Dünyada 250 Milyon Çocuk Gelin Var!

Din ve inançlar erken yaş evliliklerinde rol oynar mı?

  • | Son Güncelleme:
  • | Yeni Günaydın

İsmailağa Cemaati'ne bağlı Hiranur Vakfı kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel'in kızı H.K.G., babasının kendisini 6 yaşında imam nikâhıyla 'evlendirdiğini' söyleyerek şikayette bulunmuştu.

Murat Ağırel ile birlikte olayı açığa çıkaran BirGün gazetesi yazarı Timur Soykan'ın 4 Aralık'ta haberleştirdiği bu konu, bir anda Türkiye'nin gündemine oturdu.

Günlerce süren tartışmalar iktidar ve muhalefet mensubu politikacıların lehte veya aleyhteki polemiklerine de yansıdı. 

Eleştirilerin hedefindeki Gümüşel ailesi ile cemaatteki yakın çevresi, suçlamaları reddettiler.

Dini kesimler ve İslami görüşten yana partiler, küçük yaşta evliliği İslami temelde farklı boyutlarıyla ele alarak ya savundular ya eleştirdiler ya da tevil yoluna gittiler.

6 yaşında imam nikâhıyla evlendirildiğini anlatan mağdur konumundaki H.K.G. ise, "Çocukluğunda her gün cinsel istismara uğradığını" beyan ederek adli makamlara başvurdu. Kamuoyu baskısıyla baba Gümüşel ile H.K.G.'nin nikâhlı eşi Kadir İstek cinsel istismar suçlamasıyla bir süre sonra tutuklandılar. (1) 

Biz konuyu kültürel ve dinsel açıdan tarihi geçmişiyle birlikte ele alacağız. Çocuk yaştaki evliliğin tarifiyle yazımıza başlayalım:

Çocuk evliliği, 18 yaş altı bir bireyin veya çiftin evliliğidir. Küçük yaşta evlendirilme erkek çocuklar için de geçerlidir, fakat bu durum kız çocuklarında daha çok görülür. Çocuk evliliğinde, özellikle yaş, statü farkı ve zorlama faktörü birlikte ele alındığında çocuğun cinsel istismarı göz ardı edilemez. Bununla beraber bedensel ve zihinsel istismar da çocuk evliliklerinde görülen en temel sorunlardandır.

Çocukların evlendirilmesi insan hakları ihlali olarak değerlendirilmektedir. Bazı durumlarda partnerlerden birisi (çoğunlukla kız) çocuktur. Bu durum aile veya toplumun bekârete verdiği önemle ilişkilidir. Çocuk evliliğinin başlıca sebepleri arasında fakirlik, başlık parası, çocuk evliliğine izin veren yasalar, dini ve sosyal baskılar, bölgesel alışkanlıklar, kadınların para kazanma ve çalışma hayatına katılmada yaşadığı güçlükler gösterilebilir. (2) 


Meseleyi tarihi ve kültürel açıdan ele aldığımızda şu tür sorular karşımıza çıkar:

Kızların erken evlilikleri sadece halkı Müslüman olan ülkelerde mi mevcut?

Dünyanın pek çok ülkesinde küçük kızlarla evlenme geleneği var mı?

Temel dayanağı nedir? Din ve inançlar erken yaş evliliklerinde rol oynar mı? 

Yanıtlamaya çalışalım:

Bir: Çağlar boyunca iki cins arasındaki eşitlik ve denkliğin erkek lehine bozulmasından sonra ortaya çıkan sosyal ve sınıfsal farklılıkların yol açtığı zeminde gasp edilen kadın haklarının bir sonucudur bu tür evlilikler. Küçük yaştaki kızların evlendirilmesi gibi görünse de esasen bu mesele kadının ezilmişliği, haklarının gasp edilmişliği ve istismar edilerek cinsel bir nesne ve meta haline getirilmesiyle yakından ilintilidir. 

İki: Uzun tarihsel süreçte "âdet-töre-gelenek/görenek" çerçevesinde haklarından mahrum bırakılıp tahakküm altına alınan kadınlar, "köle, cariye, ataerkil ailenin rehinesi, kocasının malı, sırf çocuk doğurmak için kullanılan cinsel bir araç, erkeğine hizmet etmekle yükümlü olan erdemsiz ve ikinci dereceden insan" konumuna düşürülmüştür. 

Üç: Gelenek ve töre dayatmasıyla başlayan erkek egemen tahakküm, ilgili toplumun benimsediği Antik veya Ortaçağ'daki inançlar tarafından meşrulaştırılıp adeta ilahi bir buyruk haline getirilmiştir. Burada sadece din ve inanç yoktur; sosyal-kültürel bir boyut, önceki toplum ve kavimlerden devralınan gelenek-töre-âdet üçlüsü vardır. 

