28 Mayıs Seçimleri: 'Tamam İnşallah'
Resmi olmayan sonuçlara göre seçimin galibi bir kez daha Cumhurbaşkanı Erdoğan.
- | Son Güncelleme:
- | Yeni Günaydın
Independent Türkçe, cumhuriyet tarihinde ilk kez gerçekleştirilen cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci tur oylamasını AK Parti ve CHP genel merkezlerinde takip etti. Resmi olmayan sonuçlara göre seçimin galibi bir kez daha Cumhurbaşkanı Erdoğan.
İngiliz efsane futbolcu Garry Lineker'in meşhur "Futbol basit bir oyundur. 22 kişi 90 dakika bir topu kovalar ve sonunda hep Almanlar kazanır" sözü, "Türkiye'de seçimler çok sayıda adayın yarıştığı ve sonunda Erdoğan'ın kazandığı bir oyundur" diye günümüze uyarlanabilir mi orası tartışmalı.
Ancak geçici sonuçlara göre memleketin siyasi manzarası artık ortada.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, politik zaferlerine bir yenisini daha ekleyip 5 yıl daha makamda kalmayı garantiledi.
YSK'nın "Erdoğan'ın cumhurbaşkanı seçildiği görülmüştür" sözü bunun kanıtı.
Ailece evine gittiği liderler de tebrik etti
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum'un ifadesiyle Türkiye yola "12. cumhurbaşkanı" ile devam edecek.
Yüksek Seçim Kurulu, gayriresmi sonuçları açıklamadan önce başta Azerbaycan ve Macaristan olmak üzere çeşitli ülkelerden Erdoğan'a tebrik mesajları gelmişti bile.
Hatta Cumhurbaşkanı Erdoğan Ankara'ya geçmeden önce İstanbul Kısıklı'da yaptığı konuşmada "Hepsi ardı ardına arıyorlar. Ve diyorlar ki; 'Gerekirse ilan edin, davet edin, hemen şimdi de geliriz' diyorlar" sözleriyle seçim galibiyetinin tasdikine işaret etti.
Saatler ilerledi, Erdoğan'ın dünya liderleri nezdindeki onay yelpazesi genişledi.
Öyle ki; arasının limoni olduğu mevcut ABD Başkanı Joe Biden ve eski ABD Başkanı Donald Trump da kendisini tebrik eden siyasiler arasına katıldı.
2019 aralık ayında "Erdoğan'ı devirmek için muhalefeti desteklemek gerekir" diyen Biden, bu kez hem de tatil zamanı olmasına rağmen Twitter'dan "NATO müttefikleri olarak ikili meseleler ve küresel zorluklarda birlikte çalışmaya devam etmeyi dört gözle bekliyorum" mesajı verdi.
Yine 2019'da Barış Pınarı Harekatı'nın başladığı gün Cumhurbaşkanı Erdoğan'a Suriye'nin kuzeydoğusuyla ilgili anlaşma çağrısını "Aptallık etme, gel anlaşalım, seni sonra arayacağım" diyen Trump da bugün "Erdoğan, Türkiye'yi daha büyük bir önem ve saygınlık seviyesine yükseltti" diyor.
"Tamam inşallah"
1994'te İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinde kullandığı "Tamam inşallah" sloganını 28 yıl sonra raftan indirip 2023 seçim yolunda yeniden tedavüle sokan Cumhurbaşkanı Erdoğan, siyasi kariyerinde sadece Beyoğlu belediye başkanı adayı olduğu 1989 yerel seçimlerinde Sosyal Demokrat Halkçı Parti Adayı Hüseyin Aslan'a yenilmişti.
Erdoğan, 1994 yerel seçimlerinden itibaren girdiği genel, yerel ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinin tümünü kazanmıştı.
