Arjantin Ekonomisinde Neler Oluyor?

Türkiye ve Arjantin ekonomilerinin 2001 krizinden bu yana benzeşen ve ayrışan özelliklerini ele aldık

  • | Son Güncelleme:
  • | Yeni Günaydın

Türkiye son iki haftada ikinci kez kritik bir seçime giderken, ekonomistler ülkenin durumuna dair önemli tespitlerde bulunuyor.

Son günlerde bu ekonomi analizlerinde Türkiye'yle beraber anılan bir ülke var: Arjantin. Birçok yorumcu Türkiye'nin ekonomik durumunun Arjantin'e benzediği veya benzeyebileceği yorumunu yapıyor.

Bu kişiler arasında Daron Acemoğlu, Hayri Kozanoğlu ve Mahfi Eğilmez gibi saygın ekonomistler de var.

Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nde görev alan Prof. Dr. Acemoğlu, karışık politikalar, giderek azalan döviz ve altın rezervlerini hatırlatarak, "1990’lara geri dönüyoruz. Arjantin benzeri bir durum söz konusu" dedi.

Eski Hazine Müsteşarı Eğilmez ise AVM'lerin, kafelerin doluluk oranlarına ve ekonomik kriz olmadığını savunan kişilere işaret ederek, "Aynı durum krizin tam ortasındaki Arjantin'de görülüyor" ifadelerini kullandı.

Prof. Dr. Kozanoğlu ise Türkiye'deki durumun henüz Arjantin kadar kötü olmadığı görüşünde.

Arjantin'de neler oluyor?

Eskiden Latin Amerika'nın en güçlü ülkesi konumundaki Arjantin'de enflasyon yüzde 100'ün üzerine çıkarak son 30 yılın rekorunu kırdı.

Geçen yılın temmuz ayından beri tam üç kez ekonomi bakanı değiştiren ülke, merkez soldan Devlet Başkanı Alberto Fernandez'in kurduğu koalisyonla yönetiliyor.

Güney Amerika'nın halihazırda en büyük ikinci ekonomisi olan ülkenin uluslararası sermayeye neredeyse hiç erişimi yok. Yani ülke, uluslararası piyasalardan borçlanamıyor. Aynı zamanda Uluslararası Para Fonu'ndan (IMF) 44 milyar dolarlık borç alan ülke, imzalanan anlaşmanın koşullarına bağlı kalmak için de mücadele ediyor.

Nüfusun yüzde 40'ı yoksulluk sınırının altında

Arjantinlilerin yaklaşık yüzde 40'ı bugün yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Bu da her 10 Arjantinliden 4'ü demek.

Merkez bankası, Rusya - Ukrayna savaşının da şiddetlendirdiği kriz karşısında çareyi daha fazla para basmakta buluyor.

ABD'deki Wilson Center'ın Arjantin Projesi ve Latin Amerika Programı Direktörü Dr. Benjamin Gedan ise, "Herhangi bir ekonomistin size söyleyeceği gibi, para basmak bizi tek bir yöne götürür: Yüksek enflasyon" ifadelerini kullanıyor.

"Dağlar kadar paranın hiç değeri yok"

Arjantinliler sürekli değişen kur ve artan enflasyon karşısında bankaları kullanmaktan kaçınarak, alışverişlerini nakitle yapıyor. Hatta bankalar kredi vermediği için emlak satışları bile nakit peso üzerinden yapılıyor.

Bu da yurttaşların yanlarında çantalar dolusu nakit parayla dolaşmasına neden oluyor.

Buenos Aires'te yaşayan ve ABC News'a konuşan Rudy Rindlisbacher, gününü geçirmeye yetecek kadar pesoyu ceplerine sığdıramadığını söylüyor.

Ceplerinizden o kadar çok peso çıkar ki yürüyemezsiniz bile. Dağlar kadar paranın hiçbir değeri yok.

Arjantin bu kağıt banknot fazlalığını gidermek için bu hafta 2 bin pesoluk yeni banknotları piyasaya sürdü. O sırada 2 bin pesonun değeri sadece 4 dolardı.

Neyin pahalı, neyin ucuz olduğunu ayırt edemiyorlar

An itibarıyla Arjantin'de 1 dolar, 235 peso ediyor. Ancak hem enflasyon oranı hem de döviz kuru her an değişebiliyor.

