ABD, Kıbrıs Rum Ordusunu Eğitecek!

Türkiye ABD'nin hamlesine askeri güç artımıyla karşılık verecek.

  • | Son Güncelleme:
  • | Yeni Günaydın

Amerika Birleşik Devletleri'nin, Yunanistan'daki askeri yığınak ve GKRY'ne yönelik silah ambargosunu kaldırma kararına, Türkiye ve KKTC tepkili. Adımlarda ısrar edildikçe Ankara da tedbirlere hız veriyor. Askeri güç takviyesi yapılabilir.

ABD'nin Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'ne (GKRY) askeri ambargoyu kaldırmasının ardından Türk dış politikası hareketli günler geçiriyor.

ABD Dışişleri Bakanlığı, 17 Eylül 2022 açıkladığı kararla, Güney Kıbrıs'a yönelik silah ambargosunu 2023 mali yılı için kaldırdıklarını duyurdu.

ABD'nin kararına Türkiye'nin verdiği yanıt, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ndeki askeri varlığını güçlendirme kararı oldu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Rum-Yunan ikilisinin Doğu Akdeniz'de barış ve istikrarı tehdit eden adımlarını görmezden gelen, hatta teşvik eden Amerika, bu adımıyla adada bir de silahlanma yarışına yol açacaktır" açıklamasında bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarının ardından konuşan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, "Kıbrıs Türkü'nü korumak için oraya daha fazla güç göndereceğiz ve silah olarak da ne ihtiyacı varsa onları da karşılayacağız" dedi.

"Kuzey Kıbrıs'ı her yönüyle sağlama almamız lazım"

Prag'da düzenlenen Avrupa Siyasi Topluluğu (AST) toplantısından dönüşünde (6 Ekim) gazetecilerin sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, henüz Ada'daki silahlanma konusu gündeme gelmeden önce Kuzey Kıbrıs'a İHA ve SİHA'ların yerleştirildiğini hatırlattı.

Gazetecilerin "Karpaz'a bir Türk üssünden bahsediliyordu. Dedeağaç'a alternatif olacak şekilde. Türk üssü hazırlığımız var mı?" sorusunu Erdoğan, şöyle yanıtladı:

Kuzey Kıbrıs'ı dört bir yandan, her yönüyle bizim sağlama almamız lazım. Olsa da olmasa da zaten bizim şu anda kendi ana karamızdan uçaklarımız kalktığı anda zaten anında Kuzey Kıbrıs'ta. Herhangi bir sıkıntı orada da söz konusu değil.

ABD, Kıbrıs Rum ordusunu eğitecek

ABD ile Türkiye arasındaki "Kıbrıs gerilimi" silah ambargosuyla sınırlı kalmadı. ABD, Güney Kıbrıs'a yönelik silah ambargosunu kaldırmasının ardından, bölgede gerilimi artıracak bir başka karara daha imza attı.

ABD Savunma Bakanlığı, Kıbrıslı Rumları eski Varşova Paktı ülkelerine uyguladığı özel eğitim ve işbirliği programına dahil etti.

Program kapsamında, ABD'nin New Jersey Ulusal Muhafız Ordusu, Rum Milli Muhafız Ordusu'nu (RMMO) eğitecek.

Tüm bu gelişmeler dikkatlerin bölgeye çevrilmesine neden oldu.

Türkiye, Kuzey Kıbrıs'a askeri takviyeye hazır mı? TSK'nın Kuzey Kıbrıs'taki askeri gücü ne durumda? Ada'da bir Türk üssü hazırlığı var mı?

ABD ile Türkiye'nin karşılıklı hamlelerinin yansımaları nasıl olacak?

Yaşanan gerilim nasıl son bulacak?

Türkiye'nin askeri güç artırımı kararı Kuzey Kıbrıs'ta nasıl karşılandı?

Yaşanan gerilimin bölgeye etkisi nedir?

Bu soruların cevabını konunun uzmanlarına danıştık.

"Kıbrıs Türkü, Rum'un insafına terk edilecek bir halk değil; gereğini yapacağız"

ABD'nin, Güney Kıbrıs'a yönelik adımlarına KKTC'den de tepkiler gecikmedi.