Farklı inançları benimseyen toplumlardaki erken yaştaki evliliklerle konumuza devam edeceğiz. 

Yahudi toplumunda:

Ortaçağda Aşkenaz Yahudi cemaatlerinde kızlar genç yaşta evlendirilirdi. Kutsal kitap Talmud'u kendilerine dayanak alan bazı hahamlar, "bir oğlanın ergenlik çağına girmesinin ardından hemen evlendirilmesine" sıcak bakmaktaydılar… Kişilerin genç yaşta evlenmelerinde sorun görülmezken eşler arasındaki yüksek yaş farkına karşı çıkılmaktaydı. Yahudi cemaatlerinde küçük yaşta evlilik günümüzde çok ender görülmektedir. (3)

İslam (Sünni) toplumlarda:

Şeriat kurallarınca İslam'da 18 yaş altı evlilikler yasak değildir. Müslümanların anayasası diyebileceğimiz Kur'an'da çocuk evliliklerine dair herhangi bir ayet ya da ibare yoktur. Ancak bu kutsal kitapta kadınlara yönelik erkek egemen bir bakış vardır.

Uygulamada ise özellikle İslam'ın ilk çıktığı dönemden itibaren çocuk evlilikleri hep olmuştur. Ortaçağ'daki Hadis ve Siret (çoğulu Siyer) kitaplarında yazılanlara bakılırsa İslam Peygamberi, eşi Ayşe ile 6 yaşında nikâhlanmış, 9 yaşında ise evlenmiştir.

Çağdaş bazı yorumcular ise Ayşe'nin 14 veya 18 yaşında evlendiğini ileri sürerler, ancak kaynakları sağlam değildir.

Peygamber zamanında sahabe diye bilinen ilk Müslümanlardan 60 kişinin daha küçük yaştaki kızları nikâhladığına dair aktarımlar da vardır. (4)

İslam'ın dört halifesinin küçük kızlarla evliliğe karşı çıkmadıklarını görürüz. Belazuri, Ahmed bin Hanbel, Yakubi, Taberi, Zürkani, Hatibi Bağdadi, Zehebi, İbni Kuteybe, İbni Abdulberr ve İbni Asakir gibi Ortaçağ'daki birçok İslam din adamı veya tarih yazarı, Halife Ömer'in Hz. Ali'nin henüz oyun oynama yaşındaki kızı Ümmü Gülsüm ile evlendiğini aktarmışlardır.

Hz. Ali, bu istekten hem rahatsız olmuş hem de "kızım çok küçüktür" diyerek vermek istememiştir. Ömer ısrar edince, Halife Ali görmesi için kızını ona göndermek zorunda kalmış; Ömer de kızın eteğini kaldırıp avret yeri tüylenmiş midir diye bakınca kız ürküp sinirlenerek Ömer'in elini geri itmiştir. Sonuçta küçük yaşta nikâh ve ardından evlilik gerçekleşmiştir.

Tarihçi Taberi'ye göre Halife Ömer, daha önce ilk Halife Ebubekir'in küçük kızı Ümmü Gülsüm'ün kızına da talip olur. Ancak araya giren hatırlı kimseler, onu bu fikrinden caydırırlar.

Evlilik söz konusu olduğunda yaş küçüklüğünün temel kıstası kızın avret yerinin tüylenip tüylenmemiş olmasıdır. İlk elde etek altındaki tüylenme haline, ikinci adımda aybaşı (regl) olup olmadığına bakılır. 

Bu tür evlilikler o devirde bölgede oldukça yaygındı. Sadece dinî uygulamalarla değil, Arabistan'da yaşayan toplulukların o zamanki genel âdetleriyle de bağlantılıydı.

Toplumca kabul de görüyordu. Bu yüzdendir ki, o tarihten bu yana küçük yaşta evlilik İslam toplumlarında dini açıdan da gerekçelendirilmiş ve bölgelerin sosyokültürel durumuna uyumlu bir hayat tarzı haline gelmiştir. 

Kimi yorumculara göre; Suudi Arabistan gibi sıcak bölgelerde kızlar daha erken buluğ çağına giriyor. Kimine göre de İslam örfünün bizatihi öngördüğü şey kızların küçük yaşta evlendirilmesi oluyor. Anlaşılan o ki, eski bir toplumsal gelenek (aşiret içi evlilik, töre gibi) devralınarak dinî açıdan meşrulaştırılmak isteniyor.