Bu nedenle Arjantinliler işlerini büyük bir belirsizlik içinde yönetmek zorunda. Ülkenin kuzeybatısındaki Mendoza'da özel şoför olan Eduardo Rad, iş için ücret teklifi vermenin bir tür kumar olduğunu söylüyor.

Anahtarlık, kalem, çakmak ve diğer küçük eşyaları süsleyip satarak da geçimini sağlayan Rad, "Diyelim ki bir işyerine gidiyorum. 200 kalem sipariş ediyorlar, ben de fiyatını veriyorum. Ama ben alışverişimi yapıp kalemleri işleyene kadar kârımın bir kısmını, hatta tamamını kaybetmiş olabilirim" ifadelerini kullanıyor.

Dört nala koşan enflasyonun en yorucu yanlarından biri de fiyatların pahalı olup olmadığının ayırt edilememesi. Buenos Aires şehir merkezinde kısa süreli kiralık dairelere bakan emlakçı Guido Mazzei, "Fiyatlar her gün o kadar artıyor ki, sonunda hiçbir şeyin değerini anlayamıyorsunuz" diyor.

Asla tek bir yerden alışveriş yapmazsınız; 5 veya 6 süpermarketi karşılaştırırsınız. Bu bir hazine avı gibi; deterjan için bir yer, yumurta için başka bir yer... Sonunda yine de pahalı mı yoksa ucuz mu olduğunu bilmediğiniz bir ürüne para ödersiniz.

Mavi dolar mı resmi dolar mı: Dövizler karaborsada

Danışmanlık firması FMyA'ya göre Arjantin Merkez Bankası'nın net nakit rezervleri tahmini 1,3 milyar dolara kadar inmiş durumda. Toplam rezervler 2019'daki seviyenin yarısından daha az. Bu durum devalüasyon riskini artırıyor.

Dış ticaret açığı belirginleşen ülkeler, kendi paralarının değerini diğer ülkelerin para birimleri karşısında düşürmek zorunda kalabiliyor. Buna devalüasyon adı veriliyor. Ülkeler bununla döviz gelirlerini artırmayı amaçlıyor. Türkiye de 1946, 1958, 1970 ve 1994'te devalüasyona gitmek zorunda kalmıştı.

Bugün Arjantin'deki devalüasyon beklentisi, daha fazla kişinin dolar almasına, ülkenin ihracatı durdurmasına veya ithalatı hızlandırmasına neden oluyor. Bunun sonucunda da resmi döviz kuruyla çeşitli paralel kurlar arasındaki fark, yüzde 100'e kadar çıkıyor.

Arjantin'de yapay olarak sabitlenmiş bir döviz kuru var. Yani döviz kuru piyasaların talebiyle değil, doğrudan hükümet tarafından belirleniyor.

Tüm bunlar peso ve doların yasadışı olarak takas edilebildiği paralel bir döviz piyasasının ortaya çıkmasına neden olmuş. Arjantinliler yasa dışı oranda değiştirilen dolara "mavi dolar" adını veriyor. Mavi doların değeri, resmi döviz kurunun iki katına çıkabiliyor. Bu yüzden bu uygulamaya genellikle yabancılar ilgi gösteriyor.

Ancak birikim yapmak için mavi dolara başvuran Arjantinlilerin sayısı da çok fazla. "Motosikletli insanlarla" sokakta, bir çamaşırhanenin arkasında veya gizli köşelerde buluşan yurttaşlar buralarda mavi dolar bozduruyor veya satın alıyor.

Siyaset bilimci Hüsamettin Aslan, Independent Türkçe'de yayımlanan yazısında bu durumu, "Arjantin'e giden bir yabancı için kredi kartıyla ödeme yapıp-yapmamak arasında ciddi bir fark vardır. Örneğin Buenos Aires'te bir restoranda diyelim ki size 2 bin pesoluluk (170 TL) bir hesap geldi" diye açıklıyor:

Eğer hesabı 'Mavi oran' üzerinden nakit olarak öderseniz 220 TL'nin biraz altında; resmi döviz kuru üzerinden öderseniz 350 TL civarında ödemiş olursunuz. Ancak bu, 18 Mayıs itibarıyla böyle. Bu yazıyı okuduğunuz saatlerde yukarıda ifade ettiğimiz kur farkı çoktan değişmiş olacak.

