2022'nin Kozmik Keşifleri!
Evren için küçük, insanlık için büyük adımlar: 2022 yılına damga vuran kozmik keşifler neler?
- | Son Güncelleme:
- | Yeni Günaydın
2022, evrenin en eski fotoğrafının çekilmesinden, Ay’a yeniden insan gönderme görevinin ilk adımlarına kadar birçok yeni gelişmeye ev sahipliği yaptı. Bu yılın unutulmaz kozmik keşifleri ve tarihi misyonlarını, NASA’da çalışan bilim insanı Dr. Umut Yıldız Sputnik’e anlattı.
2022 yılı insanlık tarihi açısından çığır açan uzay misyonlarına sahne olurken, kozmik zamanın başlangıcına kadar galaksilerin tarihi hakkında da önemli veriler toplandı. Bu yıl, tamamını ‘uzay turistlerinin’ finanse ettiği Uluslararası Uzay İstasyonu'nun ilk görevi de dahil olmak üzere birçok ilk gerçekleşirken, diğer yandan 19.28 milyar yaşındaki evrenin gizemini çözmeye daha da yaklaşıldı.
Webb teleskopu görünmez evreni ortaya çıkardı
2021 yılının sonlarında uzaya fırlatıldıktan sonra Temmuz ayında ilk görüntülerini vermeye başlayan ve insanlığın sahip olduğu en güçlü uzay gözlem aracı olan James Webb Uzay Teleskobu (JWST), şüphesiz bu yılın en heyecan yaratan keşiflerini gerçekleştirdi. Hiçbir teleskobun ulaşamadığı uzayın derinliklerine kadar bakabilmesi ve Büyük Patlama’dan (Big Bang) hemen sonra oluşan ilk yıldızların ve galaksilerin ışıklarını görebilmesi amacıyla gönderilen JWST, diğer yıldızların çevresinde dolanan gezegenler anlamına gelen ‘ötegezegenlerin’ de incelenmesini kolaylaştırdı. JWST'nin ilk görüntüleri, uzay gözlem tarihindeki en derin ve net olan beş görüntüsünü içerdi. Bu fotoğrafları 12 Temmuz’da paylaşan NASA, böylece Büyük Patlama'dan sadece birkaç yüz milyon yıl sonra oluşmuş en eski galaksileri görüntülemeyi de başarmış oldu. Dünya'dan 1.5 milyon kilometre uzaktaki yörüngesinde çalışmaya başlayan James Webb’in, Büyük Patlama’yı gözlemleyip gözlemleyemeyeceği ise hala merak konusu.
50 yıl aradan sonra Ay’a insan gönderme adımları 2022’de atıldı
Öte yandan NASA'nın şimdiye kadar yapılmış en güçlü roket olarak adlandırdığı Artemis-1 de, 2022 yılının diğer önemli bilimsel adımlarından biri oldu. 3 kez fırlatması ertelenen roket, 16 Kasım'da insanlığın 50 yıl aradan sonra Ay'a gitme çalışmaları kapsamında fırlatıldı. Artemis-1 programı, daha sonraki aşamalarda mürettebat taşıması için tasarlanan Orion kapsülünün Ay yörüngesine ulaşmasını hedeflenmişti. 2028'e kadar sürmesi planlanan seferlerin ardından Ay yörüngesinde uzay istasyonu kurulması ve burayı basamak yaparak Mars'a insanlı seferler düzenlenmesi planlanıyor.
DART uzay aracı 11 milyon kilometre uzaklıktaki asteroide tam isabetle çarptı
Yılın en dikkat çeken bir diğer uzay görevi ise Çift Asteroit Yeniden Yönlendirme Testi (DART) aracının, 9 ayda Dünya'dan uzakta 11 milyon kilometre yol kat ettikten sonra büyük bir asteroid olan Didymos’a bilerek çarpmasıydı. Dünya için tehlike yaratabilecek bir asteroidin yörüngesinin değiştirilip değiştirilemeyeceğini test etmek amacıyla gerçekleştirilen görev, 27 Eylül’de DART’ın Didymos’a bilerek çarpması ile başarıya ulaştı. Avrupa Uzay Ajansı da (ESA), 2023 yılında göndermeyi planladığı fakat 2026 yılında Didymos'a ulaşacak olan ‘Hera’ aracı ile uydunun haritasını çıkarmak, çarpışmayla oluşan krateri incelemek, yörünge değişikliğini yakından gözlemek gibi ayrıntılı analizler yapacak.
