'İmamoğlu Hem İktidarın Hem Muhalefetin Rakibi!'
Prof. Dr. Özer Sencar, Independent Türkçe'ye yaptığı açıklamalarda bulundu.
- | Son Güncelleme:
- | Yeni Günaydın
"Şu anda cumhurbaşkanı adayı olarak iki kez seçime girme, aday olma şansınız var. Üçüncü kez böyle bir şans yok. Dolayısıyla tabii AK Parti'nin cumhurbaşkanlığı seçimlerinde artık işin içinden çekilmesi anlamına gelmez ve Tayyip Erdoğan'ın da siyasetten çekilmesi anlamına gelmez. Öncelikle biz bu seçimde Cumhur İttifakı olarak adayız, şu anda çalışıyoruz. Milletimizin teveccühünün olması halinde cumhurbaşkanı olarak görevimize inşallah devam edeceğiz."
Recep Tayyip Erdoğan
"Adaylık konusunda kararı altılı masa verecek. Onların iradeleri dışında bir şey söylemem. Altı lider 'Aday sizsiniz' derse elbette adayım."
Kemal Kılıçdaroğlu
"Hiçbir genel başkanın adının geçmediği dönemde bana sorulan soruya partinin görüşü olarak 'İki belediye başkanı arkadaşımızdan (Yavaş veya İmamoğlu) birinin aday gösterilmesi halinde hayır demeyeceğiz' diye televizyonlardan söyledim."
Meral Akşener
Annenizle telefonda konuşurken de 10 yıl görüşmediğiniz arkadaşınızla bir masada buluştuğunuzda da peynir fiyatlarından sonra konu hep aynı yere geliyor: Seçim ne olur?
Normal şartlarda 18 Haziran 2023'te gerçekleşmesi planlanan, Türkiye'de sık sık karşımıza çıkan "anormal şartlarda" ise daha erken bir tarihte olacağı konuşulan 2023 genel seçimlerinin bugüne kadarkilerden farklı olacağı yaklaşık bir yıldır hissediliyor.
Altılı masanın kimi cumhurbaşkanı adayı göstereceğinden, İmamoğlu hakkında açılan davaya, AK Parti'nin oyları düşse bile birinci sıradaki yerini korumasından ekonomik krizin yarattığı çözümsüzlüklere kadar her şey "toplumsal gerginlik" sebebi.
Bu davul gibi gerilen ortamda insanların sıklıkla baktığı bir yer var: Araştırma şirketleri.
Kasım ayı anketinde "Bu pazar bir seçim olsa hangi partiye oy verirsiniz" sorusuna yüzde 29,6 oranında AK Parti, yüzde 20 oranında CHP yanıtını alan şirketlerden biri Metropoll Araştırma.
Independent Türkçe, son 6 ayına girilen seçim sürecini, altılı masa ve muhalefetin halk nezdindeki algısını, AK Parti'nin yeniden seçilme ihtimalini, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve rakibi olarak en çok konuşulan üç muhtemel adayı, Metropoll Araştırma Şirketi'nin kurucusu Özer Sencar ile konuştu.
Metropoll'ün verilerine göre kasımda "Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığı görevini yapış tarzını onaylıyor musunuz" sorusuna "hayır" cevabını verenlerin oranı yüzde 50,6.
Ancak iş, Cumhurbaşkanlığı adaylığına gelince Erdoğan, Mansur Yavaş ve Kemal Kılıçdaroğlu'nun adaylığı senaryosunda öndeyken; karşısına Ekrem İmamoğlu çıkması durumunda neredeyse başa baş bir oy dağılımı görülüyor.
Benzer şekilde kasım anketinde "Bu pazar bir seçim olsa hangi partiye oy verirsiniz" sorusuna yanıt verenlerin yüzde 29,6'sı AK Parti'yi, yüzde 20'si CHP'yi, yüzde 10,3'ü HDP'yi, yüzde 9,1'i İYİ Parti'yi, yüzde 6,7'si MHP'yi destekleyeceğini söylüyor.
Metropoll, aynı soruyu Kasım 2015'te sorduğunda AK Parti'nin oyları 43,5, CHP'nin oy oranı yüzde 21,6'ydı.
Özer Sencar'a göre 2022 başında yüzde 24-25 aralığına gerileyen AK Parti oylarında bugün görülen artışın nedeni, yaz aylarında asgari ücrete yapılan ara zam. Ancak bu zamların da etkisini yitirmesiyle AK Parti oylarında da gerileme başladı.