Zamanın ve mekânın ruhuna göre bu konudaki hükümler zamanla değişmiştir. Örneğin, 1917'de çıkarılan Osmanlı Hukuk-ı Aile Kararnamesi uyarınca, evlenmek için erkeklerin 12, kızların da 9 yaşını bitirmiş olmaları şart koşulmuştur. 

Bazı İslam toplumlarında medeni kanun uyarınca çocuk evlilikleri yasaktır. Buna rağmen 2011'den itibaren Ortadoğu'da yükselip yaygınlaşan dini muhafazakârlığın egemen olduğu toplumlarda, çocuk yaştaki evlilikler giderek yaygınlaşmıştır. Mısır'da 6 evlilikten 1'i, Yemen'de 3 evlilikten 1'i çocuk yaşta gerçekleşmektedir. 

Şii toplumlarda:

Şiiler de genel çerçevesiyle İslam şeriatı ile örf ve âdetlerinde Sünnilerin anlayışına yakın fikir ve uygulamalara sahipler. Pederşahi (ataerkil) anlayışın egemen olduğu Şii topluluklar ile Sünniler arasındaki fark teferruattan ibarettir yani nicelik farkıdır. 

Örnek vermemiz gerekiyorsa; günümüzde Şii dünyasının en tanınmış ruhani lideri Ayetullah Ali Hüseyni Sistani'nin fetvalarını içeren "Mefatih-ul Salihin" kitabında (cilt 3, sayfa 10 ) şöyle bir ibare yer almaktadır: 

Daimi veya gayri-daimi (geçici) nikâh ile 9 yaşından önce eş ile cima (cinsel ilişki) caiz değildir. İlişkide bulunan erkeğe günah yazılır. Lakin diğer faydalanmalar (oynaşmalar-F.B.) şehvetle el atmak, sarılmak veya tefhiz etmek (erkeklik organını karşısındakinin bacakları arasına sürtmek-F.B.) sakıncalı değildir. Hatta emzikteki olsa bile… (5)

 Benzer bir ibarenin İslam Devrimi'nin ruhani ve siyasi rehberi İmam Humeyni'nin kitabında (Tahrir'ul Vesile, cilt 2, sayfa 241, mesele 12) yer aldığına ilişkin iddialar da var.

Ancak tahrif edilmeye ve yanlış anlaşılmaya müsait bir husus olduğundan sadece belirtmekle yetiniyorum. 

Hindu toplumlarda: 

Hindu kültüründe evlilik yaşı, kasttan kasta (sınıftan sınıfa), bölgeden bölgeye değişiklik arz eder. Bazen aynı bölgede ve kast içerisinde farklı uygulamalar dikkati çeker.

Erkek için önerilen bir yaş olmamakla birlikte, genelde Veda (Hinduizm'in kutsal öğretileri, ilahi metinleri-F.B.) eğitimini tamamlamasının ardından evlenmesi tavsiye edilir.

Veda eğitiminin 8 yaşında başladığı ve 12 yıl sürdüğü dikkate alınırsa erkek yirmili yaşlarda evlenmelidir. 

Evlenecek erkek ve kızın yaş farkı hakkında metinlerde çelişkili açıklamalar var: Manu Kanunnamesi'ne göre; 30 yaşındaki erkek 12, yaşı 24 olan erkek ise 8 yaşındaki kızla evlenebilir.

Buna binaen Visnu Purana (Hundiuzm'in Antik ve Ortaçağ devri) kutsal öğretileri uyarınca erkeğin yaşı yaklaşık olarak kızın yaşının üç katı olmalıdır. Bu çerçevede erkek ve kızın yaşları 30-10 veya 21-7 şeklinde belirlenmiştir. 

Manu Kanunnamesi'nde uygun bir eş bulunmuşsa kızların erken evlenebileceği ifade edilir. Rigveda'da (kutsal metinlerin bir bölümü) kızların evlilik yaşıyla ilgili net bir ifade yoktur.

Ancak kızların yetişkin çağda evlenmeleri konusunda bazı imalar vardır. Mesela "kız, güzel bir görünüm kazandığı ve süslenmeye başladığı andan itibaren erkekler arasından arkadaş arar" denilmektedir.

Ayrıca, "Genç kızın ergenliğe ulaştıktan sonra babasının evinde en fazla üç yıl kalması makbuldür, bundan sonra kendisine uygun bir eş arar" ibaresi de vardır.

