Çocuk İstismarında Türkiye Ne Durumda?

Çocuk istismarının artışın en önemli nedeninin ise yoksulluk ve ekonomik bunalım.

  • | Son Güncelleme:
  • | Yeni Günaydın

"Çocuk İstismarı ve ihmali konusunda yasaların uygulanmasında ciddi eksiklikler ve duyarsızlıklar var" diyen Prof. Dr. Kasım Karataş'a göre, artışın en önemli nedeninin ise yoksulluk ve ekonomik bunalım

Türkiye'de son zamanlarda çocuk ihmali ve istismarına yönelik birçok haber kamuoyuna yansıyor.

2020 adalet istatistikleri de çarpıcı verileri ortaya koyuyor. İstatistiklere göre, cinsel suçlardan açılan davalar arasında çocukların cinsel istismar davası 15 bin 213 olarak kayıtlara geçti.

2020'de davası devam edenlerin de eklenmesiyle 209 bin 689 suça sürüklenen çocuk, mahkemelerde sanık olarak yargılandı, 52 bini ceza aldı.

Peki, bu veriler ne ifade ediyor?

Düzenlemeler çocukları istismara karşı koruyor mu? 

Bakanlıkların aldığı önlemler yeterli mi?

Nerede yanlış yapılıyor?

Tüm bunları Çocuk İstismarını ve İhmalini Önleme Derneği Başkanı Prof. Dr. Kasım Karataş ile Independent Türkçe için konuştuk.

Prof. Dr. Kasım Karataş'a göre, siyasetçilerden eğitimcilere toplumun her kesiminde çocuk haklarına dair bilgi, bilinç ve farkındalık eksikliği söz konusu.

"Çocuk İstismarı ve ihmali konusunda yasaların uygulanmasında ciddi eksiklikler ve duyarsızlıklar var" diyen Prof. Dr. Karataş, artışın en önemli nedeninin ise yoksulluk ve ekonomik bunalım olduğu görüşünde.

Çocuk ihmali ve istismarının, çocuğun sağlığına zarar verebilecek, gelişimini engelleyecek her türlü duygusal, fiziksel, cinsel tutum ve davranışları, ekonomik sömürüyü ve ihmali içerdiğini anlatan Prof. Dr. Karataş, bu davranışların, bilinçli ya da bilinçsiz olabileceği gibi çocuk tarafından da fark edilmeyebileceğini söyledi.

Çocuğun fiziksel zarar görmesiyle sonuçlanan, kaza ile oluşmamış her türlü davranışın fiziksel istismar olarak tanımlandığını anlatan Karataş, "Çocuk istismarı olguları arasında en sık rastlananı fiziksel istismardır" dedi.

Çocuğun kişilik gelişimine zarar veren her türlü davranış ve eylemin duygusal istismar olarak tanımlandığını dile getiren Prof. Dr. Karataş, duygusal istismarın çoğu zaman diğer istismar türlerine eşlik ettiğini belirtti.

Cinsel istismarda, bir çocuğun genelde bir yetişkinin cinsel tatmini için kullanılmasının söz konusu olduğunu hatırlatan Karataş, her yaştan ve her toplumsal ekonomik düzeyden çocuğun, cinsel istismara maruz kalabildiğini, cinsel istismara uğrayan kız çocukları oranının, erkek çocuklardan daha yüksek olduğunu ifade etti. 

EĞİTİMSİZLİK VE YOKSULLUK TEMEL NEDEN 

İhmalin ise, çocuğun temel gereksinimlerinin karşılanamaması olarak tanımlanabileceğini dile getiren Prof. Dr. Karataş; çocuk ihmalinin, ailenin sosyoekonomik koşulları, yoksulluk, işsizlik, aile içi sorunlar, boşanma, düşük eğitim, hastalık ve sakatlıklar gibi birçok nedenden etkilendiğini belirtti.

İhmal ve istismarın nedenleri arasında eğitimsizlik, yoksulluk, işsizlik, aile içi sorunlar, mağdurda ya da aile içindeki diğer bireylerde rastlanan fiziksel ve ruhsal sağlık sorunları, sakatlıklar, kronik hastalıklar, madde kullanımı, erken yaşta evlenmek, evlenmeye zorlanmak, anne baba yaşının çok genç olması, çocuk büyütmedeki deneyimsizlikler, suça yönelme, eğitimsizlik, çok çocuklu olmak, ataerkil aile yapısı gibi nedenlerin yer aldığını vurgulayan Prof. Dr. Karataş, bu konudaki verileri şöyle hatırlattı:

Türkiye'de ihmal/istismar edilen çocuklara yönelik tutulan düzenli veriler yok. Bununla birlikte olayın vahametini göstermesi bakımından bazı verilere bakılabilir. Türkiye İstatistik Kurumu'na (TÜİK) göre, 2020 yılında güvenlik birimine gelen veya getirilen çocuk sayısı 450 bin 803.