Ülkede halihazırda ekonominin yüzde 95'inin paralel döviz kuruyla döndüğü tahmin ediliyor. Tekstilden ev eşyasına, gıdadan teknolojik ürünlere kadar ithal her türden ürün döviz kuruna karşılık ödeniyor. Yani bir teknoloji mağazasında kredi kartıyla bir oyun alırsanız, onu resmi dolar oranına karşılık pesoyla ödüyorsunuz.

Arjantin ve Türkiye: Kısa bir karşılaştırma

Bu noktada Arjantin - Türkiye benzetmeleri akla geliyor. Yukarıda da sayılan rakamlar ve oranlar üzerinden kısa bir karşılaştırma yapılabilir.

Enflasyon oranı: Arjantin'de enflasyonun şubat ayında yüzde 102,5'e ulaştığı bildirilmişti. IMF verilerine göre, ülkenin 2023 enflasyon oranı ise yüzde 98. Yine IMF verileri, Türkiye'nin 2023 enflasyon oranının yüzde 50 olduğunu gösteriyor. Arjantin dünyanın en yüksek enflasyon oranına sahip 4. ülkesiyken, Türkiye de 7. sırada.

İşsizlik oranı: Arjantin'in güncel işsizlik oranı yüzde 7,6. Türkiye'de bu oran yüzde 11.

Kişi başına gayri safi yurt içi hasıla: 2022 IMF verilerine göre Türkiye'de kişi başına milli gelir 10 bin 620 dolar. Arjantin'de ise 13 bin 660 dolar.

Yoksulluk sınırının altında yaşayanlar: Yukarıda her 10 Arjantinliden 4'ünün yoksulluk sınırının altında yaşadığı belirtilmişti. Tüketici Hakları Derneği'nin geçen yıl haziran ayında yaptığı açıklamaya göreyse Türkiye'de tüketicilerin yüzde 45’den fazlasının yoksulluk sınırının altında yaşıyor.

İki ülkede de son kriz 2018'e dayandırılıyor

Hem Türkiye'nın hem de Arjantin'in içinde bulunduğu son ekonomik sıkıntılar, medyada 2018'deki döviz kuru artışı ve borç krizlerine dayandırılıyor.

Bloomberg yazarı Ben Holland'ın Eylül 2018'de kaleme aldığı bir makalede, "Arjantin ve Türkiye ekonomileri, liderlerinin birbirine zıt bankacılık felsefelerine rağmen aynı noktada" ifadelerine yer verilmiş:

Her iki ekonomi de yüksek enflasyonla ve para birimlerinin değerindeki düşüşle mücadele ediyor. Her iki ülke de ekonomik durgunluk riski altında.

O dönemde Türkiye piyasalarına en büyük darbe, Rahip Brunson kriziyle gelmişti. ABD'li evanjelist rahip, İzmir'de, "terör örgütleri adına suç işlediği ve casusluk yaptığı" iddiasıyla yargılanmış 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası verilmişti. Rahibin halihazırda cezaevinde kaldığı süre gözönünde bulundurularak bir daha hapis yatmamasına hükmedilmiş ve Brunson serbest bırakılmıştı. Ancak bu süreçte dönemin ABD Başkanı Donald Trump, Türk ürünlerine ilişkin gümrük vergilerini artırmıştı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise bu yaptırımları, ABD menşeili ürünlere uygulanan vergileri artırarak takip etmişti. Bu süreçte ekonomi de darbe almıştı.

Arjantin ise 1950'lerden bu yana ekonomik durgunlukla neredeyse diğer tüm ülkelerden daha çok kez karşı karşıya kaldı. Ancak o ülkenin de içine düştüğü son kriz 2018'de başladı. Ülke o zamandan beri toparlanamıyor, yıllık enflasyon da yüzde 50'nin altına düşmüyor.

O yıl peso, dolar karşısında değerinin yarısını kaybetti. Bunun üzerine IMF, dönemin lideri Mauricio Macri yönetimine 57 milyar dolarlık rekor borç verme kararı aldı. Ama bu program hayata geçirilemedi ve dolayısıyla ekonomiyi istikrara kavuşturamadı.