Independent Türkçe'ye konuşan KKTC Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, Güney Kıbrıs'a silah ambargosunun kaldırılmasının ardından ABD ordusunun RMMO ile ortak eğitim yapacak olmasının kabul edilemez olduğunu savundu.

ABD'nin önce Yunanistan'ı, Amerikan üsleri iler donattığını, ardından Güney Kıbrıs'a silah ambargosunu kaldırdığını, şimdi ise Güney'in ırkçı, faşist ordusu ile ortaklık kurduğunu ifade eden Ertuğruloğlu, "Sonra bizden bu konularda anlayış bekleniyor. Bu söz konusu bile olamaz. Elbette biz de gereğini yapacağız" dedi.

Türkiye'nin KKTC'ye askeri güç artırımı kararını desteklerini ifade eden Ertuğruloğlu, "Anavatan da aynı vurguda bulundu. Kıbrıs Türkü, bu Ada'da Rum'un insafına terk edilecek bir halk değil. Türkiye Cumhuriyeti arkamızda olduğu müddetçe kendimizi güvende hissediyoruz. Nedeni de anavatanımızın karalığı ve arkamızda olmasıdır" diye konuştu.

Bakan Ertuğruloğlu, şöyle devam etti:

Karşı tarafın hadsizliği, şımarıklığı, bizlerin güvenliğini tehdit edebilecek kapasitede olaylar değil. Tedbir alınması gerekirse alınır, bundan kimsenin şüphesi olmasın. Buraya yeni silahlar gelmesi gerekiyorsa getirilir; daha fazla asker gelmesi gerekiyorsa da daha fazla asker getirilir. Güney komşularımız veya Yunanistan, Kıbrıs Türkü'ne veya Türkiye'ye yönelik bir askeri bir hareket öngörüyorsa, onun cevabı verilir.

Tüm bu gelişmeler elbette Kuzey Kıbrıs kamuoyunda da dikkatle izleniyor. Yaşanan gerilim karşısında KKTC ve Türkiye'nin karalığı toplumun bir kısmında destekle karşılanırken, bir kısmında ise "huzursuzluk" yaratıyor.

Zira geçen günlerde KKTC Cumhuriyet Meclisi'nde konuşan CTP Milletvekili Doğuş Derya, yaşanan gelişmelere dikkat çekerek "Birileri milliyetçilik yarışına girecek diye bu ülkenin evlatlarının geleceği ortadan kalkıyor" açıklamasında bulundu.

Kıbrıslı Türk araştırmacı gazeteci ve yazar Mete Hatay'a yaşanan gerilimi yorumladı.

Kuzey Kıbrıs'a yönelik askeri güç artırımını gerekli görmediğini belirten Hatay, "Burada, 30 bin kişilik bir ordumuz var. İHA ve SİHA'lar da mevcut. Daha ne kadar askeri güç artırımı yapılabilir? Tabii ki güvenlik önemlidir fakat bu, gündelik yaşamı etkiliyor. Bu durum insanları rahatsız edebiliyor" dedi.

Kıbrıs Türk halkının, yeni Kıbrıs siyasetine adapte olmakta zorlandığını söyleyen Mete Hatay, "Biz Kıbrıs'ta arafta sıkışmış bir toplumdan bahsediyoruz. Kıbrıslı Türklerin sesinin tek duyulduğu yer müzakere süreci. Onun haricinde, KKTC tanınmayan bir ülke olduğu için, kimsenin kale aldığı bir toplum değil Kıbrıslı Türk halkı. Müzakere sürecinin tıkandığı bu dönemde Kıbrıslı Türklerinin sesi de duyulmuyor" ifadelerini kullandı.

"Kıbrıs Türk toplumu gitgide artan güvenlikleştirme adımlarından tedirgin"

Kıbrıs ile ilgili artık reel bir politika üzerine kurulmuş, güvenlik/güç politikalarının konuşulduğu bir ortam söz konusu olduğunu aktaran Mete Hatay, "Bu gerilim bizim günlük hayatımızı etkiliyor. Örneğin, biz şu an sınır kapılarından Güney'e geçebiliyoruz. ‘Sınırlar acaba kapanabilir mi?' kaygısı oluşuyor.  Türk toplumu bu gerilimin günlük hayata yansımasından mutsuz. Yaşam alanını ‘güvenlikleştirme' vatandaşı rahatsız ediyor. Ve bunun daha farklı bir şekilde yapılabileceğini düşünüyorlar. En azından topumdaki büyük bir kesim müzakere sürecin devam etmesinin, ortamın biraz daha yumuşamasının daha yaralı olacağını düşünüyor" değerlendirmesinde bulundu.