2002'de en yakın rakibine/partiye yüzde 14,9, 2007'de yüzde 25,9, 2011'de 23,9, 2014'te yüzde 13,35, Haziran 2015'te yüzde 15,9, kasım 2015'te yüzde 24.2, 2018 genel seçiminde yüzde 19,9, cumhurbaşkanlığı seçiminde ise yüzde 21,59 fark attı.
2007 ve 2010'daki Anayasa Değişikliği Referandumları'nda halktan istediği "Evet" yanıtını aldı.
İstanbul'u alan Türkiye'yi bu kez alamadı
2019'daki yerel seçimlerde İstanbul ve Ankara'yı yıllar sonra muhalefete kaptıran Erdoğan, bu seçimde iki tartışmalı başlığa bir anlamda nokta koymuşa benziyor.
Bir; "Ekonomideki endişe verici gidişata rağmen yerini koruyamaz ve kaybeder" söylemi.
İki; sayısız kez sınanıp doğrulanan "İstanbul'u kazanan Türkiye'yi de alır" hipotezinin bu seçimle birlikte artık çürümesi.
Bununla birlikte Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni seçim hedefini de İstanbul üzerinden şekillendirmeyi ihmal etmedi:
Biz öyle bir kazanacağız ki kimse kaybetmeyecek' demiştik. Öyleyse bugün kazanan sadece Türkiye’dir. Demokrasimizden, kalkınmamızdan, hedeflerimizden taviz vermeden şimdi Türkiye 100 yılının kapısını açtık. Şimdi önümüzde 2024 var. Ne demek istediğimi anlıyorsunuz değil mi? 2024’te Üsküdar'ı da İstanbul'u da yerel seçimlerde kazanmaya hazır mısınız? Öyleyse durmak yok"
Seçim gecesi genel merkezler ve sokak nasıldı?
Seçim öncesi Erdoğan'a ilginin azaldığı yönündeki yorumlar hem sandıkta hem kutlama yerine dönen kalabalık sokaklarda hem de balkon konuşmasının yeni adresi Beştepe önünde toplanan kalabalıkla birlikte eridi.
AK Parti ve CHP genel merkezlerine ev sahipliği yapan Ankara Söğütözü'ndeki tablo, sadece Türk siyasetinin iki zıt kalesi arasındaki his değişimini değil, bir bakıma Türkiye'deki duygu kutuplaşmasını da temsil etti.
CHP Genel Merkezi ve çevresindeki ruh hali umudun yerini "Aslında" diye başlayan cümlelere, üzüntüye, siteme, göz yaşına, karamsarlığa, teselliye ve kapı önünde bekleyen kalabalığın cılız protestosuna bırakmış haldeyken, AK Parti Genel Merkezi ve civarında şarkılar, tezahüratlar, türküler eşliğinde bolca kutlama ve coşku hakimdi.
AK Parti'nin seçim döneminde de kullanılan, Ceyhun Çelikten imzalı, "Çılgın Türkler" ve bolca "vatan" vurgulu "Yok Başka Erdoğan" şarkısına bir dönem AK Parti'de milletvekilliği yapan Uğur Işılak'ın şarkıları eşlik etti.
Rabia işaretleri, AK Parti ve Türk bayraklarının yanı sıra, Osmanlı bayrağı, Erdoğan posterleri, "Rehber Kur'an, Hedef Turan" mesajlı üç hilalli bayraklar dikkat çekti.
Bir başka ilginç enstantane ise muhalefetin son düzlükte şekillenen seçim kampanyasının ana hedefi kıldığı sığınmacıların sokaklarda Erdoğan lehine attığı içten sloganlardı.
Balkon değişti, balkonda konuşan kişi değişmedi
Bugüne kadar kazandığı tüm seçimlerde AK Parti Genel Merkezi'nde balkon konuşması yapmıştı Cumhurbaşkanı Erdoğan.