Fernandez'in 2019'da seçilmesinin ardından ülke temerrüde düştü. Temerrüt, borçlu ülkenin, borçlanmasıyla ilgili yükümlülüklerinin birini, birkaçını veya hiçbirini zamanında yerine getirmemesi anlamına geliyor.

Temerrüdün ardından uluslararası krediye erişimini kaybeden Fernandez, Kovid-19 pandemisi sırasında nakit yardımları finanse etmek için para basmaya karar verdi. Bu da enflasyonun daha da yükselmesine neden oldu.

Arjantin'de kuraklık da etkili oldu

Aynı zamanla tarihi bir kuraklıkla karşı karşıya kalan ülkenin tarım vergileri de azalında ekonomik kriz daha da derinleşti. Ekonomistler, gayri safi yurtiçi hasılanın 2023'te yüzde 3 oranında düşeceğini öngörüyor.

Kuraklık, Arjantin'in büyüme, istihdam ve vergi gelirleri için gerekli olan temel emtia ihracatını (soya, mısır ve buğday) ortadan kaldırıyor.

2022'de IMF ve Fernandez yönetimi, Macri hükümetiyle müzakere edilen 57 milyar dolarlık paketin yerine 44 milyar dolarlık yeni bir anlaşmaya vardı.

 "Yeterince faiz artırmadı"

Arjantin Merkez Bankası, Türkiye'den farklı olarak, krizi azaltmak için faiz artırımına gitti. Ancak bu da enflasyonu düşürmedi. Ekonomist Eğilmez'e göre bunun birden fazla nedeni var.

Eğilmez, kendi blogunda kaleme aldığı yazıda şöyle diyor:

İlk nedeni faizin yeterince artırılmamış olması. Brezilya Merkez Bankası, enflasyona karşı çok daha hızlı ve aktif tavır alarak artırmış ve bir yıl önce yüzde 12,13 olan enflasyonu bugün itibarıyla (24 Nisan) yüzde 4,65'e düşürmüş. Kuşkusuz enflasyonu düşüren tek neden faizi artırmak değil. Brezilya buna ek olarak yapısal reformlara da girişmiş.

Arjantinliler paradan kaçıyor, harcama yapıyor

Uzmanlar, Buenos Aires'teki dolu restoranlara, kafelere ve AVM'lere de dikkat çekiyor. Ancak onlara göre Arjantinlilerin sürekli para harcaması mali bir başarının göstergesi değil.

Ükede "parayı yakmak" anlamına gelen İspanyolca bir terim var: Quema La Plata. Bu eğilim, aslında tam aksine insanların paradan kaçtığını gösteriyor.

Zira kurun ve enflasyonun devamlı arttığı Arjantin'de para peso cinsinden olduğu sürece mal, paradan daha değerli görülüyor. Örneğin, Buenos Airesli bir yurttaş, "Bir buçuk yıl önce 4,5 milyon pesoya satın aldığım 2018 Toyota HiLux'um var. 6 ay sonra 7,5 milyon peso oldu. Şimdi neredeyse 12 milyon peso değerinde" diyor.

Türkiye'de de kafeler dolu

Eğilmez, Arjantinlilerin para harcama eğiliminin de Türk yurttaşların eğilimleriyle benzerlik gösterdiği düşüncesinde.

"Arjantin’de de tıpkı Türkiye’deki gibi yüksek enflasyona, hayat pahalılığına, paranın dış değer kaybına karşın lüks mağazalar ağzına kadar dolu, lüks restoranlarda yer bulunamıyor, en pahalı cep telefonları için ön siparişler veriliyor. Pek çok kişi ülkenin krizde olmadığını iddia ediyor" diyen ekonomist, şöyle ekliyor:

Enflasyon yükseldikçe paradan kaçış ve harcama eğilimi daha da artıyor. Böylece tüketim artışı enflasyonu, enflasyon artışı da tüketimi besler hale geliyor ve ekonomi kısır döngüye giriyor.

