjinin farkında ve kontrollü gerginlik stratejisiyle toplumda biriken enerjinin kontrollü bir şekilde boşaltılması stratejisini uygulamaktadır. Sonuç olarak bu sürecin biraz daha sürecek olsa dahi bir devrime dönüşmeyeceğini rahatlıkla söyleyebilirim. Zira hem İran'ın iç hem de uluslararası ortam Tahran'da bir devrime müsaade etmez. Uluslararası camia ile Rusya, İsrail, Çin ve ABD gibi egemen güçler için devrim uygun bir zaman değildir. İran'daki rejim bir süre daha en azından ikinci bir İran'ın olgunlaşıp ortaya çıkmasına kadar korunacağı kanaatindeyim.

"Hızla rejim değişikliğine doğru gidiyor"

İran uzmanı gazeteci Taha Kermani de gösterilerin İran'da bir ritüel haline geldiğini ifade etti.

1979 devrimi sonrası süreç gözden geçirildiğinde İran'ın buna alışkın ve sokakların hep hareketli olduğunu hatırlatan Kermani, "Şimdiye kadar çözülmeyen sorunlar üst üste birikti. Bu da farklı kesimlerin ortak paydada buluşmasına vesile oluyor. Gösteriler zorunlu İslami giyim yasası itirazı olarak başladı ama görüyoruz ki hızla rejim değişikliği ve karşıtlığına varan sloganlara kadar gidiyor" diye konuştu.

"Humeyni ve Hamaney'e ait fotoğraflar indirildi"

Kuzeydeki Mazenderan vilayetinin merkezi Sari de eylemcilerin belediye binasını ele geçirdiğini, Humeyni ve Hamaney'e ait fotoğraflarla beraber bayrağın indirildiği bilgisini paylaşan Kermani, "Ülkenin birçok yerinde benzer eylemler yaşanıyor. İş farklı bir yere gidiyor. 2018'de ekonomik problemler nedeniyle başlayan gösteriler de benzer şekilde devam etmişti, ancak bu nereye gider şimdiden kestirmek zor. Devrim niteliğinde bir hareket olmayabilir, çünkü organize bir hareket değil" yorumunu yaptı.  

"Belki bu sefer olmaz ama başka sefer devrim olur"

Rejimin birikmiş sorunları çözme iradesi gösteremediği, bunun mutlaka bir yerde patlayacağına vurgu yapan Taha Kermani, mevcut düzenin daha fazla süremeyeceğini belirterek, sözlerini şöyle tamamladı:

Belki bu sefer olmaz ama başka sefer devrim olur. Çünkü rejim çözme becerisini tamamen kaybetmiş durumda. En maharetli olduğu alan toplumu bastırmak. Ülkenin en muhafazakar kentleri olarak görülen Yezd, Kum ve Meşhed gibi bölgelerde gösterilerin olması çok anlamlı. En koyu muhafazakarlar bile rejim için ‘bu kadar da olmaz' diyerek sesini yükseltiyor. Özellikle Tahran başta olmak üzere orta sınıfın tekrardan sokağa inmesi çok önemli. Bu çok önemli ve ciddi bir husustur. 3-4 yıllık bir pasifliğin ardından tüm sınıfların özellikle Tahran'daki kentli sınıfın sokağa inmesi ve inanılmaz direniş göstermesi, kadınların ön planda olmasını çok önemli görüyorum.

 

YORUMLAR

Bu habere henüz yorum yapılmamış.İlk yorum yapan sen ol...

Yorum Yap

Bu Alan Boş Bırakılamaz
Bu Alan Boş Bırakılamaz
Yorum Yapma Şartlarını Kabul Etmediniz