Geçen yıl yüzde 30'lara kadar çıkan CHP oylarının yeniden düşmesinin nedenini ise "aday çıkaramama", "başörtü açılımı", "yurtdışı ziyaretleri" olarak açıklıyor Özer Sencar.
Sencar'a göre Erdoğan, "kötü bir ekonomist ama bir seçim kazanma makinası". Hâlâ en güçlü aday ve rakip olarak konuşulan isimlerin "liderlik" özellikleri seçimde Erdoğan'ı geçmek için yeterli değil.
Yargı, maddi olanaklar ve güvenliğin Erdoğan'ın elinde olduğunu söyleyen Sencar'a göre bu durum, alt etmesi zor koşulları ortaya çıkarıyor.
Bunun yanı sıra Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Kürt seçmenin tepki göstermesine rağmen hâlâ halktan en yüksek desteği gören "potansiyel rakip aday". Ancak siyasi figürler, Erdoğan'ı en çok zorlayacak adayın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu olduğuna inanıyor.
Kararsızların oy oranının kasımda yüzde 12'den yüzde 19'a çıktığını belirten Sencar, bu kişilerin çoğunlukla daha önceki seçimlerde AK Parti ve MHP'ye oy verenler olduğunu söylüyor.
Sencar'ın dikkati çektiği önemli bir nokta da Erdoğan'ın karşısına "cumhurbaşkanı adayı" olarak getirilecek ismin, toplumun tüm kesimlerince kabul görmesi, çok iyi bir kadro ile seçim yarışına katılması ve HDP'lilerin en az yüzde 90-95'inin oyunu alması.
Özer Sencar'ın açıklamaların, 7 başlık altında topladığımızda karşımıza şöyle bir tablo çıkıyor:
1- Bir partinin ya da adayın oy oranındaki değişimi hangi faktörler etkiliyor?
Metropoll Araştırma Şirketi'nin kurucusu Özer Sencar'a göre seçimde bir adayın, bir grubun ya da bir partinin kazanması için üç önemli faktör var.
Bunlardan ilki, toplumun hiçbir kesiminden kendisine karşı ambargo uygulanmayacak bir adayın belirlenmesi.
"Bu adayın toplumun her kesiminden yeterince oy alabilmesi lazım" diyen Sencar, "Eğer adayla ilgili ambargo koyan, çekince koyan birtakım toplumsal kesimler varsa o aday riskli bir adaydır" değerlendirmesini yapıyor.
İkinci faktör, yürütülecek kampanya ve kampanyayı iyi yürütmeyi becerebilecek bir ekibin oluşturulması.
Üçüncü faktör ise sandıkları kontrol edebilmek.
Sencar, "Bu üçünde de başarılı olursanız, seçimi alırsınız. Üçünde de aynı anda başarılı olmanız lazım. Bunun birisi eksik kalırsa, güçlü bir lider seçemezseniz, sandıkları kontrol edemezseniz, başarısız bir kampanya yürütürseniz, bunlardan birisi eksik olursa, seçimi kaybetme riskiniz artar" ifadelerini kullanıyor.
Özer Sencar, adaylar arasındaki halk desteğinin birbirine yakın olması durumunda, ufak olayların, kamuoyundaki birtakım dalgalanmaların adaylar arasındaki farkı açtığını ya da kapadığını söylüyor.
Ancak adaylar arasındaki fark, başlangıçtan itibaren büyükse o zaman birtakım konjonktürel olaylar çok fazla etkili olmuyor.
Sencar buna örnek olarak da Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ'ın 6 Nisan'da yaptığı "Zafer Partisi olarak Cumhurbaşkanı adayımız Mansur Yavaş'tır" açıklamasını gösteriyor:
Ümit Özdağ'ın partisi binde 1'lerde bile değildi. Ama "sığınmacıları göndereceğiz" sözüyle kamuoyunda büyük kitlelerin gönlünü hoş etti. Çünkü sığınmacılardan şikayetçi olan çok büyük bir kitle var.
Arkasından "Milliyetçilerin adayı, Mansur Yavaş'tır" dedi. Oy oranı binde 1'den yüzde 3'e kadar yükseldi. Ancak o olay, zaman içerisinde soğudu. Şu anda yüzde 1-1,5 civarında bir oyu var. Bu şekilde pik noktaları yakalayabiliyor politikacılar.