Arjantin nasıl bu hale geldi: "En büyük nedeni popülizm"

1930'daki Büyük Buhran'dan önce Arjantin, kişi başına geliriyle dünyanın en zengin 10 ülkesi arasında yer alıyordu.

19.Yüzyılın sonlarına doğru, Avrupalılar bu bölgeye yatırımlarını güçlendirmişti. 20.Yüzyılın başlarında Arjantin, "Latin Amerika'nın Paris'i" diye anılıyordu.

Yorumların büyük kısmına göre ülkenin 20. yüzyılda hızla kan kaybetmesinin nedeni siyasi mücadeleler ve popülist politikalardı.

II. Dünya Savaşı’ndan sonra ülkede art arda yaşanan darbelerin ardından Juan Peron birçok kez iktidara geldi. Bu dönemlerde ülke "Peroncu Popülizm" diye adlandırılan bir sistemle yönetiliyordu.

Eğilmez, Peron'un uyguladığı politikalardan bazılarını, "Çiftçileri, ürünlerini devlete düşük fiyatla satmaya zorladı ve bu ürünleri ihraç ettirerek devlete ciddi kazançlar sağlanmasının yolunu açtı. Çiftçilerin bu durumu protesto etmek üzere üretim kısıtlamasına gitmesi sonucu ülke tarım ürünleri üretiminde zor duruma düştü ve bu ürünleri ithal etmek zorunda kaldı" diye açıklıyor:

Peron, II. Dünya Savaşı sırasında biriktirilen paraları harcayarak çalışanlara erken emeklilik, maaş artırımları gibi haklar tanıdı. Bu adımlar bütçe açıklarının artmasına ve enflasyonun yükselmesine yol açtı. Bir yandan da ordu üzerindeki etkisini kullanarak ülkede hemen her alanda kontrolü eline aldı. Özgürlükleri kısıtladı, liyakati bir yana bırakarak her tarafa kendi adamlarını, destekçilerini yerleştirmeye girişti.

Peron, askeri darbeler nedeniyle aralıklarla devam eden iktidarının sonunda 1974'te öldü. Bunun ardından başkanlık görevini eşi İsabel Peron üstlendi. Onun döneminde ise enflasyon yüzde 600'ü aşınca yeniden bir askeri darbe yapıldı.

Peron döneminden beri Arjantin iktidarları yolsuzluklarla da anılır hale geldi. Askeri cunta yönetiminin 1982'de Birleşik Krallık'la savaşa girmesi de durumu iyice kötüleştirdi.

Güney Atlantik’te yer alan, Birleşik Krallık'a bağlı Falkland adaları için çıkan savaşta birçok ülke Arjantin'e ambargolar uyguladı. Para basımlarıyla enflasyon oranları yüzde 5000'e kadar yükseldi.

2001 krizi: İki ülke, iki bankacılık sistemi

Ufak bir medya taraması yapıldığında 2001'deki ekonomik krizler döneminde de Arjantin ve Türkiye'nin sık sık birlikte anıldığı görülüyor.

Örneğin The Economist'in Mart 2001 tarihli bir analizinde, Türkiye ve Arjantin'in IMF'yle büyük kurtarma paketlerini müzakere ettiği, ABD yönetiminin ise bu nedenle IMF'yi eleştirdiği ifade ediliyor:

Şimdiye kadar ne Türkiye krizi ne de Arjantin'deki siyasi sorunlar gelişmekte olan diğer ülkelerin mali piyasalarında paniğe yol açmadı. Ve şimdiye kadar her iki kriz de kontrol altında tutulabildi.

Bloomberg'ün Türkiye'yle ilgili bir analizinde ise "Türkiye de 2001'de IMF vesayeti altında en kötü mali krizini yaşadı" deniyor:

Yerleşik siyasi partiler tasfiye edilerek Erdoğan'a iktidar yolu açıldı. 1990'larda bütçeyi zorlayan seleflerinin aksine, Erdoğan ekonomisini hiçbir zaman devlet parasıyla yönetmedi. Bunun yerine banka paralarına güvendi. Kamu borcu ve açıkları azaldıkça ve enflasyon düştükçe özel kredi arttı. Borç verme patlaması yaşandı.

