Bakan Güler: 'Kasıtlı Organize Disiplinsizlik'
Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, TBMM'deki bütçe görüşmelerinde Milli Savunma Üniversitesinin mezuniyet töreninde bazı teğmenlerin kılıçlı yeminiyle ilgili soruya yanıt verdi.
- | Son Güncelleme:
- | Yeni Günaydın
Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, teğmenlerin kılıçlı yeminiyle ilgili, "Teğmenlere isnat edilen suç kılıç çatmak değil, kasıtlı organize disiplinsizliktir. Disiplin Kurulu kararını verecek, disiplinsizlikten asla taviz verilmeyecektir." dedi.
Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, TBMM'deki bütçe görüşmelerinde Milli Savunma Üniversitesinin mezuniyet töreninde bazı teğmenlerin kılıçlı yeminiyle ilgili soruya yanıt verdi.
"ORGANİZE DİSİPLİNSİZLİKTİR"
Ortaya çıkan durumunun bir disiplin suçu olduğunu ifade eden Bakan Güler, "İsnat edilen suç kılıç çatmak, ant okumak değil; ikazlara rağmen kasıtlı organize disiplinsizliktir. Teğmenlerin hiçbirine 'Neden ant okudunuz?', 'Neden Atatürk'ün askerleriyiz dediniz' diye soru sorulmadı. Söz konusu eylem amirlerinin izinleri olmadan organize edilmiş, emir komuta zinciri devre dışı bırakılmıştır" dedi.
"DİSİPLİNDEN ASLA TAVİZ VERİLMEYECEKTİR"
Bu durumun kabul edilmesinin ve görmezden gelinmesinin mümkün olmadığını dile getiren Güler, "Esasen bu konu bizim gündememiz değildir. Her gün 30 bin evladımız operasyonda. Onları takip ediyoruz. Disiplin kurulu bunun kararını verecek. Disiplinden asla taviz verilmeyecektir. Disiplinsizligin aması fakatı olamaz" diye konuştu.
"OLAYA KARIŞANLARI BAŞARILI OLMALARI DİSİPLİNSİZ GERÇEĞİNİ DEĞİŞTİRMEZ"
Bakan Güler, "Olaya karışanların genç başarılı olmaları, metnin daha önce okunmuş olması disiplinsizlik gerçeğini değiştiremez. Bu eylemle TSK'nın yıpratılmasına zemin yaratılmıştır. TSK'da müesses disiplin olmazsa olmazdır
Bakan Güler konuşmasını şöyle sürdürdü:
“ABD'nin Yunanistan'daki varlığı ile Yunanistan'da hangi üsleri kullandığı tarafımızca bilinmektedir. ABD'nin Dedeağaç'a askeri unsurlar konuşlandırması bölgedeki stratejik dengeleri etkilemekte ve Türkiye'nin güvenlik politikalarını doğrudan ilgilendirmektedir. Bu gelişmeleri yakından takip etmekte, ulusal güvenlik çıkarlarını korumak adına gerekli diplomatik ve askeri adımları atmaktayız.”
SİPER-1’in üretildiğine dikkati çeken Bakan Güler, konuşmasına şöyle devam etti:
“Savunma sanayi konularıyla ilgili SİPER ve Çelik Kubbe konusunda hava savunma sistemimizle ilgili olarak biz şu anda hava savunma sistemlerimizin hepsini tamamlamış bitirmiş durumda değiliz. Hava savunma sistemi; Çelik Kubbe bir sistem. Bunun içinde 4-5 tane ayrı sistem var. İşte HISAR-O sistemi, HISAR-A sistemi, SİPER sistemi ve bunlarla beraber KORKUT yakın alçak hava savunma sistemi. Bunları hepsinin ayrı ayrı bu yazılımların bir sistemle, bir yazılımla birleştirilerek kullanıldığı bir sistemin adı da Çelik Kubbe. Dolayısıyla ülkemizin hava savunmasını sağlayabilmemiz için bir tane Çelik Kubbe değil, birden fazla çelik kubbelere ihtiyacımız olacak ve bunlar da üretilmeye başladı. F-16 tedariki projesi ile ilgili olarak hava kuvvetlerimizin ihtiyaçları doğrultusunda eğitim ve HÜRJET ve 5. nesil milli uçağımız KAAN hizmete girinceye kadar gelişmiş teknolojiyle donatılmış modern savaş uçaklarının envantere alınması ve envanterin çeşitlendirilmesi çalışmalarımız devam ediyor."
"F-16 MODERNİZASYONU TUSAŞ TESİSLERİMİZ KENDİSİ YAPABİLECEK DURUMDA ŞU ANDA"
F-16 Blok 70 tedariki kapsamında başlangıç ödemesinin yapıldığını belirten Bakan Güler, “1,4 milyar dolarlık bir parayı yatırdık. Bunun da 40 tane F-16 Blok 70 Viper uçağı alacağız” dedi. F-16’lar için satın alınması planlanan modernizasyon kiti siparişlerinden vazgeçildiğini duyuran Bakan Güler, “F-16 modernizasyonu TUSAŞ tesislerimiz kendisi yapabilecek durumda şu anda. Dolayısıyla onları oraya devrettik. Kırk tane uçak alacağız. Bir de özellikli mühimmatlar var. Onları alacağız. Yaklaşık 6,5 - 7 dolar olacak tamamı” şeklinde konuştu.
Bakan Güler konuşmasına şöyle devam etti: “Eurofighter'dan da sizlerin de tahmin ettiği gibi bir çeşitlilik olsun istedik. Hep Amerika, hep onları değiştirmek istedik ve Eurofighter'da bir Avrupa konsorsiyumu İngiltere, İtalya, İspanya ve Fransa'dan oluşuyor dörtlü. İngiltere, İtalya ve İspanya evet dediği halde Almanya bu koalisyon nedeniyle tam cevabı çıkaramıyordu. Ama şimdi onunla ilgili izinleri çıkardıklarını ifade ettiler. Bununla ilgili çalışmalarımız devam ediyor. Geliştikçe bildiririz.”