Çok daha eski dönemlerde benzer ifadelerin Rigveda da yer aldığını görmekteyiz. Bununla birlikte kızların çok küçük yaşlarda evlendirildiğini gösteren ifadelere de rastlamaktayız. 

MÖ 6. yüzyılda kızlar ergenliğe girdikten sonra evlendirilirken MS 2. yüzyıldan sonra ergenlikten önce evlendirilme geleneği yaygınlaşmıştır.

Kane'ye göre bunun birinci sebebi, hızlı bir şekilde yayılmaya başlayan Budizm'in keşiş ve keşişelik kurumunun ahlâki zafiyetidir.

İkinci sebep, Panini ve Patanjali dönemlerinde değişik işlerle meşgul olan kızların sonraki devirlerde hiçbir şey yapmadan, evde boş/tembel bir şekilde oturmasıdır.

Bir başka sebep ise, 8 olan eğitime başlama (upanayana) yaşının evlilik zamanı olarak kabul edilmesidir. 

Brahmani topluluklarda: 

Hint kozmolojisinde ve kast sisteminde kendilerini piramidin en tepesindeki insanoğulları sayan Brahmani topluluklara mensup kızların 8-10 yaşlarında evlendirilmesi 6. veya 7. yüzyıllarda yaygın bir uygulamaya dönüşmüştür.

Modern zamanlarda salgın hastalıklar ve ekonomik sebeplerden dolayı kızlar 16 yaşından (bazen 20 yaşından) önce evlendirilmiyorlar.

1929 ve 1938 yasalarına göre kızlarını 14 yaşından küçükken evlendirenler için cezai yükümlülükler öngörülüyor. (6) 

Çin toplumunda:

Çin toplumunun tarihinde kadına verilen değerin ve kadına karşı sahip olunan tutumun temelindeki en önemli etkenin Konfüçyüs düşünce öğretisi olduğu düşünülmektedir.

Ünlü düşünür Konfüçyüs'ün kurucusu olduğu Ru Düşünce Ekolü, Çin kültürünü ve toplumsal yapısını derinden etkilemiştir. 

Konfüçyüs, öğreti ve kurallarının birçok yerinde "kadınlar" ile "erdemsiz insan" tanımını özdeşleştirmiştir.

Henüz küçük yaştayken kadınların ayaklarını bağlama geleneği, Çin'e özgü geleneksel bir uygulamadır. 

Eski Çin'deki farklı bir evlilik uygulamasına göre, evlendirilecek olan kız çocuğu, çok küçük yaşlarda, gelecekte kocası olacak kişinin ailesine gönderilirdi.

Bu küçük kız çocuğu, evlatlık verildiği aile tarafından büyütülür; belli bir olgunluğa ulaştığında, "üvey" erkek kardeşinin karısı olurdu. (7) 

Zerdüştî topluluklarda: 

Zerdüştî kaynaklardan Farsça yazılan "Darab-i Hurmezdyar" kitabında bu konu hakkında şöyle bir ibare var:

Eğer bir adamın bir kızı olursa ve o kızı isteyen bir adam olursa ve baba onları evlendirmezse, kızı her adet gördüğünde babaya bir günah yazılır ve günahların sayısı on beş olunca baba ölüm cezasını hak eder. Şayet baba engel olursa günah babaya aittir, şayet anne engel olursa günah anneye aittir.

Evlilik yasalarında kızın kendi onayı önem taşımaktadır, şayet kız biriyle evlenmek istemezse babası onu zorla evlendiremez. Bu hüküm, "Matigan-i Hezardadstan" kitabında şöyle geçer:

Kız 15 yaşından sonra evlenmek için eş seçebilir, baba ya da velisi onun için iyi bir koca bulmakla mükelleftir. Şayet kız beğenmezse, babanın veya velinin seçtiği kişiyle evlenmek zorunda değildir. Baba onu evlenmek için zorlayamaz, mirastan mahrum edemez ve ona hiçbir ceza veremez. Hatta günlük nafakasını bile ödemek zorundadır. 

Eğer baba kızını zorla evlendirmeye çalışırsa kız ona itaat etmek zorunda değildir. Ancak böyle bir kıza 'Hodseray Zen' (âsi kadın) adı verilir. Dolayısıyla o kız, artık 'Padişah Zen' (soylu kadın) mertebesine sahip olamaz. 

'Ayin Name-yi Ehval-i Zerdüştiyan'kitabının birinci maddesine göre evliliğin ilk şartı her iki tarafın da Zerdüştî yetişkinler olmasıdır.