Dolayısıyla konjonktürel olarak ortaya çıkan olaylar, liderlerin oylarını azaltıp artırabiliyor. Yani bir dalgalanma söz konusu.
2- Erdoğan ve ihtimaller
"Türkiye'de şu anda seçime doğru giderken gördüğümüz bir realite var: Güçlü bir AK Parti ve Tayyip Erdoğan" diyor Özer Sencar.
Erdoğan'ın parti gücünün de kişisel oy popülaritesinin de yüksek olduğunu hatırlatan Sencar, "Onun karşısında, her biri ayrı ayrı Erdoğan'a meydan okuyacak kadar güçlü liderlik özelliklerine sahip olmayan bir Altılı Masa var " değerlendirmesini yapıyor ve ekliyor:
Erdoğan kampanyasını temmuz ayında başlattı. Altılı masa, "altılı masa ekibi" olarak henüz bir kampanya başlatmadı. Kemal Kılıçdaroğlu kendi kampanyasını yapıyor.
Mesela bir iki örnek vereyim: Temmuzda yapılan (asgari ücret) zam, ekim ayı sonuna kadar AK Parti'nin oyunu sürekli artırdı. Çünkü ekonomik faktörler, geçim darlığı çeken insanlar, yapılan zamlarla bir miktar rahatladılar.
AK Parti'yi terk eden bir kısım oylar geri geldi. Temmuz ayından kasıma kadar AK Parti sürekli bir artış trendi gösterdi.
Metropoll'ün düzenlediği anketlerde AK Parti'ye destek verenlerin oranının nisan ayına kadar sürekli düştüğünü, bu tarihten sonra yükseldiğini, kasımda tekrar bir düşüş yaşandığını hatırlatan Sencar, bunu iki sebebe bağlıyor:
Bunlardan ilki temmuzdaki asgari ücret zammının etkisini kaybetmesi.
İkincisi ise AK Parti heyetinin HDP ziyareti.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz ve AK Parti Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, CHP ile başlayan başörtüsü tartışmasının ardından aile ve din hürriyeti konusunda hazırladığı anayasa değişikliği teklifi için 2 Kasım'da HDP heyetini ziyaret etmişti.
HDP kanadı ziyarete büyük anlam yüklemenin yersiz olduğunu belirtirken, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "son derece doğal ve doğru bir adımdır" açıklamasını yapmıştı.
Özer Sencar, kasımdaki ölçümlerde hem AK Parti'de hem MHP'de ikişer puanlık azalma olduğunu vurguladı.
"Erdoğan'ın eksiği, ekonomiyi bilmemesi"
Sencar'ın daha önce verdiği bir röportajda "Erdoğan bir seçim kazanma makinasıdır" yorumunun sorulması üzerine Independent Türkçe'ye şu açıklamayı yaptı:
Erdoğan kişisel olarak güçlü bir lider. Güçlü liderlik özelliklerinin neredeyse tamamı, Erdoğan'da var. Erdoğan'ın eksiği, ekonomiyi bilmemesi.
10 yıldır iyi ekonomistlerle çalışmıyor. Bu hükümetin ekonomide başarısız olmasının nedeni, ekonomi ekibinin zayıf olması. Ama güçlü lider isterse, bu hatasını görürse, güçlü ekonomistleri bulup tekrar çalışabilir. Ali Babacan ile 10 yıl çalıştı. Ali Babacan gibi birisini tekrar bulabilir.
Liderlerin ekonomist olması da gerekmez. Güçlü insanlarla uzman insanlarla çalışabiliyor olması gerekir.
"Devletin Hazinesi, Merkez Bankası Erdoğan'ın elinde"
Sencar'a göre Erdoğan'ın düştüğü hatalardan biri de "bugüne kadar kazandığı zaferleri kendi gücüyle kazandığını" düşünmesi.
"Kazananın kendisi olduğu zehabına kapıldı ve giderek çöktü AK Parti iktidarı" diyen Sencar, Erdoğan'ın gözü kara, iyi bir hatip olduğunu ve seçim ekonomisini yönetebileceğini de sözlerine ekledi:
Bütün imkanları bulabilir. Şu anda yaptığı şey de o zaten. Dünyadan para bulmaya çalışıyor ki seçime kadar dağıtabilsin, seçim ekonomisini sürdürebilsin diye.
AK Parti hâlâ seçimi yönetme, kampanyayı yürütme ve devlet imkanlarını, maddi imkanları seçim meydanlarında kullanma gücüne sahip.