Bu sırada Arjantin'de halkın bankalara ve diğer kurumlara yönelik güvenini derinden sarsacak bir adım atılmıştı. 2001 krizinin sert ortamında yönetim, yurttaşların banka mevduatlarına el koyma kararı aldı ve döviz birikimlerini düşük bir kurla pesoya dönüştürdü. Ülkede ayaklanmalar başlarken, Arjantinliler o zamandan beri paralarını bankada tutmaktan kaçınıyor.

Ticarette diğer para birimlerine yöneliş ve kripto

Donald Trump sempatisiyle tanınan ve desteğini son dönemde giderek artıran Arjantinli siyasetçi Javier Milei, doların halihazırda ülke ekonomisinde büyük yer kapladığını ve bu yüzden ülkenin resmi para biriminin dolar olması gerektiğini savunuyor.

Ekonomistler bunun ülke ekonomisini daha da kırılgan hale getirerek hiperenflasyona yol açacağını söylerken, mevcut yönetim de dış ticarette dolara alternatif para birimlerine yöneliyor.

Örneğin Arjantin ve Brezilya liderleri, yılın başında "Sur" adı verilen ortak bir para birimini yürürlüğe koyarak önce iki ülke arasında, ardından tüm Latin Amerika'da ticaretin ortak bir para birimiyle yürütülmesi konusunda çalışmalar yürüttüklerini duyurdu.

Ortak para biriminin oluşturulmasıyla, ekonomik krizler nedeniyle dolara erişmekte zorlanan Arjantin’in Brezilya'dan gerçekleştireceği ithalat için yapacağı ödemelerde daha az zorlanması hedefleniyor.

Uzmanlar, iki ülkenin ticarette ortak bir para birimi kullanmaya başlamasının zorlu bir süreç olduğunu ancak başarılı olması halinde dünyadaki başka bölgeler için de benzer hamlelerin gelmesini sağlayacağına işaret ediyor.

Ukrayna Savaşı nedeniyle Rusya'ya uygulanan ambargolar da Türkiye'yi ruble kullanmaya itiyor. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya'dan satın alınan gazın yüzde 25'inin Rus para birimi rubleyle ödenmesi konusunda Türkiye'yle anlaşmaya varıldığını geçen yıl sonunda açıklamıştı.

Ülke içinde ise yurttaşlar artan döviz kurları karşısında kripto paralara yönelmeye başladı. Son verilere göre Türkiye'de dijital para sahipliği yüzde 27,1. Türkiye bu oranla dünyada bitinci oldu. Üstelik Türkiye'yi yüzde 23,5'le Arjantin takip ediyor.

İki ülke de 2023'te kritik seçimlerle karşı karşıya

Bilindiği üzere Türkiye bugün (28 Mayıs) Cumhurbaşkanlığı Seçimleri'nin ikinci turu için bir kez daha sandığa gidiyor.

Ancak 2023'ün en kritik seçimleri söz konusu olduğunda Türkiye yalnız değil. Bu yıl ekim ayında Arjantin'de de genel seçimler yapılacak. Mevcut hükümetin para politikalarından halkın rahatsız olması nedeniyle, Fernandez'in yeniden seçilmesine pek ihtimal verilmiyor. Ancak kimin seçileceği bir muamma.

Uzmanlar Arjantin'de kimin kaybedeceğini bildiklerini ama kimin kazanacağına dair fikir yürütemediklerini belirtiyor.

Öte yandan ülkede bir sosyal patlama yaşanması da mümkün.

Aralık ayında Arjantin'de protesto beklentileri vardı. Ancak ülkenin Dünya Kupası'nı kazanmasıyla bu beklentiler bastırılmıştı. Seçimler yaklaşırken ayaklanma olasılığı yine gündemde.

 

Yararlanılan kaynaklar: ABC News, Washington Post, Quartz, IMF, Bloomberg, The Economist, El Pais, Mahfi Eğilmez, 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü, Para Analiz, NTV, Euronews, Cumhuriyet, Webtekno, T24, BirGün,

Independent Türkçe


 

YORUMLAR

Bu habere henüz yorum yapılmamış.İlk yorum yapan sen ol...

Yorum Yap

Bu Alan Boş Bırakılamaz
Bu Alan Boş Bırakılamaz
Yorum Yapma Şartlarını Kabul Etmediniz