14 Mayıs'taki seçim öncesi konuşması için AK Parti Genel Merkezi'nde balkonu hazırlatan Erdoğan, ikinci turda zaferinin kesinleşmesiyle bu kez Beştepe'deki Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nin ana binasındaki balkondan vatandaşlara seslendi.
Kimi siyasi analistlerin iyi niyetli erken yorumlarına göre balkon konuşmasını partiden külliyeye taşımak, Erdoğan'ın üçüncü cumhurbaşkanlığı döneminde değiştirebileceği politikalara sadece "devlet adamlığı" kimliği üzerinden bir vurguya işaret edebilir.
Kimileri ise milletvekilliği genel seçimlerinde partisinin oyları 2002 ayarına dönüp eriyen Erdoğan'ın kişisel olarak yeni bir rekor kırdığını anımsatıyor, söz konusu balkon tercihinin ise partisindeki geniş çaplı değişimlere hazırlık olabileceği öne sürülüyor.
Erdoğan'a göre kazanan 85 milyon olmuş olsa bile gerek İstanbul Kısıklı'da rakibi Kılıçdaroğlu'nu "Bay bay bay Kemal" ifadesiyle yuhalatması gerek Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'tan bahsederken taraftarlarının "Selo'ya idam" sloganlarına sessiz kalması aslında "Türkiye Yüzyılı" olarak addedilen yeni dönemde -en azından sert söylem anlamında- çok keskin değişiklikler olmayacağının sinyalini veriyor.
Dolayısıyla Erdoğan'ın zafer konuşmasının arasına serpiştirdiği "Bugün kimse kaybetmemiştir, kazanan milletimizdir, kimseye kırgın ya da öfkeli değiliz" cümleleri muhalifleri için havada kalıyor, bundan önce yaptığı balkon konuşmalarında sarf ettiği "birleştirici" ifadelerle benzerlik gösteriyor.
"6+1'e karşı tek kişi mi?"
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın seçim zaferinin ardından tartışmaların içinde yer alan sorulardan biri de yukarıdaki.
Polemik, 6'lı masayı oluşturan Millet İttifakı ve dışarıdan Kılıçdaroğlu'na destek veren HDP-YSP'nin tek başına Erdoğan'a yenilmesi gibi bir algı üzerinden yürütülüyor.
Ancak bu seçimde Erdoğan tek değildi.
Yanında 1997'den beri Türkiye siyasi yaşamında tutunan ve yüzde 10'larda seyreden oy oranına (belki de 'İki Keklik' türküsü anlatımı dahil miting performansları) karşın iktidarın politikaları üzerinde söz sahibi olan MHP lideri Devlet Bahçeli var.
Erdoğan'a en güç anlarında can simidi atıp, Türkiye siyasetinin sıkışmasını neden olan "Yüzde 50+1" sistemini kabul ettiren, Erdoğan'ı bir anlamda kendisine mecbur kılan Bahçeli...
Başka kim var Erdoğan'ın yanında? İslami yönünü Türklük çizgisinden üstün tutan BBP ve bir zamanlar Ecevit'le Türkiye'yi yönetmiş bir DSP.
Seçimin görünmez galiplerinden Fatih Erbakan'ın Yeniden Refah Partisi var.
Ha keza Kürtçe, anadil gibi konularda muhtemelen ayrı yerlerde durmak zorunda kalacağı fakat kadına dair meselelerde kayıtsız-şartsız desteğini arkasında hissedeceği HÜDA PAR var.
Ulusalcılar&turancıların bir kısmı var.
Ve hatta seçimin II. turunda kimseye desteğini açıklamayıp, "tarafsız" kalacağını duyuran ve bir anlamda Erdoğan'a dolaylı desteğini sunan Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce var.
Bir başka deyişle Erdoğan'ın 2018 Şubat'ından beri ortaklık ettiği MHP dışındaki aktörlerle seçim arifesinde yaptığı iş birliğinin küçümsenmemesi gerektiği gibi bir gerçeklik de var.