Devletin Hazinesi, Merkez Bankası Erdoğan'ın elinde. Partilerinse bütün geliri, sağdan soldan gelen bağışlar ve devletin partilere verdiği bir miktar para.
Devletin partilere verdiği seçim parası veya yıllık para ile seçim falan yönetilmez. Seçim büyük para isteyen bir iştir.
AK Parti'nin elini tutan hiçbir şey yok. Ne güçlü bir muhalefet lideri ne parasızlık, ne ekipsizlik… Güvenlik güçleri ve yargının da Erdoğan'ın kontrolünde olduğunu düşünürsek. Geriye ne kalıyor?
Erdoğan bir seçim canavarıdır. Kampanya canavarıdır. Erdoğan'dan seçim almak, kolay kolay mümkün değil. Ancak çok güçlü özellikleriniz olacak ki söke söke alabilesiniz.
2. Kılıçdaroğlu ve ihtimaller
Metropoll Araştırma'nın "Cumhurbaşkanlığı seçiminde hangi adaya oy verirsiniz?" ekimde "Kemal Kılıçdaroğlu" diyenlerin oranı yüzde 41,3'tü. Kasımda bu oran, yüzde 39,4'e geriledi.
Benzer şekilde, Erdoğan'ın oyları ise son bir ayda yüzde 45,4'ten yüzde 44,5'e geriledi.
Özer Sencar'a göre CHP Genel Başkanı, kişisel propagandası ve söylemleriyle son iki aya kadar oyunu artırmıştı. Ancak son iki ayda gerçekleştirdiği yurt dışı gezileri ve başörtü konusunu gündeme getirmesi durumu değiştirdi.
Kemal Kılıçdaroğlu, 3 Ekim 2022'de yayınladığı bir videoda "Devlet yaraları kapatacak ki millet olarak dünya ile rekabete odaklanalım. Bu yaralardan biri de başörtüsü mevzusu. Burada bizim de yanlışlarımız oldu geçmişte. Değişmeyi ve öğrenmeyi bildik. Şimdi bir sonraki aşamaya geçme zamanı. Bu meseleyi toplum olarak aşma, geride bırakma zamanı" demiş ve sunacakları bir kanun teklifi ile "Kadınların giyim kuşamını siyasetin tekelinden çıkaracaklarını" vurgulamıştı.
Ancak bu, pek çok kesim tarafından "Başörtü sorunu kalmadı, neden şimdi?" eleştirilerine yol açmıştı.
Sencar, Erdoğan'ın Kılıçdaroğlu'nun bu çıkışını kendisi için fırsata çevirdiğini hem CHP'nin oylarında düşüşe hem de Kılıçdaroğlu'nun sempatilerinde azalmaya yol açtığını söyledi.
"CHP'nin oyu yedi yıldır yüzde 20'ler seviyesinde"
Sencar'ın açıklamasına göre Metropoll'ün anketlerinde CHP'nin oyu, kararsızlar dağıtılmadan, yedi yıldır yüzde 20 seviyelerinde.
Partisi'nin oyu yüzde 50'lerden yüzde 30'lara gerileyen Erdoğan'ın ise en zayıf olduğu yer "başarısız bir ekonomist" olması, Sencar'a göre.
"Peki muhalefet içerisinde ekonomiyi iyi yönetebileceğini halka inandırmış kimse var mı?" diyen Sencar, şöyle devam ediyor:
Bu seneki anketlerde 3-4 defa sorduk. "Erdoğan, Türkiye'nin içinde bulunduğu ekonomik krizi çözebilir mi?" diyoruz. Ortalama yüzde 55 civarında "çözemez" diyor insanlar.
"Peki muhalefet çözebilir mi?" dediğimiz anda yüzde 52-yüzde 53 muhalefet de çözemez diyor.
İktidar ekonomiyi çözebilecek algısını kaybetmiş durumda. Ama muhalefet de bunu yakalayabilmiş değil. "Biz çözebiliriz"i halka inandıramamış.
Özer Sencar'a göre seçime 4 ila 6 ay kala altılı masadan hâlâ bir adayın çıkmaması bir yönetim sorunu.
"Halk, şu anda muhalefetten bir ışık görmüyor" diyen Metropoll kurucusu, "Belirsizlik, normal seçmen üzerinde negatif etkiye sebep oluyor. İnsanlar, ‘Bunlardan bir şey olmaz. Erdoğan, daha önce iyi yönetti, başarılı dönemleri var. Yine ne yaparsa Erdoğan yapar' diyebilir" ifadelerini kullandı.
