Adnan Oktar'a Bilgi Sızdıran Bir Bakan mı?
Mali Şube Müdürü Furkan Sezer, 1999'da başarıya ulaşamayan 2018'de gerçekleştirilen operasyona ilişkin çok çarpıcı açıklamalar yaptı.
- | Son Güncelleme:
- | Yeni Günaydın
Adnan Oktar Suç Örgütü Operasyonu'nun başındaki isim dönemin Mali Şube Müdürü Furkan Sezer, böyle bir örgütün Cumhuriyet tarihinde olmadığını belirterek eski bir bakanın da örgüte bilgi sızdırdığını açıkladı.
Adnan Oktar Suç Örgütü Operasyonu'nun başındaki dönemin Mali Şube Müdürü Furkan Sezer, 1999'da başarıya ulaşamayan 2018'de gerçekleştirilen operasyona ilişkin çok çarpıcı açıklamalar yaptı.
Sözcü TV’de soruları yanıtlayan Furkan Sezer, operasyonun 2017 yılının sonuna doğru bir CİMER ihbarıyla başladığını belirterek, “Gönderenin kimliğini teyit ettik. İhbar, içerik açısından dolu ve teyit edilebilecek bilgiler içeriyordu. Bu kişi örgütün içerisinde uzun yıllar kalmış, örgütü çok iyi bilen Özkan Mamati’ydi. İddianın soruşturmaya çevrilmesine inandık. İhbar, örgütün finansal sistemiyle ilgili de birtakım bilgiler içeriyordu. Bu değirmenin suyunun nereden geldiğini bulmak Mali Suçlar’ın göreviydi” ifadelerini kullandı.
“BÖYLE BİR SUÇ ÖRGÜTÜ CUMHURİYET TARİHİNDE YOK”
Sezer “Bir suç örgütünde olabilecek en fazla suç türüne sahip. Cinsel istismar, evrakta sahtecilik, kara para aklama, çocuğun cinsel istismarı… Her şey var. Böyle bir suç örgütü Cumhuriyet tarihinde yok. Sistematik bir şekilde çocuğun cinsel istismarı sadece bu örgütte var” dedi.
“ŞİFRELİ KELİMELER KULLANDIKLARINI TESPİT ETTİK”
Operasyonun çok gizli tutulduğunu söyleyen Sezer, “İhbarı dönemin İstanbul İl Emniyet Müdürü’ne götürdüm. Çalışmak istediğimi arz ettim. Kendisi de İstanbul Emniyeti’nin tüm imkanlarının emrimde olacağını ancak tehlikeli bir konu olduğunu, dikkatli olmam gerektiğini, örgütün çok iyi bir network’ü olduğunu ve sızma ihtimalinin çok olduğunu söyledi. Beni yönlendirdiği başsavcının da desteğiyle süreç başladı. Dosyada 235 hedef vardı, 230 kişiyle ilgili soruşturma izni ve takip kararlarını aldık. Takip 8-9 ay sürdü. Adnan Oktar telefon kullanmaz. Haberleşme yanındakilerle sağlanır. Örgütün şifreli kelimeler kullandığını tespit ettik. Örgütün jargonuna hakim müştekilerden birkaçının bilgisine başvurduk ve bir sözlük yaptık. Dragos dedikleri Adnan Oktar ve ana ekibin kullandığı ev. Abi, yazar dedikleri Adnan Oktar. Deşifre edildiği anda diğerine geçiyorlar. Halı saha ve yemek, toplu ve sistematik istismar demek. Pirinç ve kumaş, TL ve dolar demek” ifadelerini kullandı.
“ESKİ ÇALIŞMA BAKANI ÖRGÜTE HABER VERDİ”
“Bu örgütün Ankara’da bir lobi ekibi var. Örgüt adına resmi kurumlar ve devlet bürokrasisi ile irtibatı sağlamak için bir lobi ekibi” diye konuşan Sezer “Birkaç gün öncesinden devlet kurumlarındaki özelliği fark etmeksizin, daire başkanı, il müdürü, alabiliyorsa bakan, müftü, hiç fark etmez, randevu alıyorlar, örgütün propagandasını yapıyorlar ve kendilerine alan oluşturmaya çalışıyorlar. Siz arkadaşınız Ahmet’e randevu verdiğinizi sanıyorsunuz ama bir bakıyorsunuz yanlarında bu lobi ekibi var. Bu örgütün çok ciddi bir operasyon refleksi var, takip etmek için kullanıyorlar. Eski çalışma bakanının örgüte ‘Adliyede sizinle ilgili hazırlık var’ diye bilgi verdiğini biliyoruz. Dosyada var. Ben görevimin başındayken ifadesine başvurulmadı. Sonrasını takip etmedim” dedi.