Kimlik tencereyi yendi mi?
Seçimleri ikinci tura sarkıtan son iki haftalık virajda estirilen "milliyetçilik" rüzgarları bir kenara bırakılacak olursa, 14 Mayıs'a giden yolda Türkiye'nin belirleyici gündem başlıklarından biri ekonomiydi.
Çarşı-pazarda fiyatların alıp başını gitmesi, üç harfli süper marketler üzerinden dönen kavga, ürünün tarladan sofraya taşınırken geçirdiği şok edici değişim, enflasyonist politikalar, EYT'lilerin (Emeklilikte Yaşa Takılanlar) birçoğunun bu kez kendini EPT'li (Emeklilikte Prime Takılanlar) gibi hissetmesi...
Tüm bunlara ilaveten Merkez Bankası'nın net rezervlerinin eksiye düşmesi ve eski Merkez Bankası Başekonomisti Prof. Dr. Hakan Kara'nın ortaya çıkan tabloyu "Türkiye için iflas riskini artırıyor" diye betimlemesi...
Prof. Dr. Kara görüşlerine katılan başka uzmanlar da yok değil. Bunlar da ortaya çıkan tablonun Türkiye için iflas riskini artırdığını iddia ediyor.
İktisat tarihçisi Adam Tooze'un Chartbook başlığı altında hazırladığı raporda Erdoğan için "Bugünkü açmazına son verecek hokkabazlık numaraları tükenmiş görünüyor" diyor.
Sandıkların dün sayımına başlandığında, saat 19:30'da dolar 19.96'dan işlem görüyordu.
Bu sabah saatlerinde piyasaların açılması ile birlikte ise dolar 20.04'ten işlem görmeye başladı.
Kapalıçarşı'da ve döviz bürolarında dolar yükselişini sürdüreceği öngörülüyor.
Veriler somut bir şekilde öylece ortada duruyor.
Hatta Cumhurbaşkanı Erdoğan da balkon konuşmasında önlerinde duran en acil konu başlığı olarak ekonomiyi işaret ediyor, tabi bilindik bir söylem eşliğinde:
"Faiz indi enflasyon da inecek. Yaparsak biz yaparız”
Gelgelelim bu tabloya karşın Prof. Dr. Yılmaz Esmer'in dediği gibi sandıkta, kimlik tencereyi yenmiş olabilir:
Duygular, mesela korku cüzdanı yener. Kimlikler ve kültürel fay hatları üzerinden kutuplaşmış bir toplumda, somut ekonomik vaatlerin etkisi çok sınırlıdır"
Benzer bir tespiti, bir başka siyaset bilimci Prof. Dr. Ali Çarkoğlu yapıyor.
Çarkoğlu, "Erdoğan kırsalın büyük kentler kadar zorlanmadığını herkesten iyi okudu" diye düşünenlerden:
Tencere daha hafif kaynasa da SİHA'lı gemi onu unutturdu. Evet, kırsalda da bir zorluk hissediyorsunuz. Soğanın fiyatı biraz artmış gibi geliyor size de. Kendi kasabanızda da İstanbul'daki kadar olmasa dahi artıyor. Ama büyük ihtimalle İstanbul'daki kadar büyük bir sıkıntı çekmiyorsunuz. Bunun farkında yeterince değildik. Ama Erdoğan bunu çok iyi okudu"
Milliyetçiliğe "Duâ"
14 Mayıs seçim sonuçlarında; MHP beklentilerin üzerinde bir performans sergileyip yüzde 10'u geçmişti.
Ata İttifakı Cumhurbaşkan Adayı Sinan Oğan'ın yüzde 5,17 oy alması, Zafer Partisi'nin seçim kampanyasının Millet İttifakı Adayı Kılıçdaroğlu'nun kampanyasına transferi, İYİ Parti'nin yaklaşık yüzde 10'luk oyu...