Madde 12 ise şöyledir: 'Kız 16 yaşını, erkekse 18 yaşı doldurmadan nikâh caiz değildir.' (8)

Diğer toplumlardan da kimi örnekler vererek yazımızı bitirelim:

Afrika, Güney Asya, Okyanus, Güney Amerika ve hatta bazı Avrupa ülkelerindeki çocuk evliliklerinin yüzdesi hayli yüksektir. İngiltere merkezli Home Office's Forced Marriage Unit (HOFMU) 2016'da ülke çapında 1400 kadar şüpheli evlendirme vakası tespit edilmiştir. 

Birleşmiş Milletler teşkilatının 2013 tarihli verilerine göre; 18 yaş öncesi evlendirilen kız çocuklarının ülkelere dağılımı yüzde olarak şöyledir:

Nijer yüzde 62, Çad yüzde 49, Bangladeş yüzde 48, Gine yüzde 46, Orta Afrika Cumhuriyeti yüzde 42, Mali yüzde 50, Mozambik yüzde 47, Malavi yüzde 37, Madagaskar yüzde 34, Sierra Leone yüzde 47, Burkina Faso yüzde 35, Hindistan yüzde 30, Eritre yüzde 38, Uganda yüzde 32, Somali yüzde 38, Nikaragua yüzde 32, Zambiya yüzde 24, Etiyopya yüzde 30, Nepal yüzde 40, Dominik Cumhuriyeti yüzde 29.

Belirtmek lazım: Çocuk evlilikleri üzerine aynı ülkelerde elde edilen 2017 tarihli farklı veriler, BM'nin sunduğu yüzdelerden çok daha yüksektir. 

Birleşmiş Milletler bünyesinde faaliyet gösteren UNICEF'in 2020 yılı araştırmalarına bakılırsa, çocuk yaştaki erkek-kız evliliklerinden en fazla olumsuz etkilenen taraf kızlar oluyor.

Dolayısıyla cinsiyet eşitliği kızların aleyhine bozuluyor. Zira çocuk yaşta evlenen erkeklerin kızlara oranı 6'ya 1 olarak tespit edilmiştir.

10 yıl öncesine kadar her 4 kızdan biri çocuk yaşta evlendirilirken günümüzde bu oran beşte bire düşmüş.

Kovid-19 pandemisinden biraz önce dünyada 100 milyon kadar küçük kız çocuğunun gelin olması bekleniyordu.

Pandemi sürecinde ise 10 milyondan fazla küçük kızın gelin olma riski bulunuyor. BM bağlantılı UNFPA, 2020-2030 döneminde bu tür evliliklerde 13 milyonluk bir artış öngörüyor.

Küçük yaşta evlenen kızların üreme organları fiziksel tahriş ve tahribata ilaveten her türlü hastalığı kapmaya müsait hale geliyor.

Keza ergenlik ve olgunlaşma döneminde hamile kalan küçük gelinler, ister istemez bir dizi toplumsal komplikasyona ve çocuk doğurma oranının yükselmesine neden olabiliyorlar. Böylece hem kendilerine hem de bebeklerine zarar verme riskleri artıyor. 

Afrika boynuzu ülkelerinde kadın sünneti ile çocuk evliliklerinin oranının iki katına yükseldiği görülüyor.

Mesela 2021-2022 yılları arasında Etiyopya'da bu oran yüzde 119'a kadar yükseliyor. Somali'nin bazı yörelerinde ise yüzde 27 oranında arttığı görülüyor. Kimi mıntıkalarda ise yüzde 50 ile 59 arasında değişen bir artış tespit ediliyor. 

Günümüz dünyasının farklı bölgelerinde 18 yaşından küçük kız çocuklarından toplam 250 milyon kişi zorla evlendirilmiştir.

Bu konuda Afrika'nın payı yüzde 17 ile 125 milyon kıza tekabül ediyor. Her yıl evlenen 18 yaş altı kız çocuklarının ortalaması 12 milyondur.

Bu, her dakikada 23 kızın evlendiği anlamına geliyor. Sayının en yoğun olduğu bölgeler Sahraaltı Afrika ile Güney Asya'dır. (9)

Tablo karamsar gibi görünse de dünyanın her yerinde çocuk evliliklerine karşı çıkan farklı girişimler, oluşumlar, kadın hareketleri ve toplumun her kesiminden insanlar faaliyet halindeler. Bu tür çabalar, gelecek için insanlığa umut veriyor. 

YORUMLAR

Bu habere henüz yorum yapılmamış.İlk yorum yapan sen ol...

Yorum Yap

Bu Alan Boş Bırakılamaz
Bu Alan Boş Bırakılamaz
Yorum Yapma Şartlarını Kabul Etmediniz