Operasyon 11 Temmuz 2018 tarihinde yapıldı. Jülide Sarıeroğlu 10 Temmuz 2018'de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı görevinden alınırken, bir sonraki bakan Zehra Zümrüt Selçuk oldu.
KADINLARIN HEPSİ NEDEN AYNI GÖRÜNÜYOR?
Sezer “Kadınları 80’li yıllardaki Ankara’nın gece hayatında etkilendiği bir kadına benzetmeye çalışıyor. Örgütün doktoru var. Evlerden toplamda 500 küsür kutu doğum kontrol hapları çıkıyor ama amacı farklı. Fiziksel özelliklerinde bir değişim yapmak için. Hormon hapı gibi. Erkek ve kadınlar ayrı evlerde yaşıyor. Örgüt içinde birbirleriyle evliler. Bir operasyon olduğunda biz zaten karı-kocayız demek için ve ailelerin evlatlarının peşinden koşmasını engellemek için. Çocuğu olan örgüt üyeleri var” diye konuştu.
ÖRGÜT NASIL ÜYE ALIYOR?
Örgüte dair ayrıntıları da aktaran Sezer “Örgüte girmek için belli özelliklere sahip olmanız gerekiyor. Ya çok zengin olmanız gerekiyor ya çok güzel ya da yakışıklı ya da özel bir beceriniz olması gerekiyor. Adnan Oktar, kitaplarını kendisi yazmadı. Yanındaki ekibi yazdı” dedi.
BORA YILDIZ KADINLARI NASIL KANDIRDI?
Adnan Oktar’dan sonra en çok hapis cezası alanlardan biri olan Bora Yıldız’a dair Sezer şu ifadeleri kullandı:
“Farklı rayların olduğu bir fabrika gibi düşünün. Birinci rayın başında… Tertemiz, hayat tecrübesi olmayan bir kız evladı. Birinci rayın başında bir kız getirme yöneticisi var ve altında kademe kademe üyeler var. Tek işi örgüte yeni avlar kazandırmak. Bunlar erkek. İkna kabiliyeti yüksek, yakışıklı, örgütün parasıyla kendisini zengin gösteren, dini bilgiye sahip, ortalama ahlaki değerleri önemseyen bir insan. Çok bilineni Bora Yıldız. Kız getirme imamı, bir şef. 2200 kız ve belki çok daha fazlası için yaptı bu işi. Örgüte birini kazandırırken neye zaafı olduğuna bakıyorlardı. Ve buna göre bir profil çıkartıyorlardı karşılarına. Gün içinde defalarca oynanıyor bu oyun. Mesai yapar gibi bunu yapıyor. Bora sabah evden çıkmadan önce 10-15 telefon görüşmesi yapıyor, kadınlarla ve reşit olmayan kızlarla.
Gün içinde ne kadar yoğun olacağını, yurt dışından gelen iş adamlarıyla ilgili toplantılarının olduğunu söylüyor ve orada kendine bir hareket alanı oluşturuyor. Sabah görüştükleri daha sonra Bora’yı aramıyor çünkü işi var. Bora o sırada yeni avlarının peşine düşüyor.
AVM’ye gidiyorlar, yüzde 90. Lüks AVM’ler. 4-5 kişi AVM’de dolaşmaya başlıyorlar. Telsizle dolaşıyorlar. Gözlerine kestirdikleri “avlarını” konuşuyorlar. Çok kibar, çok nahif, çok utangaç şekilde o teması kuruyorlar. Yüzde 90 başarıya ulaşıyorlar. İkna kabiliyetleri yüksek.
Sahte websiteleri var. Kadınlar girip baktığında onlarca haber var. Dini duyguları hassas biri de var karşılarında. Bu süreç 24 saatte 20 erkeğin tecavüzüne uğramasıyla bitiyor.”
YORUMLAR
Yorum Yap