Kimi siyasi analistlere bakılırsa Türkiye'de milliyetçilik yükseldi, kimilerine göre iddia edildiği gibi egemen ideoloji haline kesinlikle gelmedi.
Ama ortada açıkça duran ve Cumhur İttifakı seçmeninde karşılığını bulan gerçek, milliyetçiliğin, milliliğin hayat gailelerinden daha elzem hale geldiği.
Bu aslında uzun zamandır göz önündeydi: Çoğu yanıltıcı olmak üzere bazı halk röportajları, eş-dost-akraba konuşmaları, sokağın nabzı, iş yeri, Sarayburnu'nda kilometrelerce uzayan TCG Anadolu kuyrukları, toplumun yüzde 62'sinin 8 bin 506 TL asgari ücretle çalıştığı Türkiye'de kimi AK Parti'li milletvekili adaylarının "yerli-milli gururumuz" etiketiyle 953 bin liralık TOGG'un tanıtımını yapması, bunun karşılık bulması.
CHP Genel Merkezi'nden AK Parti Genel Merkezi'ne doğru yol alırken aracı kullanan taksi şoforü önceliğin "millet" olduğu düşüncesinde:
Oyumu Erdoğan'a verdim çünkü ben bir milliyetçiyim. TikTok'ta şehit annelerinin videolarını izlediğimde inan ağlıyorum. Ben şimdi HDP ile gizliden de olsa ortaklık yapan Kılıçdaroğlu'na nasıl oy vereyim? Seçimi kaybedeceğini anlayınca milliyetçi kesilen birine nasıl oy vereyim? Erdoğan milli, projeleri de öyle. Evet ekonomi kötü. Ben de dolar alayım mı diye bakınıyorum. Ama EYT'li oldum sonunda. Prime takıldık ama onu da bu iktidar çözer. Bak ben mesela burada Mansur Yavaş'ın şahsına, karakterine oy vermiştim. Ama o da aynı çıktı, kenti bıraktı. Belki ileride CHP'de bir yerlere gelebilir ama bir kez daha büyükşehiri alamaz. O yüzden Erdoğan milliyetçi duygularla oyumu verdim"
Taksici seçim günü mesaideydi ama Külliye'nin önünü dolduran binlerce Erdoğan taraftarı da aynı fikirde olacak ki; yaklaşık 42 dakika süren konuşmanın en hararetli anları milliyetçi eserleriyle bilinen şair Arif Nihat Asya'nın "Duâ" (Biz Kısık Sesleriz) şiirinin cumhurbaşkanı tarafından okunduğu anlardı.
Seçim öncesi ve MHP milletvekili olduğu dönemlerde Erdoğan ve AK Parti karşıtı söylemleriyle bilinen Ata İttifakı adayı Sinan Oğan'ın dümeni son anda Cumhur İttifakı'ndan yana kırması sandığa nasıl yansıdı, bu sorunun yanıtını vermek güç.
İkinci tur tercihinde Ata İttifakı oylarının ne kadarı Erdoğan'a gitti, 5.17 trafiği ne oldu?
Profesör Ali Çarkoğlu, bunun için yürütülecek bir araştırmada dahi cevaba ulaşmanın zor olduğu kanaatinde:
Genelde çünkü yüzde 5'lik partiyi yüzde 5 bulmak yerine biz genelde yüzde 2-2.5 buluyoruz. Kararsızları falan dağıttıktan sonra oraya geliyor. Pek güvenemeyeceğiniz bir bilgidir. Şunu da hatırlatmalıyım. Sinan Bey'in seçmeni böyle sağlam, kendini adamış, partizan kimlikli seçmen değildi"
Şerefli mağlubiyet mi?
Ve ana muhalefet cenahı, CHP cephesi.
Siyasi resim ortaya çıkmadan evvel veya şekillenirken basının karşısına çıkan İBB ve ABB Başkanları İmamoğlu ile Yavaş değil, parti sözcüsü Faik Öztrak oldu.