‘James Webb Uzay Teleskobu ile derin uzay daha da yakınlaştı, evrenin bebeklik fotoğrafı çekildi’
NASA’da çalışan Türk bilim insanı Dr. Umut Yıldız, yılın en dikkat çeken uzay görevlerini Sputnik’e anlattı, ilk olarak da James Webb Uzay Teleskobu’nun öneminden bahsetti. JWST’nin 2021’in son günlerinde fırlatıldığını hatırlatan Yıldız, “Dünya’ya 1.5 milyon km uzaklıktaki L2 Lagrange noktası dediğimiz özel bir yörüngeye ulaşması 6 ay sürmüştü. Yörüngeye ulaştıktan sonraki ilk resimler Dünya gündeminde büyük bir haber eşliğinde duyurulmuştu. JWST, yıllardır en güzel uzay fotoğraflarını gönderen Hubble Uzay Teleskopundan farklı olarak kızıl ötesi dalgaboylarında çalışıyor ve bununla baraber daha karanlık ve soğuk bölgelerin görüntülenmesini sağlıyor. Bunun yanında 6,5 metre çaplı aynasıyla da evrenin neredeyse sonu derecesinde bölgelere bakmamızı sağlıyor” dedi ve ekledi:
“İlk fotoğraflardan birisi 13.1 milyar ışık yılı ötedeki bir galaksinin görüntüsü idi. Bu çekilen galaksi görüntüsü aslında daha yeni oluşmakta olan bir galaksinin bebeklik fotoğrafını gösteriyordu. Hubble ile 2 haftalık gözlemlerle çekilebilecek bu görüntü JWST ile sadece yarım günde alındı. Bu teknoloji, bu teleskobun gelecekte daha ne kadar derinleri çekebileceğini göstermesi açısından öncü oldu. Her ne kadar bu teleskoptan çok şeyler beklense de, cevaplamasını istediğimiz en büyük bilimsel amaçlardan birisi, evrenin ilk anlarında ilk yıldızların ve galaksilerin nasıl oluştuğunu bulmak. Diğeri de Dünya’ya benzer ötegezegenlerde yaşama dair izler aramak. İlk gelen fotoğraflarda, JWST ile bir ötegezegenin atmosferini detaylı bir şekilde inceleme imkanı bulduk. Daha nice ötegezegenlerin bu şekilde detaylı gözlemlerini yapıp, atmosferlerinin Dünya’ya benzer olup olmadığını anlayabileceğiz ve belki de yaşama dair izler bulma şansını elde edeceğiz.”
‘İnsanlı yolculuklar hep arka planda kalmıştı, ta ki bu yıla kadar’
Artemis-1 misyonunu anlamak için Ay’a insanlı gidilen görevlerin de geçmişine bakmak gerektiğini belirten Yıldız, “Sovyetler Birliği, Soğuk Savaş döneminde uzay konusunda birçok ilkleri gerçekleştirmişti. Uzaya ilk çıkan roket 1957’de Sputnik-1, sonra ilk çıkan canlı Laika, sonrasında da ilk kozmonot Yuri Gagarin 1961’de uzaya gitmişti. Bu sırada ABD de, kendi ilkini gerçekleştirmek için Ay’a ilk insanı göndermeyi hedef olarak koymuştu. Nitekim 1969’da Apollo-11 ile ilk astronotlar Ay’a ulaştı. ABD’nin bu başarısının ardından uzay veya Ay yarışının etkisi bir nebze olsun kırılınca 1972’de 6. kez ve son kez Ay’a insanlar gönderilmişti. Sonrasında Uzay Mekiği programı da başlayınca, konu bir nevi kapatılmıştı. Tabi yıllar içinde Ay yörüngesine ABD olsun, Rusya olsun, Hindistan olsun birçok ülke araçlar gönderdi ama insanlı yolculuklar hep arkada kalmıştı. Ta ki, NASA’nın bu yılki Artemis programına kadar” şeklinde konuştu.