Özer Sencar'a göre Kemal Kılıçdaroğlu'nun Ekrem İmamoğlu'na göre zayıf tarafı, toplumda tüm kesimlerin, tüm gücüyle desteklediği bir isim olmaması.
Sencar, "CHP'li olması, sol kökenden gelmesi ve arkasında bir başarı hikayesinin olmaması... Kılıçdaroğlu, kürsüye çıktığında ne anlatabilir? Ben daha önce şunları başardım diyebilir mi?" diyor.
2019 yerel seçimlerine sağdan ve merkezden gelen adaylarla gidilmesinin doğru bir taktik olduğunu söyleyen Sencar, "Ama referandumlarda, milletvekilliği seçimlerinde sürekli kaybeden oldu" dedi.
3. İmamoğlu ve ihtimaller
Metropoll Araştırma'nın kasım ayı anketine göre Erdoğan'la oyları neredeyse başa baş olan aday, Ekrem İmamoğlu.
Muhtemel bir Erdoğan-İmamoğlu rekabeti senaryosunda insanların yüzde 42'si Erdoğan derken, yüzde 42,9'u İmamoğlu diyor.
"Erdoğan'ın zorlanacağı aday, şimdiye kadar gördüğümüz kadarıyla Ekrem İmamoğlu" diyor Özer Sencar.
İmamoğlu hakkındaki "hakaret" davası sonuçlanmadan görüştüğümüz Sencar, "Belki de onu şimdi siyasal yasaklı yapacaklar. Mümkündür, böyle bir karar çıkabilir mahkemeden" açıklamasını yapmıştı.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi'ne katılmak için Fransa'ya giden İBB Başkanı için isim vermeden "Avrupa'ya giderek Türkiye'yi şikâyet eden ahmağa söylüyorum. Bunun bedelini bu millet sana ödetecek" açıklaması üzerine İmamoğlu, "31 Mart seçimini iptal ettirenler ahmaktır" demecini vermişti. Bu açıklamanın ardından İmamoğlu'na Yüksek Seçim Kurulu üyelerine hakaret ettiği gerekçesiyle dava açılmıştı.
14 Aralık'ta görülen davadan 2 yıl 7 ay 15 gün hapis ve siyasi yasak kararı çıkmıştı. Karar, İstinaf'a taşınacak.
"İmamoğlu, sandıkları kontrol edebileceğini gösterdi"
Özer Sencar, Ekrem İmamoğlu'nun hem genç hem liderlik özelliklerinin yüksek, hem iyi polemik yapan birisi olduğunu, seçimin nasıl kazanılacağını bildiğini söylüyor.
"Sandıkları kontrol edemeyen seçimi alamaz" diyen Sencar, şöyle devam etti:
Stalin'e atfedilen bir söz vardır: Seçimin sonucunu sandığa atılan oylar değil, sayılan oylar belirler. Sayımı kontrol edecek gücünüz yoksa her seçimi kaybedersiniz.
İmamoğlu, sandıkları kontrol edebileceğini gösterdi. CHP ve Mansur Yavaş, Ankara'da bile sandıkları kontrol edemediler yeterince.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun Mansur Yavaş'ı kesinlikle aday yapmayacağını belirten Sencar, "Dolayısıyla kimse onun üzerine fazla gitmiyor. En çok Ekrem İmamoğlu'nun üzerine gidiyorlar. Çünkü Ekrem İmamoğlu'nun iki tane önemli rakibi var" dedi ve ekledi:
Birincisi Erdoğan. Daha önce Erdoğan'ı iki defa yendi. Erdoğan onu tek rakibi olarak görüyor şu anda.
Aynı zamanda Kemal Kılıçdaroğlu da onu rakip olarak görüyor. İmamoğlu hem iktidarın hem muhalefetin rakibi konumunda.
Dolayısıyla kamuoyunda en çok hırpalanan, hata yaptığında en çok linç edilen kişi Ekrem İmamoğlu. Son altı ay içerisinde Kemal Kılıçdaroğlu'nun kendisinin aday olacağını, diğer iki belediye başkanının aday olmayacağı algısını Türkiye'ye yerleştiriyor.