Kısa iki açıklamanın ardından Erdoğan'ı erken balkon konuşması yapmaması konusunda uyaran Öztrak, bu seçime hazırlığın sağlam olduğunu birkaç kez vurguladı, seçim&sandık güvenliği ve ıslak imzalı tutanaklara işaret edip "Seçim kıran kırana" mesajı verdi.
Akşam saat 21.30'a doğru basının karşısına çıkacağı duyurulan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu 11 dakika sonra gazetecilerin karşısındaydı.
CHP Genel Başkanı olarak girdiği onuncu seçimden de yenilgiyle ayrılan Kılıçdaroğlu yoğun seçim temposunu özetledi, hangi konular hakkında nedenlerini de izah ederek niye sessiz kalamadığını anlattı.
Ama 2010'dan bu yana yönettiği partisinde son seçim yenilgisi sonrası herhangi bir istifa sinyali vermedi:
Haksız hukuksuz adaletsiz düzene suskun kalamazdım, susmadım. Her zaman hak ve hukuk için mücadele verdim, vermeye de devam edeceğim. Bu seçimde halkın otoriter bir yönetimi değiştirme iradesi tüm baskılara rağmen ortaya çıkmıştır. Ülkemize gerçek anlamda demokrasi gelene kadar mücadelemize devam edeceğiz. Yürüyüşümüz sürecek ve buradayız."
Özellikle kurduğu son cümle Türkiye Milli Futbol Takımı'nın rahmetli antrenörü Coşun Özarı ile bir dönem Türk futbolu ile özdeşleşen "Şerefli mağlubiyetler" sloganını andırıyordu sanki.
Kılıçdaroğlu, yekten yenilgiyi kabul etmedi, basın mensuplarının sorularını kabul etmedi.
Sözleri bilhassa salondaki gençlik kolu çalışanlarınca ayakta alkışlandı, kimi gazeteciler onlarla duygudaşlık etti.
İYİ Parti lideri Akşener, Gelecek Partisi lideri Davutoğlu, DEVA Partisi lideri Babacan, hepsi de Erdoğan'ı tebrik etti.
Zafer Partisi ile iş birliği Kürt seçmeni soğuttu
Son dönem değişen seçim kampanyasında sığınmacıların Türkiye'den ivedilikle gönderilmesi yönünde bir tutum belirleyen ve Millet İttifakı adına Zafer Partisi ile masaya oturan Kılıçdaroğlu'nun büyükşehirlerde oyunu artırdığı ancak Doğu ve Güneydoğu'da oy kaybı yaşadığı gözlemlendi.
Seçim öncesi HDP-YSP kerhen, Erdoğan karşıtlığında birleşip Kılıçdaroğlu'nun adaylığına yönelik desteğini yineleyip Kürt seçmenin sandıkta daha güçlü bir irade göstereceğine inansa da Zafer Partisi ile seçim iş birliğine tepki gösterildi.
Millet İttifakı ne yapacak?
Seçim sonuçlarının gayriresmi şekilde belli olmasının ardından Millet İttifakı'nın tüm bileşenleri CHP Genel Merkezi'nde buluştu.
Basına kapalı düzenlenen toplantı 1 saat 15 dakika sürdü, açıklama yapılmadı.
Hem o toplantının kapsamı hem ittifakın varlığını devam ettirip ettirmeyeceği önümüzdeki günlerde belli olacak.
Erdoğan karşısında taşraya yeteri kadar inilebildi mi, "Erdoğan'ın karşısına kimi koysan kazanır" özgüveni mi kaybettirdi, eşit ve adil olmayan şartlarda yarışmasının etkileri neydi?
İlerleyen günler bol bol ekonomi, yeni kabine üyeleri ve elbette muhalefette işlerin nasıl şekilleneceğine dair tartışmalara gebe gibi.
YORUMLAR
Yorum Yap