Artemis-1 ile yeniden Ay’a insanlı yolculukların kapısı açıldı
Artemis programına çok güçlü mesajlar verilerek başlandığını belirten Yıldız şu ifadeleri kullandı:
“‘Ay’a yeniden gideceğiz ve bu sefer kalıcı olacağız, ilk kadın Ay yolcusunu göndereceğiz ve sonunda Ay’da üs kurmak için adımlar atacağız” şeklinde mesajlar vardı. Bu amaçla da 60’ların Satürn-5 roketi gibi güçlü bir roket yapılmalıydı. O nedenle NASA, uzun zamandır SLS adı verilen çok güçlü bir roket üzerinde çalışıyordu. Nihayet uzun zamandır yaşanan ertelemelere rağmen tamamlandı ve 15 Kasım’da fırlatıldı. 25 günlük görevi de başarıyla tamamladı. Bu serinin ilk roketi olduğu için kapsülün içinde insanlar yoktu ama bu sırada bu roket ve kapsülün içinde insan olsaydı nasıl etkilenirdi sorusuna cevap arandı. Şu ana kadar verilen bilgilere göre, sonraki seferlerde insanlı yolculukların başarılı olacağını gösterdiği söylendi. Kapsüldeki en önemli test ise, Dünya’ya giriş anında karşılaşacağı aşırı yüksek hızdan dolayı kapsülün sağlam kalıp kalmayacağıydı ve giriş sırasında sağlam olduğu kanıtlandı. Bu test başarılı olduğu için şimdiki planlara göre 2024 ortalarında Ay’ın çevresinde dolanacak olan Artemis-2 misyonu ile insanlar gönderilecek ama bunlar da henüz Ay’a inemeyecekler. Her şey yolunda giderse 2025 yılında yapılacak olan Artemis-3 misyonu ile astronotlar böylece yıllar sonra Ay’a yeniden iniş yapacaklar.”
‘DART ile bir asteroiti yörüngesinden saptırdık’
Bu yıl içinde ‘Dünya’ya yaklaşan bir asteroit olduğunu öğrensek ne olurdu?’ sorusuna da cevap bulunduğunu dile getiren Yıldız, “Bu sorunun cevabı aslında asteroitin ne kadar büyük olduğuna ve bize ne kadar zaman sonra çarpma tehlikesi bulundurduğuna göre bizi ya üzerdi ya da sevindirirdi. Eğer ki, biz belki 20-30 sene sonra çarpma tehlikesi olan bir asteroitin varlığını bugün öğrenseydik, herhalde yapacağımız şey bunu yörüngesinden saptırmaya çalışmak olurdu. Bugün her ne kadar bize doğru gelen bir asteroite dair bir bilgimiz henüz olmasa da ikinci sorunun cevabını almak için NASA, bu yıl DART isminde bir uzay aracını Dimorphos isimli bir asteroite çarptırdı. Dimorphos, Didymos isimli başka bir asteroitin uydusu ve çarpma öncesinde Didymos’un çevresinde 11 saat 55 dakikada dolanırken, çarpma sonrasında yörüngesi 11 saat 23 dakikaya düştü. Amaç, bu asteroiti yörüngesinden az da olsa saptırmaktı ve bu başarıldı. Yani uzun süre sonra çarpacağı hesaplanan bir asteroite rastlarsak, erkenden oraya gönderilecek bir uzay aracı ile yörüngesinden saptırabiliriz” dedi.
YORUMLAR
Yorum Yap