4. Mansur Yavaş ve ihtimaller
Metropoll Araştırma, anket katılımcılarına, Erdoğan-Yavaş senaryosunu sorduğunda ise yüzde 46,4 oranında Mansur Yavaş yanıtını aldı. Erdoğan, bu ihtimalde yüzde 39,7 oy alıyor. Benzer bir sonuca ekimde de ulaşılıyor.
Yani Erdoğan'ın karşısına üç muhtemel aday çıkartıldığında Mansur Yavaş, üç isim arasında halktan en yüksek oyu alan kişi.
Bu ölçümü bir buçuk yıldır yaptıklarını söyleyen Sencar, bu zamana kadar Mansur Yavaş'tan daha fazla oy desteği alan bir aday olmadığını belirtiyor.
"Erdoğan mı Mansur Yavaş mı?" diye sorduğumuzda her araştırmada Mansur Yavaş, Erdoğan'dan yüksek çıktı. Bir yıl önce bu fark, 20 puandı. Mansur Yavaş, Erdoğan'dan 20 puan öndeydi, bugün 6 puan önde.
Mansur Yavaş'ın Erdoğan karşısındaki üstünlüğü giderek azalıyor. Benzer şey, Ekrem İmamoğlu için de geçerli. Ekrem İmamoğlu'nun Erdoğan'ı 15 puan geçtiği ölçümler var. Genellikle bu yılın başındaki ölçümler. Bugün arada neredeyse bir puanlık bir fark var. Yani eşit de diyebiliriz ona.
Kılıçdaroğlu, bir veya iki ay Erdoğan'dan biraz yüksek çıktı. Sonbaharda "helalleşme" vs gibi söylemlerle ön plana çıktı. Orada Erdoğan'ı 1-2 ay geçti. Ama genel olarak Erdoğan'ın hep gerisindeydi, bu ay da mesela beş puan gerisinde. Kılıçdaroğlu düzenli olarak Erdoğan'dan gerideydi. İki ay istisnai olarak geçti.
Sencar'a göre rakip adaylar hakkındaki bu tablonun birkaç nedeni var.
Bunlardan biri Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı'nın siyaset yapmaktan, siyasi konuşmalardan uzak durması ve belediye başkanlığı sınırlarında kalması.
Bir diğeri ise onca adaylık tartışmasına rağmen Yavaş'ın "adayım" veya "aday değilim" dememesi. Bu durum, vatandaş nezdinde Mansur Yavaş hakkında negatif algıya yol açmıyor.
Erdoğan'ın ve CHP başta olmak üzere muhalefetin de Mansur Yavaş'a dokunmadığını söyleyen Sencar, "Mansur Yavaş, adeta hem iktidarın hem de CHP'nin başında bulunduğu muhalefetin koruması altında geldi bugüne kadar. Kimse onu eleştirmiyor. Çünkü onu güçlü bir aday olarak görmüyorlar. Erdoğan, Mansur Yavaş'ı çok rahat yeneceğini biliyor" diyor:
Bu aşağı yukarı herkesin ortak kanaatidir: Erdoğan karşısında direnebilecek, gücü, potansiyeli, imkanı olan birisi değil.
Erdoğan, çok güçlü bir aday. Devletin bütün imkanları elinde. Para sorunu yok, ekip sorunu yok. Mansur Yavaş, yalnız bir adam. Ne ekibi ne de para olarak destekleyecek bir partisi var. Dolayısıyla Mansur Yavaş, Erdoğan için bana göre en kolay lokmadır. Bu onun kişisel özellikleriyle de ilgili, imkanlarıyla da ilgili.
"Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ, ‘Milliyetçilerin adayı, Mansur Yavaş'tır' dedikten sonra Türkiye'de seçmenlerin yüzde 50'den fazlası Mansur Yavaş'ın adaylığını destekliyor" açıklamasını yapan Sencar, şöyle devam etti:
CHP de dahil, hiçbir parti lideri, Mansur Yavaş'ın başkan adaylığını gündeme getirmiyor. İlk defa Ümit Özdağ getirdi ve Mansur Yavaş'ın sempatizanı olan birtakım milliyetçiler, MHP'yi, AK Parti'yi, İYİ Parti'yi terk ettiler. Ümit Özdağ'ın yanına gittiler.