Güney Kıbrıs ile Kuzey Kıbrıs arasındaki sınır kapılarının 2003 yılında açılmasına dek Kıbrıslı Türklerin tek kapı içerisinde yaşayan bir toplum olduğunu hatırlatan Hatay, şunları söyledi:

Kapıların açılmasıyla birlikte artık Kıbrıslı Türklerin iki kapısı da açık. Güney ve kuzey arasında geçişler söz konusu. Bu sene 1,5-2 milyona yakın Kıbrıslı Rum, Kuzey'e geçip alışveriş yapmış; bunun ekonomiye büyük bir katkıları var. Güvenlikleştirme siyaseti bu tür ekonomik faaliyetleri de etkileyeceği ya da en azından azaltabilme potansiyeli taşıdığı için toplumda huzursuzluk yaratıyor.

Amerika'nın bu kararı almasındaki etken nedir?

ABD'nin Güney Kıbrıs'ın lehine hamlelerine karşılık olarak Türkiye'nin askeri güç artırımı adımı bölgesel ve küresel dengeleri nasıl etkiler?

Amerika'nın Güney Kıbrıs'a yönelik silah ambargosunu kaldırması ve Kıbrıs Rum ordusuyla ortak eğitim kararı nasıl yorumlanmalı?

İstanbul Aydın Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Kasım Han'a göre, gelişmeleri Türk-Yunan ilişkileri ya da Kıbrıs meselesi üzerinden yorumlamak doğru değil. Zira ABD'nin hamlesi küresel sistemde yarattığı etki yüzünden kaynaklanıyor.

"ABD'nin hamlesi küresel sistemle ilgili kaygılarını yansıtıyor"

Independent Türkçe'ye konuşan Prof. Dr. Ahmet Kasım Han'a göre ABD'nin hamlesinin nedeni, Türk-Amerikan ilişkilerinin hakim çerçevesindeki olumsuzluklardan kaynaklanıyor. Bundan da önemlisi, Ukrayna'da Türkiye'nin oynadığı yapıcı role rağmen, Biden hükümetiyle Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti arasındaki bağların oldukça zayıf ve problemli olması.

Han, Türkiye'nin Rusya ile mevcut ilişkilerinin- bunların Ukrayna'daki olumlu etkilerinden bağımsız olarak- ve NATO içerisindeki tavrının ABD tarafından olumlu değerlendirilmediğinin üçüncüsü ve daha önemli olduğunu vurgulayarak, "Bunların bir sinyali olarak alınması gerektiğini düşünüyorum" dedi.

"Bu, Ada'daki fiili durumu değiştirecek, dönüştürecek; dengeleri bozacak bir yeni hamle yapmaya yönelik bir karar değil" diyen Prof. Dr. Han, şunları kaydetti:

Netice itibari ile Rum tarafının silahlı gücünü, ABD, o ebatta bir coğrafyada Türkiye'nin karşısında durabilecek hangi konuma getirebilir? Tamam, eğer bir gün bir çatışma olursa daha zararlı bir hale getirebilir, ama netice itibari ile o türden bir çatışmanın etkisini değiştirecek bir etki yaratmaz. Olsa olsa Türkiye'nin canını daha fazla yakar. Dolayısıyla denge değiştirmek, Türkiye'nin asker yollayıp yollamamasıyla alakalı değil, Türkiye ile hem bugünkü diplomatik ortamda hem de geleceğe matuf bu tür değerlendirmelere ilişkin Türkiye'nin canını yakmak amaçlı bir hamle olarak görüyorum ben bunu.