Bu çocukların yüzde 37,9'u mağdur konumumda, yüzde 25,3'ü kanunlarda suç olarak tanımlanan bir fiili işlediği iddiasıyla (suça sürüklenme), yüzde 18,5'i kabahat işlediği iddiasıyla, yüzde 13,0'ı bilgisine başvurma amacıyla, yüzde 5,0'ı kayıp (hakkında kayıp müracaatı yapılıp daha sonra bulunan) olması sebebiyle, yüzde 0,2'sinin ise bu nedenlerin dışındaki diğer nedenle güvenlik birimlerine gelmiş veya getirilmiş.

Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Yılmaz Çiftçi'ye göre çocuk statüsünde bulunan yaklaşık 2 bin 500 kişi cezaevlerinde bulunuyor. Cezaevinde annesinin yanında 780 çocuk kalıyor. TÜİK'in verilerine göre Türkiye'de 5-17 yaş grubunda ekonomik faaliyette çalışan çocuk sayısı 720 bin.

DURUM PARLAK DEĞİL

Çocuk istismarı ve ihmalinde Türkiye'nin dünyada ne durumda olduğunu sorduğumuzda Prof. Dr. Karataş, eldeki sınırlı verilerden çıkan sonucun parlak olmadığını söyledi.

"Türkiye'de yasalar çocukları istismara karşı koruyor mu?" şeklindeki sorumuzu Karataş,, "Türkiye'de yasal düzenlemeler genel olarak çocukları istismara karşı koruyan düzenlemeler içeriyor. Ancak yasaların uygulanması konusunda ciddi eksiklikler ve duyarsızlıklar bulunuyor" diye yanıtladı.

Türkiye'de çocuk ihmali ve istismarı vakalarında artış yönünde yaygın bir kanaat bulunduğunu dile getiren Prof. Dr. Karataş, "Son yıllarda giderek artan oranda yaygınlaşan yoksulluk ve ekonomik bunalım bu artışın en önemli nedeni. Yoksulluktan ve yoksunluktan toplumun ve ailelerin en kırılgan kesimleri, başta çocuklar etkileniyor" şeklinde konuştu.

Bu konuda kayıt ve veri yetersizliğine değinen Prof. Dr. Karataş, denetimlerin yeterliliği konusunda ise şunları söyledi:

Okullar, yurtlar, pansiyonlar ve benzeri kurum ve ortamlarda çocukların ihmal ve istismara karşı korunmasında yapılabilecekler arasında "denetim"in önemli bir yeri bulunuyor. Çocukların yaşadığı, basına da yansıyan ihmal ve istismar örnekleri dikkate alındığında buralarda denetimin de yeterli olmadığı açık.

EKSİKLİKLER LİSTESİ UZUN

PEKİ, BU KONUDA TÜRKİYE'DEKİ EKSİKLİKLER NELER?

Prof. Dr. Kasım Karataş'a göre, eksiklikler listesi oldukça uzun. Ancak en önemli eksiklik yeterli toplumsal duyarlılığının olmayışı;

Yöneticilerden siyasetçilere, bürokratlardan eğitimcilere, basına toplumun her kesiminde çocuk haklarına dair bilgi, bilinç ve farkındalık eksikliği en önemli sorun.

HANGİ ÖNLEMLER ALINMALI?

Son olarak, çocuk ihmali ve istismarlarının yaşanmaması için yapılması gerekenlere de değinen Prof. Dr. Karataş önlemleri şöyle sıraladı:

Birincil düzeyde tüm çocukların korunmasını amaçlayan işler. Çocuk refahını daha yukarılara çekecek her işi bu düzeyde yapılabilecekler arasında görebiliriz. Eğitime, sağlığa, sosyal hizmetlere, temiz su ve gıdaya erişim gibi... İkincil düzeyde çocukların ihmal, istismar ve şiddet konusunda risk altında olduğu toplum kesimlerine ve ailelere sunulacak koruyucu önleyici hizmetler. Üçüncül düzeyde ise ilk iki aşamada yürütülen çalışmalara rağmen yine de ihmal ve istismar edilen, şiddete uğrayan çocuklara ve çevresine sunulacak hizmetler.

INDEPENDENT / GÜLSEVEN ÖZKAN

 

YORUMLAR

Bu habere henüz yorum yapılmamış.İlk yorum yapan sen ol...

Yorum Yap

Bu Alan Boş Bırakılamaz
Bu Alan Boş Bırakılamaz
Yorum Yapma Şartlarını Kabul Etmediniz