Mansur Yavaş'ın ülkücülük geçmişinin olmasının Cumhurbaşkanı adayı olmasında engel teşkil edeceğini ifade eden Sencar, "Bu durumda CHP'li seçmeni de sandığa götüremezsiniz. CHP Genel Merkezi'ndeki bir tek kişi bile, Mansur Yavaş'ın CHP adına, altılı masa adına aday olmasını istemez. Bu, yapısal bir farklılık. Ülkücü kökenden gelen birisi. Milliyetçi, sağcı birisi" değerlendirmesini yaptı.
Sencar'a göre Ankara Belediye Başkanlığı'nın kazanmak için Mansur Yavaş ismi önemliydi çünkü CHP, sol kökenden gelen birisine Ankara belediye başkanlığını kazandıramazdı:
Çok akıllıca bir taktikle Mansur Yavaş'ı aday yaptılar ve AK Parti'nin elinden belediyeyi aldılar. O da nezaketle, CHP'liymiş gibi, demiyor ama o sınırları muhafaza ediyor.
5. HDP seçmeni
Prof. Dr. Özer Sencar'a göre Halkların Demokratik Partisi'ne (HDP) oy verenlerin desteğini almayan hiçbir aday, Cumhurbaşkanı seçilemez, parlamentoda çoğunluğu sağlayamaz.
Mevcut durumda Millet İttifakı ve Cumhur İttifakı'nın parlamentoda çıkaracağı milletvekili sayısının birbirine çok yakın olduğunu, hiçbirinin çoğunluğu oluşturamadığını söyleyen Sencar, "Dolayısıyla parlamentodan çoğunluk gerektiren bir kanun çıkarmak gerekiyorsa, hükümet kurmak gerekiyorsa, HDP'ye mahkumlar. HDP'nin yardımına ihtiyaçları var demiyorum, HDP'ye mahkumlar diyorum" ifadesini kullandı.
Sencar, altılı masadan bir adayın, Erdoğan karşısında başarılı olabilmesi için HDP'lilerin en az yüzde 90-95'inin oyunu alması gerektiğine vurgu yapıyor.
Bu olmazsa olmaz bir şart olsa da yeter şart değil. Zira, Cumhurbaşkanı adayının HDP'lilerin yanı sıra, dindarlardan da muhafazakârlardan da akla gelecek tüm toplum kesimlerinden de büyük oranda oy toplaması gerekli.
Metropoll Araştırma'nın verilerine göre AK Partili heyetin HDP'yi ziyaretini "olumsuz karşıladım" diyenlerin oranı yüzde 41,5'i.
Ancak bu AK Parti'ye özgü bir durum değil. "HDP'yle kim görüşürse görüşsün, toplumda negatif algıya neden oluyor? Seçim için HDP oyları bu kadar kritikse partiler ne yapmalı?" sorumuza Sencar şu yanıtı verdi:
HDP ile görüşeceksiniz ama bunu kamuoyu ile paylaşmayacaksınız. Belirleyeceğiniz adaya HDP'lilerin nasıl bakacağına iyi dikkat edeceksiniz. "Bu adaya HDP'liler oy vermez" diyorsanız, o adayı ortaya çıkarmayacaksınız.
Özer Sencar, "HDP seçmeni, cumhurbaşkanlığı için konuşulan adaylardan hangisine daha çok oy verme eğiliminde?" sorusunu ise "HDP seçmeni veya Kürtler için şunu söyleyebilirim: Bu seçmenlerin büyük kısmı Erdoğan'a artık güvenmiyorlar ve karşılar. Muhalefete oy verme eğilimindeler. ‘Erdoğan mı Mansur mu?', ‘Erdoğan mı İmamoğlu mu?', ‘Erdoğan mı Kılıçdaroğlu mu?' diye sorduğumuzda HDP'lilerin yüzde 75 ila 85'i Erdoğan'ın karşısındakine destek veriyor" şeklinde yanıtladı.
HDP'lilerin muhalefeti desteklemeye hazır olduğunu söyleyen Sencar, önemli de bir not düşüyor: Ancak muhalefet içerisinde belirli adaylara karşı önceden bir karşıtlıkları var.
HDP kanadı, cumhurbaşkanı adayı konusunda muhalefet partileri ile bir anlaşmaya varılamaması durumunda kendi adaylarını çıkaracaklarını birden fazla kez gündeme getirmişti.
Mansur Yavaş ve Meral Akşener'e HDP'lilerin oy vermeyeceği adaylar olduğunu söyleyen Özer Sencar, HDP'lilerin kendisini Türk milliyetçisi olarak tanımlayanlara karşı durabileceğini belirtti ve ekledi:
Mansur Yavaş'a ve Meral hanıma karşı olmalarının sebebi, onlar kötü insanlar oldukları için değil. Yolsuzluğa bulaşmamış, hırsızlığa bulaşmamışlar, hiçbir dedikodu yok haklarında.