"KAAN UÇAĞINI ŞİMDİ YAPACAĞIMIZI, YAPABİLECEĞİMİZİ DE UÇTUĞUNU DA GÖRÜNCE BİRAZ DÜŞÜNCELERİ DE DEĞİŞTİ"
Türkiye’nin F-35 programından çıkarılmasının ardından son günlerde gündeme gelen konulara ilişkin konuşan Bakan Güler, “Şimdi F-35'lerle ilgili 6 tane uçağımız var orada. Amerikalılar da bu F-35 konusunda biz KAAN uçağını şimdi yapacağımızı, yapabileceğimizi de uçtuğunu da görünce biraz düşünceleri de değişti. Onlar şimdi kendileri de F-35'i verebileceklerini ifade ediyorlar. Şimdi biz hem üretim payımızın tekrar bize verilmesinde ısrar ediyoruz. Hem de kırk tane de toplam F-35'i almak için isteğimizi bildirdik” şeklinde konuştu.
Türkiye’nin S-400 alım sürecinden bahseden Bakan Güler, hava savunma sistemi talebinin 1991’de başladığını ifade etti. Bakan Güler, "S-400 hava savunma sistemleriyle ilgili biz 1991 yılından itibaren dünyadaki hava sistemi olan her ülkeye müracaat ettik. Amerika Patriot verin kardeşim bize 1, 2, 3, 5, 8 yok. Fransa ve İtalya, SAMP-T’ler var. SAMP-T’leri verin. Ama aşağıda, Orta Doğu'da durum habire gelişiyor. O zamanki komuta kademesiyle ilgili söylüyorum. Çin vermedi. Mecbur kalarak S-400'ü aldık" diye konuştu.
S-400’lerin kurulum aşamaları hakkında da bilgi veren Bakan Güler, "S400'leri kuracağımız, kullanacağımız her yer belli. Bunların bütün oraya yerleşeceği yerler, altındaki mahzenler dahil hepsi yapıldı, hazır. Sadece biz bir emir verdiğimiz anda herkes hangi bölgeye emir verdiysek o bölgeye hareket edecek. Yani bize bir taarruz tehlikesi çok üst düzeyde bir şeye çıkacak ki hava taarruzu biz de S-400'ü kullanalım" ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin envanterinde bulunan tank sayısı hakkında bilgi veren ve Altay tankları konusunda konuşan Bakan Güler, "Tanklarla ilgili şu anda 3000'in üzerinde tankımız var ve bu önümüzdeki 2025'in sonunda da biz normal Altay tankını seri üretimde almaya başlayacağız’’ ifadelerini kullandı.
"Makine kimya, sürekli olarak devletimizin emrinde orada çalışmaya devam edecek"
Makine Kimya Endüstrisi’nin özelleştirilmesiyle ilgili konuşan Bakan Güler, "Böyle bir şey söz konusu değil. Asla ve kata olamaz. Zaten makine kimya, sürekli olarak devletimizin emrinde orada çalışmaya devam edecek. Tam tersine çok önemli ciddi yatırımlara girdik. Orada kendi ülkemizin ihtiyaçlarının tamamını karşılayacak şekilde çok kısa zamanda üretime başlayacağız’’ dedi.
Türkiye’ye 2020 yılında İdlib’te 33 tane şehit vermesinin ardından TSK’nın yaptığı operasyonlara değinen Bakan Güler, ‘’İdlib'te 33 tane şehit verdikten sonra hiçbir şey yapılmadı diye soruldu. İdlib'te evet 33 şehit verdik çünkü Suriye uçakları o gün yanlış bir hedefe ateş ettiler. 50 kere de pişman oldular ama biz de onun ertesi günü şunları yaptık; Suriye rejimine ait 3 uçak, 8 helikopter, 3 tane insansız hava aracı, 151 tank, 47 top obüs, 52 ÇNR, 8 hava savunma sistemi, 12 tanksavar silahı, 4 havan, 24 zırhlı araç, 27 zırhlı muharebe aracı, 34 silahlı pikap, 60 askeri araç ve 10 mühimmat deposunu vurduk’’ diye konuştu.
Tuzla Piyade Okulu’nda Atatürk fotoğrafı takılmamasıyla başlayan kavga sonrası soruşturma başlatılan teğmenler hakkında sorulan soruyu cevaplayan Bakan Güler, “Geçen senede bir tane kabul edilemez bir şekilde bir tanesi Atatürk'ün resmini takmayacağım dedi. Daha sonra bölük komutanın emriyle onu taktı ama tabii bir şey ifade etmedi. Sonra bunlar üç kişiydiler. Öğleden sonra dört tane diğer teğmenimiz dört tane gidiyorlar, bunların hepsinin ağzını burnunu kırıyorlar. Biz bu yedi tanesini de sonunda bunların hepsinin de disiplin kuruluyla ilişkileri kesilmiştir” ifadelerini kullandı.
Türkiye'ye çok yakın bir konumda bulunan Meis Adası uluslararası anlaşmalar uyarınca gayri askeri statüde bulunması gereken 23 adadan biri olduğunu hatırlatan Bakan Güler, bu adaların gayri askeri statülerinin bozulması konusunda Türkiye'nin uluslararası anlaşmaların kendine tanıdığı hakları kullanmaktan geri durmayacağını geçmişten bu yana dile getirdiklerini söyledi.
YORUMLAR
Yorum Yap