"Türkiye sadece Amerika'ya bir mesaj vermek durumunda değil; yapması gerekeni yaptı"

Amerikalılar daha küresel dengeleri gözetirken, Türkiye'nin bölgesel dengeleri koruma amaçlı hareket ettiğini söyleyen Prof. Dr. Han, "Türkiye yapması gerekeni yaptı. Amerikalılar birçok hamle ile Türkiye'nin canını sıkmaya çalışıyorlarsa, Türkiye'nin de bununla alakalı tavrının ne olduğunu net olarak ortaya koymasını garipsememek lazım" şeklinde konuştu.

"Amerikalıların hamlesi, her ne kadar Türkiye'ye yönelikse de esasında onların küresel sistemle ilgili kaygılarını yansıtıyor" ifadelerini kullanan Prof. Han, Türkiye'nin Ukrayna savaşındaki rolü, Türkiye-Rusya ilişkileri, Akkuyu Nükleer Güç Santrali, S400'ler gibi süreç içerisinde atılan adımlara karşılık ABD'nin bu kararı aldığını belirtti.

Prof. Dr. Ahmet Kasım Han, sözlerine şöyle açıklık getirdi:

ABD'nin hamlesinin asıl muhatabı küresel sistem. Yani onu küresel çıkarlarına aykırı gördüğü için bu adımı atıyor. Yoksa Amerikalıların umurunda değil Rumlara ne oldu, yunanlara ne olduğu. Onlara destek olma amacıyla yapmıyor bunu. Bizde hep yanlış anlaşılan konu budur 'Amerikalılar Yunanlara sahip çıktı' Hayır, efendim. Bizim diplomaside ‘sinyalleme etkisi' dediğimiz kısmı daha önemli. Türkiye sadece Amerika'ya bir mesaj vermek durumunda değil. Orada aynı zamanda bölgesel muhatapları, konun diğer unsurlarına da bir mesaj vermek mecburiyetinde. Amerikalılar için nihayetinde kimin, kime, ne yaptığından daha önemli konular olabilir, ama Türkiye açısından bu da bir meseledir. Küresel sistemde Amerika'ya cevap verilemeyeceğine göre, bölgesel sistemde muhataplarına cevap veriyorsun. Bunun da yolu ‘fazlaca ümitlenmeyin' diyerek, asker sayısını artırmaktır.

Türkiye'nin KKTC'deki askeri gücü

Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) halihazırda Kıbrıs'ta Türk Barış Kuvvetleri Komutanlığı (KTBKK) adı altında 40 bin askerden oluşan Kolordu seviyesinde askeri gücü bulunuyor.

2019 yılından bu yana adada Türk İHA ve SİHA'ları da konuşlu.

Geçitkale Havalimanı'ndaki yer kontrol istasyonuyla deniz kuvvetlerine bağlı insansız hava araçları keşif ve devriye görevleri yapıyor.

KTBKK komutası altında Kuzey Kıbrıs'ta 2 mekanize piyade tümeni, bir zırhlı tugay, bir özel kuvvet alayı, bir komando alayı ve bir de deniz piyade taburu bulunuyor.

Komutanlığın zırhlı tugayı TSK'nın adadaki en caydırıcı gücünü barındırıyor. İki tank taburunda 100'den fazla tank yer alıyor.

Tugay ayrıca Fırtına'ların da bulunduğu obüslere de sahip. Adada uçaksavar ve yakın hava savunma sistemi müfrezeleri de bulunuyor.

Ayrıca, Türkiye'nin bölgedeki askeri faaliyetleri için lojistik deniz üssü kurma projesi de bulunuyor.

Üssün Gazimağusa'ya 35-40 kilometre uzaklıktaki İskele Boğazı çevresinde kurulması için fizibilite ve yer analizi çalışmaları sürüyor.

ABD'nin silah ambargosunu kaldırma kararının ardından Güney Kıbrıs tarafından Ada'ya getirilecek silah ve savunma sistemlerine göre TSK, KKTC'deki silah ve teçhizat sayısını güncelleyecek.
 

YORUMLAR

Bu habere henüz yorum yapılmamış.İlk yorum yapan sen ol...

Yorum Yap

Bu Alan Boş Bırakılamaz
Bu Alan Boş Bırakılamaz
Yorum Yapma Şartlarını Kabul Etmediniz