Mansur Yavaş, Ankara'da dört senedir belediye başkanlığı yapıyor. Ben onun hiçbir yolsuzluğunu duymadım. Temiz bir insan. Meral hanım da öyle.
Ama milliyetçi olmaları, Kürtlerin onlara oy vermemeleri için yeterli. Muhalefet bu iki adayla çıkarsa seçimi baştan kaybetmiş demektir.
"Kürtler, kazanacak adayla birlikte olmak ister"
Sencar, HDP seçmeni ile ilgili önemli bir konuya da değindi.
"Kürtler biraz da pragmatisttirler. Sonuç almaya eğilimlidirler. Çünkü yaşadıkları, onlara bu tecrübeyi öğretmiştir" diyen Sencar, şöyle devam etti:
Kazanabileceklerini düşündükleri adayı güçlü desteklerler. Bir A adayı ortaya çıktı. HDP'liler ona karşı değil. Oy verebilirler. Ama onun kazanamayacağını düşünürlerse destekleri yeterli olmaz. O zaman sandığa gitmezler. Hatta biraz muhafazakâr olan Kürtler, HDP'liler Erdoğan'a oy verir.
Kürtler ve HDP'liler, kazanacak adayla birlikte olmak isterler. Bütün sosyal ve etnik gruplar, kazanacak adayla birlikte olmayı tercih ederler. Kaybedecek adayın yanında durmak istemezler.
Kazanma şansı yüksek olanın yanında daha güçlü bir şekilde bulunurlar ve desteklerler. Kazanamayacak adayın karşısında ise parmaklarının ucuyla tutar, güçlü destek vermezler, sandığa gitmezler.
6. Kararsızlar ne yapar?
Metropoll'ün araştırmasına göre kime oy vereceği konusunda kararsızlık yaşayanların oranı ekim-kasım arası yüzde 12'den yüzde 19'a çıktı. Bu oran, 2022 başında ise yüzde 25-27 puan civarındaydı.
Sencar'ın açıklamasına göre kararsızların çoğu, bir önceki seçimlerde AK Parti ve MHP'ye oy verenler.
"AK Parti'den kararsıza geçmiş olan seçmenlerin yarısı AK Parti'ye geri döndü" diyen Sencar, "AK Parti'nin son 5-6 aydaki yükselişinin kaynağı, İYİ Parti'den CHP'den oy aldığı için değil, kendi seçmenlerinden kararsızlara gidenleri geri alabildiği içindir" dedi.
Metropoll Araştırma'nın Kurucusu ve Yöneticisi, mevcut durumda AK Parti'nin CHP'den, CHP'nin AK Parti'den oy alma şansı olmadığını, partilerin oy oranlarının aşağı yukarı sabitlendiğini, kararsızların yüzde 20 civarında olduğunu söyledi.
Sencar, "AK Parti dışında diğer partilerin, kararsızları kendi tarafına çekmeleri için ne yapmaları gerek?" sorusuna ise şu yanıtı verdi:
Bir şey yapacak halleri yok. Kararsızları, CHP, İYİ Parti, DEVA ve diğerlerinin çekebilmesi için "Biz yapabiliriz" duygusunu seçmene vermiş olması lazım. Onu vermek için geç kaldılar. Seçime bir ay kala, iki ay kala, üç ay kala, muktedir olduğunu insanlara gösteremezsiniz.
7. Seçime katılım
Haziranda gerçekleşmesi planlanan seçime katılımın yüksek olacağını öngören Sencar, sandığa gitmeyecek kesimin çoğunlukla muhalefetten çıkacağını ifade ediyor.
AK Parti'lilerin, MHP'lilerin çok büyük kısmının sandığa gideceğini düşünüyorum. Sandığa gitmeme eğilimleri çok düşüktür" diyen Sencar, şöyle devam ediyor:
HDP'nin de dahil olduğu muhalefet seçmenlerinin, iştirakini artıracak olan şey, beğendikleri, "bununla kazanırız" dedikleri aday olmasıyla ilgilidir. Eğer muhalefet, zayıf bir adayla çıkarsa seçmenin bir kısmı sandığa gitmeyebilir.
YORUMLAR
Yorum Yap